Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        650 milyar dolarlık ekonomisiyle Suudi Arabistan bir dönüşüm sürecinde. Gelmekte olan bölgemiz adına da birçok aidiyet ve kimlik için de oldukça önemli olabilir.

        2016 yılında ham petrol fiyatları varil başına 20 dolarlı seviyelere indi. Suudlar Yemen ve Suriye’de İran ile dolaylı yollarla çatışıyordu. Başkan Obama, Suudi yönetimine karşı soğuk ve İsrail’den uzaklaşan bir politika izliyordu. Ekonomi ise net bir mesaj üretiyordu: Değişmeliydiler.

        Savunma harcamaları 2017’de 50 milyar doları aştı. 2018 bütçesinde 56 milyar dolar olarak bütçelenen açık ise yeni bir rekor. Ülkenin bölgesel hâkimiyet için verdiği savaşın elbette sonuçları oluyor. Bütçe açığı milli gelirinin % 7-9 civarına denk düşüyor ve ülkenin finansal istikrarına baskı yapıyor. Kaba bir hesapla, sadece savunma harcamalarıyla bu açığın oluştuğunu söylemek mümkün.

        Son gelişmeler malumunuz. Bir otelde toplanan çok sayıda kraliyet ailesi mensubu yolsuzluk soruşturmaları kapsamında devlet ile anlaşarak çeşitli meblağlar ödemeye razı oldular. Bu yekûn 100 milyar doları buldu. Böylece iki yıllık bütçe açığı finanse edildi. Belki bu yüzden dünyanın en büyük enerji şirketi olabileceği değerlendirilen Saudi Aramco’nun halka arzı ertelenecek. Ne var ki gelecek için başka kaynaklar mobilize edilmeli.

        Muhammed bin Selman’ın (MBS) diğer prenslerden farkı ne? Sanırım ortaya koyduğu vizyon. Başka bir yazıda daha uzun analiz etmek istediğim NEOM kenti projesi de bunlardan biri. Vatandaşlardan eskiye nazaran daha fazla vergi alınması, çalışanlara daha az ücret ödemek için takvimde Hicri’den Miladi’ye geçilmesi, kadınlara sosyal hayatta yer açılmaya başlanması gibi “radikal” değişiklikler de bu vizyonun parçası.

        İhracatının % 90’ından fazlası petrol olan krallığın bu sosyal imkânlar, insan gücü ve ürün gamı ile 2040’ı görmesi mümkün mü? Bence değil. “Arap uyanışı”nın yeni durağı olmamak için adımlar atılmalı. MBS’nin ortaya koyduğu gelecek tahayyülü bu. Petrolü ekonomik aktivitenin % 5’ine denk gelecek kadar önemsiz hale getirmek istiyor MBS. Bu şekilde Suud Krallığı hemen kapıda olan 4. Sanayi Devrimi, dijital dönüşüm ve en önemlisi karbon bazlı enerji kaynaklarının kullanımlarının ve fiyatlarının düşmesi gibi soğuk gerçeklerle daha hazırlıklı yüzleşecek.

        Ekonomik dönüşümü belki de “Suud devrimi” olarak adlandırabiliriz. Neden? Çünkü bu dönüşüm başarıldığında üretim şekli değişecek. Toplum yapısı buna ayak uydurmak zorunda kalacak. Keza bu denli büyük bir dönüşüm kadınlar katılmadan, beşeri sermaye ayak uyduramadan mümkün değil. Bu durumda yönetimde değişim gerekmeyecek mi? Hem ülkeyi yönetirken takip edilen kurallarda hem de yönetim biçiminde belki de?

        Dolar’a çapalı seyreden ancak bu yüzden sallanan Suudi Riyali, 3 çeyrektir daralan ekonomisi ile baskıyı hisseden finansal istikrar... Bunların her biri bu dönüşümü izliyorlar. İsrail ile dostluk, İslamiyet’in yeni yorumlara açılması ve bölgede devam eden bilek güreşi ve toplumun daha fazla haklarla donanması...

        Bu başlıklara ve daha fazlalarına hazır olmalısınız. Son yılların gördüğü en büyük dönüşüm girişiminin eli kulağında çünkü.

        ***********

        BORSA BAŞKANI HAKLI

        BIST Başkanı Karadağ’ı “Hedge korunma mekanizması yeterince kullanılmıyor” derken dinledim. Başkan çok haklı. Profesyonel-amatör, bireysel-kurumsal ayrımı yapmadan, bir gecede forex piyasasını “regüle ettik”. Kurumların önemli bölümü kapandı, sektörün istihdam sayısı 1/3 oranında düştü. Kapalıçarşı bütün fonları yurtdışına taşıdı. Hedge imkânı dardı, iyice daraldı.

        Belki bir daha düşünürüz, doğru bir modelle?

        ***********

        FAİZLER YİNE...

        10 yıllık TL cinsi bileşik tahvil faizi 4 haftada 100 baz puan, yani 1 tam puan arttı. Enflasyonu kontrol altına almak için bir sebep daha...

        Diğer Yazılar