Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Acaba CHP’nin derdi ‘rüya’ eksikliği olmasın?

        Türkiye’de siyaset hayli zamandır Tayyip Erdoğan eksenli yapılıyor. CHP’li siyasetçiler de kendilerini ona göre konuşlandırarak tanımlıyorlar. Bunu da en yoğun biçimde CHP Kurultayı öncesi hissedebiliyoruz.

        Kurultay’da çekişecek Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce’yle yapılmış son mülâkatlara göz atın, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

        O zaman, CHP’yi ve kurultayını değerlendirmek için, Tayyip Erdoğan fenomenine biraz daha yakından bakmakta yarar var.

        En son durağı cumhurbaşkanlığı olan bir siyasetçi Tayyip Erdoğan... Taban siyaseti yaptıktan sonra seçimle gelinen bütün basamakları sırasıyla aşmayı başardı: Belediye başkanlığı... Milletvekilliği... Başbakanlık... Cumhurbaşkanlığı...

        Her uğradığı durakta kalıcı izler bıraktığını biliyoruz. Onun belediye başkanlığı öncesi İstanbul ve başbakanlığı öncesi Türkiye, onun göreve gelmesinden sonra olağanüstü değişti. Cumhurbaşkanlığında da daha ilk günden iz bırakmayı amaçladığını belli edecek biçimde davranıyor. Belli ki, oradan ayrıldığında da, farklı bir mirastan söz edeceğiz.

        Nedir Tayyip Erdoğan’ı başka siyasetçilerden ayırt eden temel özellik?

        Bu sorunun yöneltileceği siyaseti yakından izleyen gözlemciler ile siyaset bilimcilerin verebileceği onlarca cevap olabilir; ama kendi hesabıma ben, hepsinin cevaplarının ortak noktası olabilecek tek bir sözcüğü önemsiyorum: Rüya...

        ‘Rüya’ sözcüğüyle anlatmaya çalıştığım, Tayyip Erdoğan’ın üstleneceği görevlerle ilgili önceden belirlenmiş bir projesi bulunduğu, o projeyi hayata geçirmek üzere kendisiyle aynı rüyayı paylaşan bir kadroyla çalıştığı ve karşılaştığı sorunları aşmada her şeyi göze alabilecek bir cesarete sahip olduğu gerçeğidir.

        Kısacası bir rüyası var Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının; politikayı onu gerçekleştirmenin bir aracı olarak görüyorlar... Gerçekleştirme yolundayken önlerine çıkan engellere veya çıkabilecek potansiyel tehditlere karşı keskin tavırlılar.

        Hedefe kilitleniyor ve amaç gerçekleşene kadar dur durak bilmiyor.

        Ondan “Hazırlıklıyız” mesajını alanların sayısı çoğaldıkça, Ak Parti’nin oyları da artıyor.

        CHP’liler mukayeseye kızıyorlar, biliyorum, ama Tayyip Erdoğan’ın bu yönüyle en fazla benzediği kişi CHP’nin kendisiyle hep övünegeldiği kurucusudur: Mustafa Kemal Atatürk... Onun da vaktiyle oturduğu koltuğun yeni sahibi olunca, artık 1. Cumhurbaşkanı’ndan “Aziz Atatürk” diye söz etmesi Tayyip Erdoğan’ın, herhalde bilinçli bir tercih olmalı...

        Halk tarafından seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak, Tayyip Erdoğan’ın, makamını, Türkiye için gördüğü rüyanın bütününü hayata geçirmek için kullanacağından hiç kuşkum yok.

        Yazının başında, CHP’de fark ettiğim sorunun, ‘rüya eksikliği’ olabileceğine değinmiştim. Bu girişten sonra fazla ayrıntıya dalmak herhalde gerekmez; mal meydanda: CHP’de söz sahibi olanlar, ülkeyi yönetmeye tâlip olan CHP kadroları, pek çok olumlu özelliklere sahip olsalar bile, Türkiye için bir ‘rüya’ya sahip oldukları hissini dışarıya yansıtmıyorlar.

        Nedir Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye için rüyası? Muharrem İnce’nin rüyası nedir? Onlarda, genel geçer söylemler dışında ileriye dönük beklentileri içeren bir proje, aynı ufka beraberce yürüdükleri görüntüsü veren bir kadro ve projeyi hayata geçirme yolunda dışa vurulan bir kararlılık emaresi görülebiliyor mu?

        Projeler, ancak bir başka projeyle, ona gönül vermiş bir kadroyla ve gözü dönmüşlüğe yakın bir kararlılıkla alt edilebilir.

        Bu kurultayda olmaz, belki bir sonrakinde...

        Diğer Yazılar