Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BÜYÜK ihtimalle diyorsunuz ki, "Nerede bu Fatih? Kaç gündür ortalıkta yok''.

        Evet birkaç gündür yokum.

        Nedeni basit.

        Türkiye'nin sorunlarının halline katkıda bulunmak istedim.

        Çünkü Başbakan'ı dinleye dinleye ben de inandım ki, biz gazeteciler ve gazeteler olmasak Türkiye'nin hiçbir sorunu olmayacak.

        Çünkü son olarak IŞİD'in Musul Konsolosluğu'muzu basıp 49 kişiyi rehin almasının faturası da basına çıktı.

        "Ehh'' dedim, "Madem öyle, kaybol Fatih''.

        Çünkü Başbakan'a göre biz gazeteciler olmasak bu olay da olmayacakmış.

        Basın işi bozuyormuş. Rehineler bizim yüzümüzden serbest bırakılmıyormuş.

        Sanırsın ki, IŞİD'in geldiği ayan beyan ortadayken konsolosluğu boşaltacaklardı da basın engel oldu.

        Sanırsın ki, yaralı IŞİD komutanları cephede yaralanınca Habertürk binasında tedavi gördü, bizim müessese doktoru sardı yaralarını.

        Belli ki, Başbakan'a göre öyle.

        Herhalde birileri ona bunu inandırıyor.

        Ben de kendi payıma düşeni yaptım.

        Yazmadım.

        Belki rehineler bırakılır, IŞİD geri çekilir diye umdum.

        Baktım işe yaramadı, 3 gün sonra döndüm.

        Ama Allah biliyor ya, şu merakımı da yenemedim.

        Memlekette her şeyin sorumlusu basın olduğuna göre, o zaman bazı meselelerde de basına teşekkür etmeli iktidar.

        Mesela duble yolları da basın yaptı herhalde.

        Çok övünülen sağlık sistemini de basın bu kadar iyi hale getirdi.

        Ekonomik krizler de basın sayesinde teğet geçiyor herhalde.

        Madem her şey basından oluyor.

        O zaman iyiyi kendi hanelerine, kötüyü basının hanesine yazmak niye!

        Karşı mahalleden çatıcı geldi

        CHP bir çatı buldu ki, dünya âlem ters köşe oldu. Bana sorsanız, "CHP çatı aday olarak kimi gösterecek?'' diye, vallahi de billahi de "Tayyip Erdoğan'' adını zikrederdim de Ekmeleddin İhsanoğlu adı hayatta aklıma gelmezdi.

        Önce şunu belirterek başlayayım:

        Ekmeleddin Hoca'yı çok severim.

        Haza beyefendidir.

        Bilgili, kültürlü, saygın, adam gibi adamdır.

        İhsan Hoca'nın oğludur.

        "İhsan Hoca kim?" diye soracak olursanız.

        Önemli bir âlimdir. İslami bilimlerin en önemli isimlerinden biridir.

        İstiklal Marşı'mızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un yakın dostu, yol arkadaşıdır.

        Mehmet Akif'in Türkiye'yi terk ederek Mısır'a yerleşmesinin ardından İhsan Hoca da Mısır'a gitmiş ve oraya yerleşmiştir.

        İhsan Hoca'nın Akif'in ardından Mısır'a gitmesinin nedeni ise onun da Akif gibi Atatürk devrimlerinin bazılarına muhalif olması, karşı çıkmasıdır.

        İslam âlimidir, ama asla yobaz değildir. Tam aksine yüksek kültürlü, bilgili, rafine bir din adamıdır.

        1930'lardan sonra Mısır'a gönderilen ve bugün Türkiye'de siyasal İslamcılar da dahil İslami kesimlerin saygı duyduğu pek çok kişiyi yetiştiren de Ekmeleddin İhsanoğlu'nun babası İhsan Efendi ya da İhsan Hoca'dır.

        Mehmet Akif Ersoy, ölümünden önce kaleme aldığı Kuran-ı Kerim tefsirini İhsan Hoca'ya bırakmış ve "yakmasını'' vasiyet etmiştir.

        Ekmeleddin İhsanoğlu, işte böyle bir babanın oğlu olarak Mısır'da İslami bir çevrede yetişmiş ancak yönünü pozitif bilimlere doğru çevirerek biyokimya tahsili yapmıştır.

        Ardından Londra'da doktorasını tamamlamıştır.

        Türkiye'ye gelişinin ardından Profesör İhsan Doğramacı, Ekmeleddin İhsanoğlu'na "Bilimler Profesörü'' unvanı ile üniversitede bir kürsü vermiştir.

        Ekmeleddin İhsanoğlu, hem Batı'da ama özellikle de İslam dünyasında büyük bir saygı görür.

        İslam İşbirliği Teşkilatı'nın genel sekreteri olması da bu saygının sonucudur ve mevcut iktidarın da epey bir hışmına uğramıştır. Bunun temel nedeni, Türkiye'nin son yıllardaki dış politikasına sıcak bakmaması ve özellikle Suriye konusunda iktidarın istediği adımları atmamış olmasıdır.

        Peki Cumhurbaşkanı seçilebilir mi?

        Ben tanıdığım Ekmeleddin Hoca'yı miting alanlarında, otobüs tepelerinde konuşurken hayal dahi edemiyorum.

        Hakaretlerle dolu polemiklere girmeye tenezzül edeceğini ise hiç zannetmiyorum.

        Türkiye'nin siyasi ortamının ve Türk seçmeninin ne olduğunu üç aşağı beş yukarı bildiğimize göre, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun seçilme şansını da tahmin edebiliriz.

        Tabii İİT'nin başından Türkiye'nin başına geçecek bir isim, Türkiye'nin İslami imajını güçlendirecektir.

        Gördüğüm şudur: Türkiye artık sağdan da soldan da İslami bir ülke görüntüsünü güçlendirme yarışı içindedir.

        Anladığım kadarıyla bu konuda dönüşü olmayan bir yola girdik.

        Sadece bunun türünü ve kalitesini tartışacağız.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Geri geri giden otobüste ileri koşmanın kandırmaca olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar