Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye’de henüz 5G için ihale takvimi belli değil. Hesapta “Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G” geliştirilip, geçilecekti. Ancak Ulaştırma Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) yerli ve milli teknoloji geliştirme hayaliyle sektörü ve bu alanda çalışma yapan şirketleri ciddi anlamda ortada bıraktı. Yerli ve milli söylemi Huawei, Ericson ve Nokia gibi şirketlere yaradı. Hemen hepsi ürünlerinin montajını Türkiye’de yaparak “yerlilik” belgesi aldılar!

        Diğer taraftan kendi şirketlerimiz başta Savunma Sanayi Başkanlığı’nın (SSB) destekleriyle 4G baz istasyonu ve şebekeler geliştiren ULAK ile Ulaştırma Bakanlığın teşvikiyle yola çıkan Haber Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) çatısı altındaki şirketlere hiçbir alan açılmadı. Bu yüzden büyük hayallerle HTK çatısı altında kurulan GTENT şirketi dağıldı. Zaten Ulaştırma Bakanlığı’nın kendi Ar-Ge bütçesini amacına uygun şekilde bu şirketlere şu ana kadar kullandırmamış olması da yabancı hayranlığının, duygusal temasların olduğunun çok bariz bir işareti…

        Diğer yandan 3 GSM operatörü Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom ise yerli ULAK’a haksız yere kulp takıp, 4 yıl önce verdikleri siparişleri bile teslim alıp kullanmakta direnç gösteriyorlar. ULAK 4G baz istasyonu için 3 bin civarında sipariş verdiğini açıklayan sektörün en büyüğü Turkcell, şu an toplam 400 adet ULAK baz istasyonu kullanıyor. Türk Telekom da yaklaşık olarak aynı rakamlarda ULAK baz istasyonuna sahip. Üstelik Turkcell siparişlerinin parasını henüz ödemiş değil.

        REKLAM

        Türkiye’deki tablo yabancı hayranlığının ne hale geldiğini gösteriyor. Üstelik ihale şartnamesinde yerlilik kriteri olmasına rağmen bunlar yaşanıyor. Çünkü denetim ve kontrol yok. Müeyyideler zaten başka kılıflara bürünmüş durumda. Kısacası telekomünikasyon sektöründe ilginç bir yerlilik ve millik oyunu oynanıyor. Yabancıların güçlü lobileri, maddi güçleri bürokrasiyi satın almış durumda.

        Şimdi aynı oyun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) sergilenecek. İki operatörün; Turkcell’in %60) ve Telsim / Vadofone’un %40 pazar payı ile yer aldığı KKTC’de Ekim’de 4G ve 5G’ye geçiş için ihale var. İlk 4 yılda 4G’ye geçilecek, sonra 5G olacak. Ama Turkcell’in dayatması ve lobisiyle hazırlanan şartname yabancı ürünlere, özellikle Huawei’ye alan açıyor. Yerli ve milli ULAK 4G baz istasyonu ile ancak yüzde 20 oranında kullanılacak. 5G’de ise yerlilik kriteri yüzde 40. Ancak yabancı ürünlerin fiyatlarıyla kıyaslandığında ULAK veya herhangi bir yerli ürün yüzde 15’ten daha pahalı olursa kullanılmayacak!

        Bu yaklaşımla Türkiye elbette milli teknolojiye ulaşamaz. SSB çatısı altında, Aselsan’ın yüzde 50 hissedarı olduğu bir kuruma, ULAK’a bunlar yapılıyorsa, özel şirketlerin yaşama şansı bile olamaz.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 4G ihalesine müdahale edip, erteletmişti. Akabinde 4,5G ihalesine yerlilik kriterleri artırılarak çıkılmıştı. Umarım KKTC’deki bu ihaleye de müdahale edilir ve GSM şirketlerinin yabancı lobisi mağlup olur ihaleye yüzde 100 yerli ve milli teknolojiyle çıkılmasının önü açılır.

        KKTC Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu (BTHK) tarafından yeni nesil mobil haberleşme teknolojilerinin uygulanması için çıkılan ihale şartnamesi maalesef Huawei’ye alan açıyor. 3 yıl önceki rakamlara göre Türkiye’de Vodafone yüzde 100, Turkcell yüzde 75 ve Türk Telekom da yüzde 75 oranında Huawei baz istasyonu kullanıyordu. Tablo ne kadar değişti bilmiyorum. Ama KKTC’de yerli ve milli ULAK bir bahane ile kullanılmaz ise siber güvenliğin çok daha önem arz ettiği çağımızda 4G baz istasyonu olarak Huawei sahada olacak. Türkiye için stratejik önemi olan KKTC’de yüzde 100 milli ürün neden kullanılmaz, anlam vermek zor.

        Zaten KKTC’deki şartnamenin bu şekilde hazırlanması için kulis yapan Turkcell yönetimi de KKTC’deki 800 civarındaki baz istasyonunun kendilerine ait olan yaklaşık 450’sinin bir kısmının Huawei’nin 4G baz istasyonu olduğunu söylemiş. Bu sebeple de yerlilik oranı küçük tutulmuş. Türkiye’de birçok yerde 3G baz istasyonu kullanan, hatta İstanbul’daki 3G baz istasyonlarını bile değiştirmeyen Turkcell, 4G’nin olmadığı KKTC’de neden 4G baz istasyonu kullanmış olabilir? Mantığı var mı? Kulis yapın, ama bari böyle oyunlara başvurmayın.

