Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yarı resmi bir kuruluş olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) önümüzdeki günlerde daha ciddi değişimler yaşayacak gibi görünüyor. Hükümet tarafı ilk adımı çok eleştirilen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda (DEİK) yaptığı değişimle attı. Ancak burada kalmayacağını ve devamının geleceğini önemli bir kaynaktan hem de bayramda öğrendim. Hükümet cephesi, TOBB’u oluşturan üye kuruluş sayısını 365’ten 100’e indirmeyi planlıyormuş. İşin içinde olan kaynağın aktardığı böyle. TOBB ve DEİK’e yönelik düzenleme tartışmalarında her iki tarafın da haklılık payı var, lakin o evre geçilmiş.

        TOBB, iş dünyasına yön veren özelliğini kaybedeli epeyce zaman oldu. Herkese ve her kesime eşit davranmayan, lobilerini oluşturan, kendine göre bünyesinde güç odakları teşekkül ettiren, üniversite kurmuş, bol akarı olan bir yapıdan bahsediyoruz. Dolayısıyla amacından uzaklaşan bu yapı, hükümeti ve bakanları da rahatsız ediyordu. Galiba hükümet de bu gerçekten hareket ediyor. Fakat düzenlemelerinde aceleci davranması, kapsamlı çalışmalar yapmadan yönetmeliklerle yol almaya çalışması en büyük handikabı... Gerçekçi olmak lazım. Ortada 365 üyeli devasa bir yapı var; Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Ticaret ve Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları. Bütün bu kurumları aynı çatı altına toplayan, özel kanunla kurulmuş, tüzel kişiliğe sahip, kamu kurumu niteliğinde mesleki bir üst kuruluş olan TOBB yönlendiriyor. Bana göre de ekonomiye, ülkeye azami fayda sağlamayı amaç edinmeyen bir mantıkla idare ediliyor. Meşrebine ve sektörüne göre odaları, borsaları ayrı yapılandırmanın daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Dikkat edin, bu kurumların yönetiminde bulunmayan, buralarda menfaati olmayan iş dünyasından hiç kimse de bunları pek savunmuyor. Neden?

        DEİK ihracatı değil ithalatı patlattı

        Resmi Gazete’de yayımlanan, ‘Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve İş Konseyleri Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’ de yine aynı cephelerde ciddi eleştiri konusu yapıldı. Halbuki Turgut Özal, bu kurumu ihracatı geliştirmek için hayata geçirmişti. Ama ne olduysa DEİK’in içinde yer alanlar, son yıllarda ithalatı patlatmayı başardılar. AK Parti Hükümeti’nin tartışmalı bir şekilde torba yasaya koyduğu maddeyle lağvederek, Ekonomi Bakanlığı’na bağlanma yöntemi eleştirilsin, ama neden böyle bir şeye tevessül edildiğinin de sorgulanması lazım. İyi biliyorum ki, ne TOBB ve ne de DEİK yönetiminde yer alanlar, ithalat/ihracat dengesiyle layıkıyla alakadar olmadılar. Uzağa gitmeye gerek yok, ihracatı ve içerideki üretimi de vuran patlamış ithalat tablosu ortada.

        Daha da önemlisi, bir an için bu kurumların olmadığını düşünelim bakalım, Türkiye ekonomisinde ne, ne kadar değişiyor? Keşke hükümet, alelacele devletleştirmek gibi bir yöntem uygulamasaydı. Kanun / yönetmelik ayrımına dikkat etseydi. Madem DEİK’i konrolüne aldı, tekrar iş dünyasının emrine amade edecek bir yöntem üzerinde çalışsa. Çünkü TOBB ve DEİK’te iyi gitmeyen işlerde hükümetin ve ilgili bakanların da sorumluluğu var.

        Satıyor muyuz özelleştirecek miyiz?

        Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önümüzdeki dönemde elektrik üretim santralları, otoyol ve köprüler, bazı limanlar ve Erzurum Kış Olimpiyatları Tesisleri’ni özelleştireceklerini açıkladı. Ancak öyle bir şekilde açıkladı ki, ben özelleştirme değil, buraları iyi fiyat verene satılacak şekilde anladım.

        Bakan, sadece gelir amaçlı bir özelleştirme programı yürütmediklerini vurguluyor, ama bunu anlamanın yolu ihale yapılma şeklinde gizli. Ben de öncekilerini gayet iyi biliyorum. Eğer ihalelere her önüne gelen girebiliyorsa, sektör tecrübesi, teknik ve mali yeterlilik gibi detaylara ihale şartnamelerinde yeterince yer verilmiyorsa, bunun adı özelleştirme değil, parayı basana satıştır. Üstelik Türkiye’de artık ihaleye giren şirket sayısı da 10’u geçmiyorsa, Bakan Şimşek’in ihale yapacak kurumların dikkatini bu noktalara çekmesinde fayda var.

        Diğer Yazılar