Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önce Almanya, akabinde ondan cesaret alan Hollanda ve terbiyesizlik sırasına giren diğer Avrupa ülkeleri gerçek yüzlerini göstererek bir yönüyle ülkemize iyilik yaptılar. Bunlar, başta PKK terörü meselesi olmak üzere Avrupa Birliği üyeliği sürecinde, Kıbrıs’ta Rum Kesimi’nin birliğe alınmasında ve Gümrük Birliği gibi daha birçok ticari meselede ülkemize yıllardır önyargılı davranıyor, çifte standart uyguluyorlardı. Türk halkının gerçek yüzlerini anlamasına çirkin hareketleriyle katkı sağladılar. İyilik ettiler.

        Son olarak Suriye meselesiyle gündeme gelen mülteci sorununda takındıkları tavırlarla da insanlıkla, demokrasi, hak ve özgürlüklerle ilişkilerinin kendi menfaatleriyle sınırlı olduğunu gösterdiler.

        Bu gerçeklerin halkımıza anlatılmasında zaman zaman zorluk yaşanıyordu, artık her şey ayan beyan ortaya çıkmış durumda. Hâlâ içimizdekiler arasında bu tablodan bir ders çıkaramayan varsa, onların da iyi niyetlerinden şüphe duymamız gerekir. Çünkü Batı ve Avrupa yıllardır, Türkiye’ye karşı bu tavırlarını çeşitli yöntemlerle devam ettiriyorlardı. Şimdi ise aşikâr etmekten imtina dahi etmediklerine göre oturup bunun sebeplerini tahlil etmek gerekir.

        Çünkü müttefik bildiğimiz birçok ülke bile yaşanan onca rezilliğe, Türk bakanlarına yönelik çirkin tavırlara rağmen Türkiye’ye akıl vermeye çalışırken, Almanya ve Hollanda gibi ülkelere ciddi tepki koymuyorlar. Düşünün, Avrupa Komisyonu ve NATO bile Türkiye’ye diplomatik krizi artırabileceği gerekçesiyle aşırı açıklamalardan ve tavırlardan kaçınması çağrısı yapıyor. Avrupa’da Türkiye’ye karşı her türlü teröre kucak açan, eylemlerine izin veren, 15 Temmuz’da yaşadığımız hain FETÖ darbe girişimini bile telin edemeyen Batı ve Avrupa’nın yaklaşımından çıkaracağımız çok ders olmalı.

        AVRUPA-ABD İTTİFAKI OLACAK MI?

        Türkiye’ye yönelik zımnen bir ABD-Avrupa ittifakı vardı. NATO’da çeşitli sebeplerden ve füze savunma sisteminin tedarikinde, geçici kullanımında bunu çok bariz yaşadık. Transatlantik Ticari Anlaşma girişimlerinde de gördük. Amaç Türkiye’yi Batı’nın desteklediği PKK terörü ve yeni argümanlarla sıkıştırmaktı. Beceremediler ve kızgınlıklarını su yüzüne vurmaya başladı. “Nazi” tavırlar takındılar.

        Asıl önemli olan Başbakan Merkel’in, ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşmesinden ne çıkacağıdır. Merkel-Trump zirvesi, Türkiye ile yaşanan meselelerde, Türkiye’nin bölgedeki konumunda, ABD-AB ilişkileri, Suriye ve Rusya gibi uluslararası problemlerde önemli gösterge olacaktır. Eğer ABD-Almanya zirvesinden, iki ülke arasında dış ticaret konularında bir sıkıntının olacağına dair işaretler gelirse, bunu kısmen de olsa genele şamil olarak düşünüp Türkiye’nin iyi değerlendirmesi gerekir.

        KAMUDA HÂLÂ ALMAN OTOSUNA DEVAM MI?

        Otomotiv pazarımızın en önemli oyuncusunun, en fazla oto satanın Türkiye’de hiç yatırımı olmayan Alman Volkswagen grubu olmasına defalarca dikkat çekmeme rağmen kamudan bu konuya ilgi duyan bir yetkili çıkmamıştı. Daha vahimi, şu veya bu gerekçeyle kamuda ithal oto kullanılmasının önüne geçilmesi yönündeki çağrılarımız da havada kalmıştı.

        Gümrük Birliği’nde bize her türlü zorluk çıkaran Avrupa Birliği ülkelerine yönelik uluslararası mevzuatlara uygun şekilde adım atılarak Türkiye’de yatırımı bulunan otomotiv şirketlerinin desteklenmesi, yeni yatırımcı çekilmesi için birçok parametre olmasına rağmen dersimize çalışmanın cezasını yıllarca çektik. Umalım Almanya ve Hollanda’nın çıkışları daha fazla çalışmamıza, kendimize gelmemize ve haklarımızı korumamıza ortam hazırlar.

        Diğer Yazılar