        Netice itibariyle birilerinin yabancı ürün dayatmasından Türkiye'nin kurtulması gerekir. Aksi halde bu durumu gelecek nesillere nasıl anlatacağımızı bilemiyorum.

        Kuzey Akım'a kim neden sabotaj yapar?

        Kuzey Akım'a kim neden sabotaj yapar?
        0:00 / 0:00

        Amerika ile Rusya arasında Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hattı’na yapılan sabotaj tartışması yaşanıyor. Artık olayın bir kaza veya teknik hadise olmadığı gündemden çıkmış durumda. Sabotajı kimin yaptığı konusu tartışılıyor.

        Muhtemel iki aday ABD ve Rusya. ABD adına Pentagon açıklama yaparak, kimin sorumlu olduğuna dair tahmin yürütmeyi bile reddetmiş durumda. “Biz yapmadık” bile diyemiyorlar. Rusya ise kendileri hakkındaki suçlamaları “saçmalık” olarak değerlendirip reddediyor ve olayı terör hadisesi olarak değerlendiriyor.

        Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatlarında yaşanan hadisenin etkilerini çok uzun süre konuşacağız. Öncelikli bu notu bir kenara kaydedelim. Kim sorumlu olursa olsun Avrupa Birliği (AB) bu hadiseden çok ciddi yara alacak, belki de dağılma veya bazı ülkelerin kopma tehlikesini bile yaşayacaktır.

        Rusya bu iki hat üzerinden Avrupa’ya gaz verme beklentisini koruyor ve olası bir barış sonrası hatları devreye almayı ümit ettiği için sabotajla ilişkilendirilmesi pek mantıklı görünmüyor. En azından şimdilik. Elbette şu ihtimal de var. Rusya bu iki hattın devre dışı kalmasıyla Avrupa’nın ciddi anlamda ekonomik kriz, arkasından finansal ve siyasi sorunlar yaşayacağını da bildiği için sabotaj ihtimaliyle anılabilir. Ama ABD’nin sabotaj ihtimalindeki rolü veya sonrasında sağlayacağı fayda çok daha net. AB ile Rusya ilişkisini tam anlamıyla kesmiş olacak. Kendi gazı için önemli bir pazara kavuşurken, siyasi olarak da ekonomik olarak da Avrupa’yı daha fazla kendine yaklaştıracak.

        Boru hatlarının vurulması hem Avrupa hem de Rusya’nın zararına olan, ortak geliştirdikleri, ortak yatırım yaptıkları projenin ortadan kaldırılmasını hedefleyen bir girişim. Bakalım ABD bu işin içinden nasıl çıkacak? Bu sene için doğalgaz depolarını dolduran Avrupa için asıl tehlike 2023’te ve kışında yaşanacak. Boru hatları ortadan kalktığı için barış ihtimali de sorunu ortadan kaldırmıyor.

        Öte yandan Asya’da işler yoluna girer, Çin normale dönerse Avrupa sıvılaştırılmış doğalgazı (LNG) bulmakta da zorluk yaşayacak. Şu an arz sorunu yok, fiyatların yükselmiş olma meselesi var. Ancak gelişmeler hem fiyatların daha yukarı çıkacağını hem de arz sorunu oluşacağını gösteriyor. ABD bu durumda gazını da çok yüksek rakamlardan pazarlayacağı için kârlı çıkacak. Boru hattının vurulmasının neticeleri elbette bunlarla sınırlı kalmayacak; sabotaja karşılık verme durumu da var ki dünyanın nasıl karışacağını, hangi ülkenin ne kadar etkileneceğini, safların neye göre belirleneceğini kestirmek zor!

        ABD'nin Türkiye'ye Rusya baskısı olur mu?

        ABD'nin Türkiye'ye Rusya baskısı olur mu?
        0:00 / 0:00

        Rusya’nın doğalgaz başta olmak üzere enerji kaynaklarını Avrupa’ya karşı stratejik bir silah gibi kullandığına yönelik ABD’nin ciddi bir algı operasyonu var. Halbuki Ukrayna – Rusya savaşı sebebiyle Rus enerji kaynaklarına engellemeyi savunan ABD olmuştu. Sonra da çeşitli yaptırımlarla Rusya’nın engellenmesi gerektiğini ortaya sürmekle kalmadı, para kaynağının kesilmesi için Avrupa Birliği’nin Rusya’dan gaz, petrol ve kömür alımını kesmesini savundu. Bu gelişmeler sonrasında Rusya da Ruble ile ticareti masaya sürdü.

        Diğer ifadeyle Rusya enerji kaynaklarını Avrupa’ya karşı stratejik silah olarak kullanan taraf olmadı. İki taraf da birbirine bağımlı olduğu için bu durumu ilk kullanan ABD baskısıyla Avrupa oldu. Şimdi sırada Türkiye ve Türk Akımı var. ABD yavaş yavaş Rusya bahanesiyle Türkiye’ye doğru yaklaşıyor. Türkiye ile gerginliğe sebep olacak adımları da Yunanistan’da, Ege’de, Kıbrıs’ta ve Suriye’de atmaktan imtina etmiyor. Dolayısıyla Kuzey Akım boru hattını, Avrupa’nın enerji meselesini konuşurken ABD’nin farklı oyunlarıyla karşılaşmamak için uyanık olma zamanı…

        Diğer Yazılar