Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FENERBAHÇE Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'a verilen hapis cezası aylar önce Yargıtay tarafından onanmıştı.

        Ancak karar infaz edilmiyor, Aziz Yıldırım yeniden yakalanarak cezaevine gönderilmiyordu.

        Herkes "Niye?" diye soruyordu.

        "Resmi yanıt" şöyleydi:

        "İtiraz dilekçeleri var. Onların görüşülüp karara bağlanması gerekiyor."

        Gayri resmi olarak konuşulan ise şuydu:

        "Seçimin geçmesi bekleniyor. Seçim arifesinde Aziz Yıldırım yeniden içeri atılırsa bunun siyasi etkileri olabilir. Cemaat'in oy potansiyeli yok ama Fenerbahçe camiasının var."

        Bu gayri resmi fikre karşı, "Hadi canım, böyle bir şey hukuk devletinde olur mu?" diyenler vardı ama konuşulan da buydu; Twitter'ı, Youtube'u büzsen bile milletin ağzını büzemiyorlardı.

        Ve seçimler bitti. Üzerinden iki hafta geçti.

        Aziz Yıldırım'la ilgili kötü haber geldi.

        Resmi haber şuydu:

        "İtirazlar geçerli görülmedi ve Yıldırım'ın tutuklanarak cezaevine gönderilmesiyle ilgili karar, ilgili mahkemeye gönderildi."

        Bugün yarın infaz uygulanacak ve Aziz Yıldırım cezaevine gönderilecek.

        Avukatları son kozlarında başarılı olurlarsa amenna.

        Gayri resmi olarak konuşulan ise şu:

        "Aziz Yıldırım, takımın şampiyonluk kupasını kaldırmasını tribünde canlı canlı izleyemesin talimatı verildi."

        Aziz Bey bunu izleyebilecek mi, izleyemeyecek mi bilmiyorum.

        Umudum, başında olduğu kulübün futbol takımının sonuna kadar hak edilmiş şampiyonluğunu izlemesi, hapse girecekse ondan sonra girmesi.

        Ama asıl mesele bu değil.

        Fenerbahçe Aziz Yıldırım içeride de olsa, dışarıda da olsa şampiyon olacak.

        Ama gayri resmi konuşmalar gösteriyor ki, Türk adaleti küme düşmüş bile.

        Nasıl bir Cumhurbaşkanı?

        "BAŞBAKAN Erdoğan, Köşk'e çıkacak mı?" sorusuna yanıt aranıyor, ama bence yanıtı bilen kimse yok.

        Buna yanıtı vermesi beklenen kişi de dahil.

        Başbakan'ın AK Parti'yi yönetirken uyguladığı yöntem, büyük ihtimalle Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde de geçerli olacak.

        Yani büyük ihtimalle şimdiden binlerce denekli anketler yapılmaya başlanmıştır bile.

        Mayıs ayında da en az 100 bin denekli bir büyük anket yapılacak ve "nabız" tutulacaktır.

        Bu anketlerde yüzde 50 ve üzeri görülürse Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı adayı olur.

        Aksi takdirde 3 dönem kuralı kaldırılır, Erdoğan Başbakan olarak devam eder.

        4. seçim zaferi için yollara düşer.

        Peki, Erdoğan Cumhurbaşkanı olmaya karar verir ve olursa, nasıl bir Cumhurbaşkanı'na sahip oluruz?

        Kodlarını kendi veriyor zaten.

        "Çalışan, terleyen" diyor.

        Bana göre bu şu demek:

        Cumhurbaşkanı Erdoğan ayda en az bir kere Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder. Buna Anayasal yetkisi var.

        Bakanları çağırır, görev verir, talimat verir, hesap sorar.

        Hiç kuşkunuz olmasın ki, beğenmediği veya emirlerini yerine getirmeyen bakanları yine Anayasal yetkisine dayanarak "azleder". Bunu yaparken zerre çekinmez.

        Sık sık dış geziler yapar. Bu geziler "protokoler" olmaz, icrai olur. Sözler verir, sözler alır, ikili anlaşmalar yapar.

        Anayasa'nın kendisine sağladığı yetkiyle, tek başına karar alabileceği tüm konularda karar almaktan çekinmez. Üstelik bu kararlar ve vereceği emirlerle ilgili yargı yolları da Anayasa gereği kapalı olacağı için, kararları tartışılamaz bile.

        Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir Cumhurbaşkanı olur.

        Atayacağı Başbakan, böyle bir durumu kabullenir mi ya da kim kabullenir bilmiyorum.

        Bildiğim, Yıldırım Akbulut'un bile bunun yarısını dahi kabullenmediği.

        Ne olur ne olmaz bilinmez.

        Tek umudumuz, hayırlısı neyse onun olması.

        Cumhurbaşkanı adayı nasıl kampanya yapacak, bilen var mı?

        CUMHURBAŞKANI'nı halkın seçeceği, 2007 yılında Anayasa'ya koyuldu.

        Sonra da bir kanunla bunun nasıl yapılacağı belirlendi.

        Ama AK Parti döneminde alelacele yapılan pek çok yasal düzenleme gibi bu da bir sürü eksik ve belirsizlikle dolu.

        Cumhurbaşkanı'nın nasıl ve hangi koşullarda aday gösterileceğini, kimlerin aday olabileceğini, seçimin nasıl yapılacağı falan biliyoruz. Bunlar belli.

        Ama Cumhurbaşkanı adaylarının seçim kampanyalarını nasıl yürüteceği, seçim güvenliğinin nasıl sağlanacağı konuları hep belirsiz.

        Cumhurbaşkanı adayları, seçim kampanyalarını nasıl yapacaklar?

        Ortada bir parti olmadığına göre, finansman nasıl sağlanacak? Kampanyanın masrafları nasıl karşılanacak, kim karşılayacak? Bu kampanyanın finansmanıyla ilgili yasal durum nasıl olacak, bağış toplanacaksa bunun kuralları ne, belli değil!

        Sandık güvenliği nasıl sağlanacak?

        Parti örgütleri mi sağlayacak, Cumhurbaşkanı adayları bunu kendileri mi organize edecekler bu da açık değil.

        Cumhurbaşkanı adaylarının miting organizasyonları nasıl yapılacak, bu organizasyonların yerel otoriteler karşısındaki sorumlusu kim olacak, valilikler bu mitinglere hangi şartlarda izin verecek veya vermeyecek!

        Bunların hiçbiriyle ilgili hiçbir fikrimiz yok.

        Anlaşılan olmayacak da.

        Harala gürele bir seçim yapılacak.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Kurtuluşun en olmadık fikirlerde gizli olabileceğini anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar