Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Elektrik dağıtım ihalelerinden sonra piyasanın tam anlamıyla liberalleşeceği, rekabete açık olacağı, isteyenlerin farklı üreticilerden avantajlı fiyatlarla anlaşma yapacağı, tüketici sorunlarının azalacağı, verimli enerji kullanım döneminin başlayacağına yönelik bolca açıklamalar dinlemiştik. Hem kamu otoriteleri hem de özel sektör temsilcileri güzel açıklamalar yapmıştı, ancak şu an kamunun denetleyemediği, sorunların kaynağına inemediği ve dolayısıyla müdahaleyi de nasıl yapacağını bilemediği bir elektrik dağıtım piyasasıyla karşı karşıyayız.

        Bazı şirketler elektrik faturasını 20 günlük kesiyor, bazısı 40 güne kadar uzatıyor. Tüketicinin kafası tam anlamıyla allak bullak olmuş durumda. Kimse önünü göremiyor, hesabını yapamıyor. Kullandığı elektriğe ne kadar süre için ne ödediğini, niçin ödediğini de bilemiyor. Sorgulamaya kalktığında ise muhatap bulamıyor.

        Elektrik dağıtım şirketleri ise altyapıya, aboneye daha kaliteli hizmet sunmaya, kesintileri azaltmaya, kayıp - kaçağı azaltmaya, tedarikçi değiştirmeye, sayaç okumaya yatırım yapmıyor, para harcamıyor. Varsa yoksa tüketiciden 5 - 10 TL daha fazla nasıl toplarımın hesabında. İstanbul’da 2012’de Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ’nin (BEDAŞ) ihalesi yapıldığında, abone sayısı 4.2 milyon seviyesindeydi.

        KAFA KARIŞTIR FATURAYI KES

        Oluşan kafa karışıklığıyla abone başına 10 TL fazla tahsil edildiğinde nasıl bir yekûnun ortaya çıktığını buyurun hesap edin. Böyle bir tablo karşısında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz’ın feveran etmesi doğru, ama haklı mı bilmiyorum? Neden mi? Çünkü “Geç fatura okumanın ne manaya geldiğini biliyoruz” sözleri EPDK Başkanı’na ait. Tevilini de siz yapın.

        Zira benim ve vatandaşın gözünde EPDK imdat butonu gibi. Adı üzerinde denetleyici kurum. Problemlere müdahaleci olması gerekmez mi?

        EPDK’nın somut tespitlerle, dağıtıcıların üzerine gidip, kamuoyunu da rahatlatacak müeyyideler uygulaması lazım.

        Şirketler halihazırda, kamu işletmeciliği dönemindeki mevcut yürüyen sistemi bile tam anlamıyla çözememiş bir elektrik dağıtım piyasası sunuyor, ama fatura kesmeyi iyi biliyorlar.

        EPDK Başkanı Yılmaz, Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) 8. Sektör Toplantısı’nda, tüketici şikâyetlerinde ciddi bir artış gördüklerini ifade ederek, şikâyet konularının abonelik, bağlantı, faturalandırma, tarife, kalite, müşteri hizmetleri ve sayaç sorunları olduğunu vurgulamış. Zaten tüketicinin dert yanacağı başka bir şey de kalmıyor geriye. Elektrik dağıtıcılarından vatandaş memnun değil, kamunun denetleme ve düzenleme ayağı da memnun değil. Ancak mutlaka birileri mesrur olmalı ki, bir yaptırımdan bahsedilmiyor.

        ELEKTRİKTEN SICAK PARA AKIŞI

        EPDK Başkanı konuyu çözmüş: “Bir daha fatura geciktirme uygulaması görmek istemiyoruz. 30 yıllık süre için satılan şirketler için ‘Verdiğim parayı 5 yılda çıkarmalıyım’ yaklaşımı da doğru değil.” Artık bu sözün üzerine biz ne söylesek boş.

        Ancak elektrik dağıtım şirketlerine de bu kadar yüklenmek, eleştirmek haksızlık olabilir. Bu işlere soyunan tüm şirketlerin üzerlerinde yapmaları gereken o kadar çok iş yükü var ki, bir yerden sıcak paranın akması ve çarkların dönmesi gerekiyor.

        Vatandaş üzerinden elektrik parasına yüklenmekte, İstanbul’da bile elektrik faturasını bir aydan uzun sürede okumada haklılar. Evet, mevzuat dağıtıcılara bir aydan uzun süreli fatura kesme imkânı veriyor, ama detayına baktığımızda karşımıza ulaşımı zor köyler, mecralar veya mücbir sebepler çıkıyor. “İstanbul’a kar yağdı, böyle oldu” bahanesi gerçekçi değil.

        Bilişim ve yazılım teknolojilerinde dünya hangi seviyeye ulaşmış, dönüp bakan yok. Biz halen daha fatura okuma sorunuyla, beceriksizlikle uğraşıyoruz.

        Merak-ı mucibim şu: EPDK Başkanı Yılmaz’ın, şikâyet etme, eleştirme yerine müeyyide, yaptırım uygulama yetkisi yok mu? Başkan da elektrik dağıtım şirketlerinden şikâyet ederse vatandaş ne yapacak?

        Diğer Yazılar