Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ülkemizdeki eğitim müfredatı ve bir parçası olan tatiller külliyen yanlış planlamanın ürünü. Medeni ve gelişmiş ülkelerde de böylesine toptancı eğitim de yok, tatil programları da...

        Bu konuyu defalarca yazdım. Eleştirilerimi gündeme getirdim. Bu toptancı anlayışın eğitime, turizme, ulaşıma verdiği zararı hasılı dokunduğu her yerde sebep olduğu sıkıntıları anlattım ama zora kimse talip değil.

        Aslında Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, kısa süre önce ‘Bölgeler Göre Tatil’ açıklaması yaptığında, okulların aynı anda eğitime başlayıp, anda tatile çıkma anlayışının değişeceğini sanılmıştı ama görüldüğü üzere böyle olmadı.

        Bakan Selçuk, 13 haftalık yaz tatilinin iki haftasının nisan ve kasım aylarında birer haftalık ara tatil olarak planlandığını açıkladı. Yaklaşım, düzenleme güzel, ancak yine toptancı anlayışla yola çıkılmış. Neden 7 bölgeli bir Türkiye’de tüm okullar aynı anda Kasım ve Nisan’da bir hafta tatile çıkarılmak isteniyor?

        Evet uzun süredir gündeme getirip örnekler veriyorum. Bu tarz tatiller gelişmiş ülkelerde var. Japonya’da, Almanya’da, Hollanda’da var. Ama adı bir vesileyle mevsimle, doğayla ilintili tatiller. İlk baharı, son baharı doğayı hissederek, mevsim geçişlerini gözlemlemek için düzenlenmiş, en büyük hayat dersini almak için planlanmış tatiller. Fakat bizim Milli Eğitim Bakanlığı, tüm ülkeye aynı anda ilk ve son bahar geliyor zannediyor sanırım.

        Şu tatilleri bölgelere göre bir aylık zaman dilimine yaymak çok mu zor? 15 Nisan’da Antalya ile Erzurum’un havası, baharı aynı olabilir mi? Velev ki olsa bile, tüm ülkeyi aynı anda tatile çıkarıp yolları, uçakları, otelleri, ören yerlerini bir haftalığına tıka basa doldurup, kalabalığa boğmak, fiyatları yükseltmek mantıklı mı?

        Milli Eğitim Bakanlığı, yeni çalışma takvimine göre 2019-2020 eğitim öğretim yılı bir hafta öne çekerek, toptancı anlayışla tüm ülkede aynı anda 9 Eylül 2019'da başlatacakmış. Bunun yeni olan bir yanı yok ki. Eğitim bir hafta ileri çekilmiş. Ama okulların açılış takvimi üzerinde biraz kafa yorulsa, bölgelere göre farklı tarihlerde eğitim başlanacağı açıklanırdı. Bunun adı kolaycılık.

        Toptancı anlayışla eğitime başlandığında aynı anda tatilden, köyden, yayladan, yazlıktan dönüşler olacak. Defter, kitap, kırtasiye, tekstil, okul servisleri, yiyecek-içecek tartışması ve kargaşası da aynı anda başlayacak. Bu curcuna her sene ülke ekonomisine, verimli üretime, kapasite kullanımına ciddi zarar veriyor. Fakat bunun hesabını yapan yok.

        Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un yeni modeline göre okullar bir hafta erken açılacak, bir hafta daha geç kapanacak. Böylece toplam tatil süresi kısalmayacak. Turizmciler de tatil planına çok sevinmiş. Zaten bu turizmcilerin beleş buldukları mezara bile yatma anlayışını da anlamak mümkün değil. Bir tanesi de çıkıp; “Sayın Milli Eğitim Bakanı,yarıyıl tatilini 15 günü sıkıştırmayın. Bölgelere göre 1-2 ay zamana yayın. Yeni uygulanacak bahar tatilini de aynı mantıkla yapın” diyemiyor. Şubat tatilinde Uludağ’da 15 günlüğüne doluluk ve fiyatlar tavan yapıyor. Sonra tüm tesisler ve çalışanlar yatıyor. Bu mantıklı mı!

        Diğer Yazılar