Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BIRAKIN Cumhurbaşkanı adaylarını falan.

        Sürpriz yok, yenilik yok.

        Malumun ilamı aslında.

        Gelin daha önemli bir meseleye bakalım öncelikle.

        Biliyorsunuz, her sene değişen bir milli eğitim anlayışımız ve her sene değişen bir sınav sistemimiz var.

        Sistem değişiyor, ama sınav yapmaktaki beceriksizlik değişmiyor.

        Çok şükür büyük Türkiye, bölgesel lider, dünya devi Türkiye, yıllardır bir tek sınavı bile doğru düzgün yapamıyor.

        Üniversiteye giriş sınavında sürekli bir hata, sürekli bir beceriksizlik, sürekli bir yolsuzluk.

        Keza Anadolu liselerine ve kolejlere giriş sınavında hata üzerine hata, yanlış üzerine yanlış, beceriksizlik üzerine beceriksizlik.

        KPSS denilen memur sınavında ya hata, ya yolsuzluk, ya hırsızlık.

        Yıllardır bu durum değişmiyor.

        Bu yıl tamamen değiştirilen ve adına da TEOG denilen Anadolu liseleri ve özel okullara giriş sınavında da yine rezalet patladı.

        Eğitim yılının ilk yarısında yapılan ilk sınav dizisinde pek çok sorunun hatalı olduğu yargı kararıyla kesinleşti.

        Puanlar, sıralamalar, hesaplamalar sil baştan.

        Bu daha ilk sınav.

        Bir de nisanda yapılan var ki, herhalde onun da kokusu bir süre sonra çıkacak.

        Ayıptır yahu!

        Milyondan fazla öğrenci yıllardır buna hazırlanıyor.

        Gece gündüz demeden çalışıyor.

        Analar babalar dershane ve özel hocalar için servet harcıyor.

        Siz dört elle dört soruyu doğrultamıyorsunuz.

        Bu kadar mı zor doğru soru sormak!

        Hadi salaksınız, doğru soru hazırlayamıyorsunuz, bu kadar mı zor yanlışı görüp düzeltmek; gençleri, 13-14 yaşındaki çocukları perişan etmemek, huzursuz etmemek, mutsuz etmemek.

        Bu mu büyük Türkiye!

        Bu mu vizyon!

        Bu mu 2023'te dünyanın ilk 10'u arasına girecek memleketi o güne taşıyacak olan gençlere, çocuklara verilen Türkiye mesajı!

        Yıllardır bir sınavı bile doğru düzgün beceremeyen bir ülke...

        Bu ülkeye Cumhurbaşkanı olsak ne olur, imparator olsak ne olur!

        Irak, İsrail'in istediği yolda

        2003 yılıydı.

        Bu köşede yazdım. Bu köşe dediysem, o zamanlar Hürriyet'in göbeğindeyim de köşe yine bu köşe.

        "İsrail karar verdi. Irak üçe bölünecek. Bağımsız Kürdistan kurulacak" diye.

        Bana bunu yazdıran altıncı hissim falan da değildi.

        İsrailli siyaset bilimcilerin makalelerini okuyordum, İsrail üniversitelerinin çalışmalarını izliyordum.

        Hemen hemen tamamında ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra neler olabileceği veya olması gerektiği ele alınıyor ve hemen hemen tamamında aynı sonuca varılıyordu:

        "Irak ancak üçe bölünürse yönetilebilir."

        Defalarca yazdım.

        "İsrail böyle diyorsa böyle olma ihtimali kuvvetlidir" diye.

        Sonraki dönemde İsrail'in bölgede yürüttüğü faaliyetleri de yazdım defalarca.

        Pek takan olmadı.

        O zamanlar "dış politika danışmanı" olan Davutoğlu, daha derin stratejik meselelerle ilgileniyordu.

        Sonrasında Türkiye, İsrail'e haddini bildirmeye başladı.

        Gazze, one minute falan.

        Ha bir de Mavi Marmara.

        İsrail ise hep alttan aldı.

        Ne de olsa bölgede yalnızdı.

        Ve şimdi bakıyoruz ki, Irak üçe bölünmeye doğru gidiyor.

        Laik Kürt bölgesi, ortada IŞİD kontrolündeki Sünni bölgesi, altta ise Şii bölgesi.

        Fiili durum bu.

        Ve Barzani açıkladı.

        Pek yakında Bağımsız Kürdistan.

        Onu da 1990'ların sonunda Barzani ile görüştükten sonra yazmıştım, "Amerika izin verirse bu topraklarda petrol zengini bir bağımsız Kürdistan kuracağız" dedi diye.

        Bu arada İsrail, Gazze'yi yine bombalıyor.

        Esad yerli yerinde.

        Biz de Cumhurbaşkan'ımızı seçmeye hazırlanıyoruz.

        Allah kabul etsin!

        Suç seçmende mi?

        SEZAR'ın hakkı Sezar'a.

        AK Parti bu işleri çok iyi biliyor.

        Dün Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığının açıklandığı toplantıyı izlediniz mi?

        Müthişti.

        Herkesin bildiği, herkesin beklediği bir olaydı aslında ama çok iyi planlanmış bir şekilde sunuldu.

        Önce bir gerilim yaratıldı. "Aday mı değil mi?" gerilimi.

        Sonra büyük bir toplantı organize edildi. Büyük bir ciddiyetle.

        Binlerce kişi toplandı. Medya ordusu davet edildi.

        Ve Erdoğan'ın ismi açıklandı.

        Alkışlar, gözyaşları.

        Marş hazır, logo hazır, görsel malzeme hazır.

        Her şey dört dörtlük. Diğer yanda Ekmeleddin İhsanoğlu. Çatı adayı ama sahipsiz.

        Ne destekleyen dört dörtlük destekleyebiliyor, ne çatıdan karşı çıkanlar dört dörtlük karşı çıkabiliyor.

        Takdimi zayıf, amatörce.

        Ne doğru düzgün bir kampanya planı var, ne bir tanıtım veya propaganda stratejisi.

        Bir yanda kusursuz biçimde organize olmuş bir güç, diğer yanda organizasyonun yanından geçmemiş bir çatı.

        De ki, salı sabahına kadar durum 50'ye 50 başa baştı.

        Samimi olarak söyleyin, dün sadece o tanıtım töreniyle bile AK Parti adayı öne geçmez miydi!

        Şimdi kampanyaları da birlikte izleyeceğiz.

        Sonra da seçmene kızılacak hep birlikte.

        Peki sizce suç seçmende mi?

        NE ZAMAN ADANM OLURUZ?

        Nerede duracağını bilmeyenlerin duvara çarpmasının kaçınılmaz olduğunu tarihe bakarak gördüğümüz zaman.

        Diğer Yazılar