Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Başkanı Trump’ın İran’la yapılan “nükleer anlaşma”dan çekilme kararına destek veren ülkelerle, karşı çıkanlar arasında, politik ve ekonomik iki boyut var. Ve ekonomik, politik tarafı baskın geliyor. ABD’nin Avrupalı müttefikleri Fransa, İngiltere ve Almanya, anlaşmanın devamından yana, ancak Amerika’nın İran ambargosu karşısında çaresizler. Trump, Avrupa Birliği (AB) ile ABD arasındaki ekonomik ilişkileri de eleştiriyor. Son olarak alüminyum ve çelik gibi ürünler için ek gümrük vergisi tartışması yüzünden ilişkiler gergindi. Üzerine yeni bir sorun daha eklenmesine rağmen Avrupa çaresiz. Mesela Avrupalı Airbus, İran’a uçak satabilir mi? Hayır. Devasa Amerika pazarı ve birçok şirketin Amerika’dan tedarik ettiği endüstriyel ürünler, onları ambargoya uymaya zorluyor.

        İran Cumhurbaşkanı Ruhani, AB ile nükleer programı devam ettirmekten yana olduğunun altını çiziyor, ama ticari ilişkilerin aynı kapsamda devam etmesi zor. Trump’ın anlaşmadan çekilme kararını, derin müttefiki İsrail ile İran karşıtı Suudi Arabistan’dan başka henüz destekleyen ülke yok, ama bu düzende önünde durabilecek devlet de söz konusu değil. Hâsılı kelâm, Trump’ın kararı, İran ile iş yapan herkesi etkileyecek. İşin bir de tartışılan bankacılık boyutu, para transferi durumları var ki, dosyanın kapağını açmak bile sıkıntılı...

        ***********

        BATILI ŞİRKETLER ÇEKİLECEK, TÜRKİYE NE YAPACAK?

        ABD’nin kararı sonrası İran ile büyük ticari anlaşmalar yapan Amerikan şirketleri Boeing ve General Electric geri çekilecek. Avrupa’dan başta Airbus ve Fransız enerji devi Total olmak üzere diğer şirketler onlara uyacak. Böylece İran’ın, 2015 öncesinden daha kötü bir manzarayla karşılaşma durumu ortaya çıkacak. Hatta devamında neyle karşılaşacağı da bilinmiyor. Rusya ve Çin gibi ülkelerin politik duruşlarını, ekonomi tayin edeceğinden İran ile nasıl etkileşime girecekleri şimdilik meçhul. Bu durumdan şüphesiz Türkiye de ciddi etkilenecek. Hatta Obama dönemindeki İran-Türkiye ilişkilerinden çok daha kötü bir tablo karşımıza çıkabilir. ABD kararı haksız, ama Türkiye’nin yeni durum karşısında yapacağı pek bir şey yok. Dileyelim İran’la ticaretimiz etkilenmesin.

        Öte yandan, İran Air ile Boeing arasında 16.6 milyar dolar bedele tekabül eden 80 uçaklık anlaşma iptal. Zaten Trump’ın iktidara gelmesinin ardından malum anlaşmayı eleştirmesiyle Boeing, İran Air’e uçakların teslim tarihini ertelemişti. İran’ın diğer havayolu şirketi Aseman’ın da 3 milyar dolarlık, 30 adet 737 MAX siparişi bulunuyordu, ama artık tarih oldu. Airbus’ın birçok parçası da ABD’de üretildiği için iki havacılık devi de İran rüyasından erken uyanacak! Dolayısıyla Airbus’ın İran Air Tour ve Zagros Airlines’tan toplam 20.8 milyar dolara tekabül eden 100 uçak siparişi de yattı.

        Fakat Trump kararının havacılığa etkisi bu kadarla sınırlı değil. Örneğin; İngiliz British Airways ve Alman Lufthansa da anlaşma müteakibinde Tahran’a uçmaya başlamıştı. Bu uçuşlar da duracak. Zira her iki havayolu için ABD pazarı daha önemli. Ayrıca Trump’ın kararı Türkiye’den İran’a yapılan uçuşları da etkileyebilir. Eğer “nükleer anlaşma” öncesinden daha sorunlu bir İran tablosu tartışması gerçek olursa, başta THY olmak üzere, diğer şirketlerimizin İran uçuşları ne olur? Bilemiyorum.

        ***********

        RUSYALI, ÇİNLİ YENİ BİR KUTUP OLUR MU?

        Batılı şirketlerin enerji yatırımları İran’ı sevindirmişti. O heves de kursakta kalacak. General Electric’in, ABD dışındaki şirketleri aracılığıyla, İran’da gaz ve petrol araması, petro kimya ürün sektörü için makine ve ekipman sağlamak amacıyla attığı imzalar da boşa çıktı. Fransız Total, Çinli ortağıyla Güney Pers petrol tesislerini işletmek için 5 milyar dolarlık yatırım için anlaşmıştı. Alman Volkswagen, Fransız Renault, ortağı Nissan ve Peugeot da artık İran’a araç satamayacak. Eğer Avrupalı herhangi bir şirketin Amerika pazarında işi varsa, mecburen İran’dan çekilecek. İran pazarını öncelikli gören Avrupalı şirketler için de durum pek parlak görünmüyor. Çünkü ABD’nin hedefi İran’a toplamda bir yaptırım ve İran’ın ABD finansal sistemiyle ilişkisini kesmek. Bu durumda Rusya, Çin önderliğinde Amerika’yı dengeleyecek yeni bir dünya düzeni, yeni bir kutup ortaya çıkar mı? Trump’ın agresif adımları böyle bir şeyi tetikler mi? Meksika sınırına da duvarı ördükten sonra sabredip göreceğiz.

        ***********

        İMAR KAÇAĞINA HAPİS GELİR Mİ?

        Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “imar barışı” sonrasında, imar planlarına aykırı yapılaşmayı engellemek için yeni düzenlemeler yapılacağının işaretlerini veriyor. Keşke bahsedilen yasal düzenlemeler, “imar barışı” paketiyle birlikte gündeme getirilseydi. Zira imar barışı lafını duyanlar seçim atmosferinde yeni imar fecaatlerine imza atmaya başladı. İstanbul’da binlerce örneği var. Mesela Başakşehir Belediyesi’ne bağlı Bahçeşehir’de daha yeni sitelerde bile gecekondu benzeri uygulamalar söz konusu. Site planına aykırılıklar, imar mevzuatını seçim atmosferinde delme girişimleri gırla gidiyor.

        Bakan, “Kaçak yapı yapan da yaptıran da en az iki sene içeri girmeli” diyor, ama somut çalışma gerekli. Bakan haklı ve tecrübeli, belediyeler yıkım kararlarını birtakım numaralarla yerine getirmiyor. O zaman İçişleri ve kendi bakanlığı, denetim mekanizmaları kursun. Hâlihazırda kaçak yapılar için bir seneden beş seneye kadar hapis cezası var, ama kanunda da açık kapılar söz konusu. Peki, Sayın Bakan, bu durumdan rahatsız olan, etkilenen dürüst vatandaşı neden düşünüp bahsettiğiniz düzenlemeyi yapmıyorsunuz? Bakan Özhaseki, dikkat çektiği üzere müteahhit, belediye başkanı ayrımı yapılmadan, kaçak yapıyı yapanı, yaptıranı içeri atacak düzenlemeyi hayata geçirirse, işte o zaman alkışlanır. Ülkeye de kalıcı bir faydası dokunur.

        Diğer Yazılar