Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Rusya’nın Suriye’de başlatmış olduğu stratejik adımların Türkiye’de görünen ilk yansıması, enerji yatırımları alanında oldu. Hadiseler başladığında, Türkiye’nin reflekslerini bildiğim için büyük enerji yatırımlarının da tartışılacağını yazdım. Ancak gerek Mersin Nükleer Santral yatırımı, gerek Mavi Akım ve Batı hattından aldığımız gazla ilgili anlaşmalar, bugünden yarına karar verilecek konular değil. Hatta bunları Suriye örneğinde olduğu gibi ilk rüzgârda pazarlık masasına koymak da her iki taraf için yanlış. Çünkü büyük montanlı ve iki ülke parlamentolarından geçen anlaşmaların aynı zamanda iki taraf için de büyük yaptırımları ve ekonomik riskleri söz konusu...

        Ancak bundan sonraki ikili anlaşmalar, mesela Türk Akımı projesi veya yeni gaz alımı gibi hususlar şüphesiz pazarlık olarak masada olmaya devam edecektir.

        Nitekim bu atmosferde ne derece hissedildi, bilmiyorum. Ama Türk Akımı’nda Rusya’nın kapasite düşürmesi ve Mavi Akım’dan Türkiye’nin istediği ilave 3 milyar metreküplük gazla ilgili gelişmelere bu gözle bakmak mümkün. Ancak doğru açılardan değerlendirmek kaydıyla...

        Türk Akımı projesinde Rusya, Avrupa Birliği tarafında istediğini elde edemeyeceğini görünce, suçu Türkiye’ye yıkmaya başladı. Doğalgaz kontratları gereği üzerinde anlaşılmış olan indirimleri Ocak 2015’te uygulamaya koyması gerekirken, yapmadı. Ve Suriye tartışmaları içinde ise Türk Akımı’nın kapasitesini yüzde 50’ye düşürdüğünü açıkladı. Demek ki, ya bu yatırımı yapmakta sıkıntısı var ya da AB tarafına gaz satamayacağını görünce Türkiye üzerinden zamana oynuyor.

        RUSYA, TÜRK AKIMI'NI NEDEN GECİKTİRİYOR?

        Öte yandan Mavi Akım’dan Türkiye’nin talep ettiği ilave 3 milyar metreküp doğalgazı, Rusya’nın veremeyeceğine dair açıklama da yine bölgedeki olayların zirve yaptığı esnada ilan edildi. Bu bilgi de Rusya tarafından çok yanlış yorumlanmaya müsait bir şekilde sunuldu. Öyle ki, “Türkiye ilave gaz istedi, Rusya vermedi” algısına sebep oldu.

        Halbuki gerçek şuydu: Rusya’nın, Mavi Akım üzerinden Türkiye’ye ilave 3 milyar metreküp gaz vermesi için yeni basınç istasyonu yatırımı yapması gerekiyordu. İlave gaz verilememesinin en doğru açıklaması, Rusya’nın bu ortamda ek yatırım yapmayacağı gerçeğiyle de pekâlâ açıklanabilir. Peki 3 milyar metreküplük gaz için ilave yatırım yapmayan Rusya, devasa bir proje olan ve geleceğinin de ne olacağı belli olmayan Türk Akımı için yatırım yapabilir mi?

        Adını Türk Akımı koyduğu ve bir Rus projesi olan hattın 63 milyar metreküplük kapasitesi yarıya indirilince ticari anlamda karşılığı ne olabilir? Ukrayna ile Rusya krizinin zirve yaptığı günlerde bile doğalgaz akışını kesmemek için elinden geleni yapan Rusya, aynı zamanda dünyanın en büyük gaz rezervine sahip olduğu için bu enerji kaynağına olan güveni de zedelemek ister mi?

        KİM KİME NE KADAR MUHTAÇ?

        Türkiye’nin Rusya ile enerji ilişkileri gözden geçirebileceğine yönelik başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, diğer yetkililer tarafından yapılan açıklamalar, her kesimin merakını cezbetti. Ancak Rus gazından hemen vazgeçmek teknik olarak mümkün olmadığı gibi, farklı enerji kaynakları bulmaya yönelmeden de bu söylemlerin fazla etkisi olmuyor.

        Rusya, büyük yatırımlar yaparak Türkiye’ye sattığı gazın parasına ne kadar ihtiyaç duyuyor ise Türkiye de bu enerji kaynağına o derece muhtaç. Tartışma anlarda, mevzunun cezai yaptırımları, maddi külfetinin yanı sıra kimin elinin daha güçlü olduğuna bakmak gerekir. Türkiye’nin gaza olan ihtiyacını, Rusya’nın da alacağı parayı masaya yatırmak kadar, gazın sıkıntılı günlerde pazarlık malzemesi olarak kullanılmasının etkileri ve gelecekteki ilişkilerini de teraziye koymak gerekir. Hesap ortada, yıllık yaklaşık 50 milyar metreküp gaz tüketiyoruz ve ortalama 7.5 milyar dolar ödeyerek bunun 30 milyar metreküpünü Rus Gazprom’dan alıyoruz.

        Ancak Rus doğalgazına, Türkiye’nin kısa vadede alternatif bulamayacağı varsayımıyla Rusya’nın hareket etmesi halinde, başka pazarları da kaybetme riski var. Mesela Rusya, Avrupa’da gazını pazarlama yöntemlerinde geri adım atmak zorunda kaldığı gibi...

        Diğer Yazılar