Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “2018’in risklerini sayınız” dediğimizde herkesin farklı bir tercihi var. Benim tek maddelik bir listem var: Başkan Trump. Yaptığı etki ve ona verilen tepkilerle risk haritasının baş şekillendiricisi.

        Çin’den sızan ve sonra yalanlanan bir habere göre, Çin artık ABD tahvillerini çekici bulmuyor. Amerikan tahvillerinin en büyük saklayıcısı, 2.4 trilyon dolarla Amerikan Merkez Bankası (FED). 2. sırada ise 1.2 trilyon dolarla Çin’in rezerv yönetim kurumu SAFE geliyor. Yapılan açıklamayla 0.1 puan yükselen uzun vadeli ABD Hazine kâğıdı faizi sebebiyle Çin 1 günde milyarlarca dolar zarar etti muhtemelen. Buna rağmen yapılan bu küçük yoklamanın sebebi ne olabilir? Kuzey Kore ve ABD’nin Çin’e karşı verdiği ticaret açığı üzerinden sürekli Çin’e parmak sallayan Başkan Trump’a bir küçük hatırlatma olabilir mi? Pekâlâ olabilir.

        İran’da yapılan gösterileri koz olarak kullanıp İran’a 2015 nükleer anlaşmasıyla tanınan serbestiyeti kaldırıp atmak istiyor Trump. Anlaşmanın tarafı olan diğer ülkeler bunun anlaşmayı bozacağını belirtip itiraz ediyor. Gel gör ki piyasa geriliyor. Petrol fiyatları bu korkuyla yükseliyor. Ya İran’a yeni yaptırımlar gelir ve günlük ihracatı 2.5 milyon varilden 3.8 milyon varile çıkmış ülke bu kısıtlardan ötürü arz problemi yaşarsa? Petrolün varili bu gerginlikten beslenerek 70 dolara dayandı, 2015 Haziran’ından bu yana en yüksek seviyeye.

        94 yılında ABD-Kanada-Meksika arasında imzalanan ve 1 trilyon dolarlık ticaret hacmini düzenleyen Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA), Trump başkan seçildiği günden bu yana müzakere ediliyor. Meksika sınırına duvar örüp “Onu Meksikalılar ödemezse masadan kalkarım” tehdidinden “Kanada Başbakanı Trudeau benim iyi arkadaşım” açıklamasına kadar her ton var. Daha önce ülke tarihinde feshedilen bir serbest ticaret anlaşması (STA) yok ABD’nin. Başkan ilk olmakla tehdit ediyor. Kanada Doları ve Meksika Pezosu sallanıyor. Bu arada, sebep ne? ABD’nin verdiği ticaret açıkları. Peki bu açıkları STA’ya bağlamak doğru mu? Elbette değil. Yatırım ve tüketimin toplamına ayaklar dersek, ABD’nin ayakları yorganından dışarı çıkıyor. Sebep bu.

        10 yılda toplamı 1.5 trilyon doları bulacak vergi indirimlerini kanunlaştırdı başkan. Şimdilerde bunun bütçe açığı, büyüme, enflasyon ve faizler üzerinde yarattığı yukarı yönlü baskıyı anlamaya çalışıyoruz.

        2. Dünya Savaşı sonrası sistemi bekleyen ülkenin başkanının zihin yapısını çözmek oldukça güç. Sistemli bir korunma mekanizması oluşturmak ise şu ana kadar imkânsız. Piyasalar bunu “Başkanın dediğini dinle, yapana kadar inanma” formülüyle aşmaya çalışıyorlar. Siyasetçiler ise bana göre henüz bir sistem oturtamadılar. Beklemedeler...

        ***********

        KUR MANİPÜLATÖRÜ MÜ ARIYORDUNUZ?

        İsviçre Merkez Bankası (SNB), 2017 yılını 55 milyar dolar net kârla tamamladı. Bu büyüklük ülkenin milli hasılasının % 8’ine tekabül ediyor. Bu oranda kârı FED elde etseydi miktar 1.5 trilyon dolar olurdu. Aynı yüzdeyi TCMB tutturmaya kalksa 64 milyar dolar kâr etmeliydi. Nasıl yapıyor bunu SNB? Başka ülkelerin bonolarını ve hisse senetlerini alarak. Sadece Apple’da 3 milyar dolarlık hissesi var bankanın. Üstelik kârı bizde olduğu gibi hazineye devredemiyor. Sadece yıllık -yaklaşık- 2 milyar dolar...

        Bankanın bilançosu 800 milyar dolar. Ülkenin milli hasılası ise 660 milyar dolar. Bunca operasyon İsviçre Frangı düşük olsun diye. Peki bu durumda ABD, Avrupa ve Japonya da eleştirilmemeli mi? Hayır, onların durumu farklı. Ellerindeki varlıklar lokal. İsviçre’nin portföyü ise neredeyse tamamen yabancı. Açık bir kur manipülasyonu. Değil mi?

        Diğer Yazılar