Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Zeytin Dalı Operasyonu” ile özellikle milli savunma sanayimizi geliştirmek adına çok şey öğreneceğimizi not düşünce ilginç mesajlar, mail’ler aldım. Bunların bir kısmını bu işlerle yakından ilgili en üst düzey yetkililerle de paylaştım. Ama görünen o ki, halen daha kendi değerlerimizi keşfedip, geliştirmekte istenilen mesafeyi kat edebilmiş değiliz. Savunma sanayiini geliştirmek için doğru modele ihtiyaç devam ediyor.

        Bir girişimci, müteşebbis hatta icat çıkaran bir okurum, diyor ki: “Balonlar üretiyorum. %100 yerli hammadde, %100 orijinal tasarım, sermaye ve emekle. Ancak son iki aydır çırpınıyorum sadece bir teknoparka girebilmek için... Oyalamalar, cevapsız (cevap olumsuz olsa bile oyalanmaktan iyidir, ama o da yok) mail’ler, açılmayan telefonlar, tutulmayan sözler...” Devletin bu gibi mevzularla ilgilendiğini sandığımız birden fazla kurumu var. Üstelik birçoğu da bol keseden para dağıtıyor. Bazıları ucuz kiralarla teknoparkları hak etmeyenlere tahsis ediyor. Diğer yandan Vecihi Bey, Nuri Beyler, Şakir Bey ve daha ismini sayamadığım Türk tarihine ders alınmak üzere adını yazdırmış isimler gibi günümüzde bile tek başına kalanlar, çırpınanlar söz konusu. Türkiye’nin ilk milli İHA’sı Bayraktar’ı savunma gücümüze kazandıran Özdemir Bayraktar’ın hikâyesini yakından bildiğim ve bir bölümüne de tanıklık ettiğim için “Artık Türkiye’de böyle şeyler olmaz” diyemiyorum. Çünkü olabileceği malumum. Bunun için her fikre kapısını açık tutacak, yol gösterecek, yardımcı olacak kurumlara ve buraları hakkıyla idare edecek, maddi manevi destek verebilecek tecrübeli yöneticilere ihtiyaç var.

        Mesela yukarıda balon çalışmasını örnek verdiğim, İstanbul’da mukim Mustafa Demir, Ocak 2016’dan bu yana, dünyada birkaç ülke ve sayılı şirketin yapabildiği havadan hafif hava aracı (lighter than air - LTA) üretimi üzerine çalışıyor. Yapabileceğinden emin olana dek, kimseden destek istememiş. Yaklaşık 90 denemeden sonra başarmış. Havada kalma süresi ile dünya rekoru kıracağını iddia ediyor ki, bu çalışmaları da gayri resmi olarak yapmış. Ama çaldığı kapılar hep yüzüne kapanmış. Belki doğru adresi bulamamış denebilir. Ama inanın ülkemizde henüz bu işler için doğru adresin neresi olduğunu ben de bilmiyorum. Geçen yıllarda varını yoğunu harcayıp, askeri özel kıyafetler geliştiren bir ismi de yakından tanımıştım. Geliştirdiği ürünle ihaleye girip, kazanmasına rağmen, haksız iptaller sonrası yurtdışı alımlar yapıldı ve bu Türk girişimci mucit, ordu kökenli birilerinin, yabancılar üzerinden para kazanma sevdası pahasına batırıldı.

        En azından bu tarz hikâyelere yenisi eklenmeden, fedakâr, çalışkan, ülkesi için varını yoğunu feda edebilenlere sahip çıkacak bir mekanizma kurulmalı.

        ***********

        ‘ANKARA’DAKİLER PARA VERMİYOR!’

        Bir başka mucitgirişimci Tamer Alkılınç ise özkaynaklarıyla yüzde 100 yerli tank motoru üzerine çalıştıklarını, prototipi %70 seviyesine getirdiklerini belirtiyor. Hatta bir de çalışmalarıyla ilgili olarak dosya göndermişler. Ciddi para harcayıp, bu seviyeye getirmişler, ama daha ötesi için maddi kaynakları kalmamış. Kendi özkaynaklarıyla işin önemli bir bölümünü halledenler için Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, TÜBİTAK ve diğer ilgili bakanlıkların bir model geliştirmesi, bu tarz girişimcilere kulak verecek bir mekanizmayı zaman kaybetmeden geliştirip, kurmaları şart.

        Bu iki konuyu ilettiğim Milli Savunma Bakanlığı’ndan önemli bir yetkiliden şu bilgileri aldım. Bu durumda olan başkaları için de yol gösterici olur mu bilemem.

        “Ankara’dakiler biliyor, ilgilenmiyor deniyor. Ama kendilerine açık çek veriyoruz. Buyursunlar motorlarını veya diğer projelerini çalışır hale getirsinler, biz tüm harcadıklarının iki katını kendilerine ödeyelim. Kredi bulsunlar, biz de ürün çalışırsa alacağımızı garanti edelim. Böylece masraflarının hepsini de rahat öderler. Çünkü bu şekilde çok sayıda iddia ve iddialı proje geliyor. Etrafta çok konuşuluyor. Sonra Ankara’dakiler 1-2 milyon dolar vermeyi reddediyor, diyorlar.”

        Zannediyorum bu iddialı sözlerin belli standartlarla ve belli çatılar altında kurumsallaşması gerekiyor. Sadece söz vermekle olmuyor.

        ***********

        KANAL İSTANBUL’UN LOKOMOTİFİ NE OLACAK?

        Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Kanal İstanbul’un Küçükçekmece-Sazlıdere-Durusu güzergâhında devam edeceğini açıkladıktan sonra cevap arayan en önemli soru, projeye hangi parametrelerle finans sağlanacağı ve en önemli gelir kaleminin ne olacağıydı. Bakan Arslan’ın, Yapİşlet- Devret (YİD) modeli, kamuözel işbirliğinin diğer alternatifleri dahil olmak üzere karma bir modelle ihale süreçlerini bitirip, bu sene içinde kazma vurmayı hedeflediklerinin altını çizmesiyle masadaki en önemli taraflardan biri olarak TOKİ ön plana çıktı. Ama kanaldan geçişler nasıl olacak? Nasıl ücretlendirilecek? Diğer gelir kalemleri neler olacak ve finansman arayışında Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprüleri gibi garanti verilebilecek bir somut ürünlerin neler olabileceği üzerinde ise halen çalışılıyor. Proje 3. Havalimanı’ndan da büyük olacak, ama burada da yolcu geçiş garantisi gibi bir parametre var, Kanal İstanbul’da ise bu çoklu parametrelerden bahsediliyor. Ayrıca çok büyük meblağlı bir proje olacağı için Hazine Garantisi verilmesi de bir başlık altında üzerinde çalışılan konulardan birisi. Özetle bu sene ihalesi yapılıp, ÇED raporları tamamlanarak, kazma vurulması beklenen devasa proje üzerindeki hummalı çalışma devam ediyor. Lokomotifin ne olacağı da henüz kesinleşmiş değil.

        Diğer Yazılar