Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bursa gibi sert bir deplasmanda maçı 2-0’dan 5-2’ye getirmek kolay değil.

        Şimdi Galatasaraylı futbolcular bu maçla diğer deplasman maçlarını yan yana koysunlar izlesinler. Aradaki farkları bulsunlar. Ondan sonra da ağlasınlar.

        Tabi ki dün 45 artı 1’de gelen golün önemi çok fazla. Hatta maçın dönüm noktası. Ama en önemlisi Galatasaray’ın 2-0’dan sonra gösterdiği tepkiydi. Onca sıkıntıya rağmen salmadı. Bu sezon hiç olmadığı kadar dik kalmayı başardı. Sadece dik kalmaya çalışması bile bu maçı diğer deplasmanlardan ayıran farktı.

        Oysa takımın üzerindeki tükenmişlik sendromu ilk yarıda maçın önemine rağmen ortaya çıkmıştı. Ama yenilen iki golden sonra ihtiyaç halinde bu sezon sürekli ortaya çıkan Sneijder, takımın başlangıçtaki tek direnen adamıydı. Daha sonra diğerleri de ona uydu. Yani düğmeye Hollandalı bastı. Hücum arkasında çok iyi oynadı. Etkili oldu. İlk golde olması gereken yerdeydi. Müthiş vurdu. Sonra da arkası geldi.

        İkinci yarıda ilk penaltının yorumunu Bülent Yavuz hoca daha iyi yapacaktır. Ama bana göre kesinlikle değildi. Ancak bu hatalı karar bile Galatasaray’ın ikinci yarıdaki tartışılmaz tecrübe ağırlığını ve kalite üstünlüğünü ve yine maçı istemesine zeval veremez. Sadece Hakan ile giderek iyi bir sol bek olmadığı ortaya çıkmaya başlayan Telles’i sahaya her şeylerini vermedikleri için diğerlerinden ayırıyorum.

        Sabri senede bir iki maç muhteşem oynar. Bu maçta o maçlardan birisiydi. Hele oyun rahatlayınca çok daha iyi oynamaya başladı. Şunu söylemekte yarar var. Sabri her maçta bu performansı yakalayamasa da varlığı her zaman pozitif enerjidir Galatasaray için. Hele o takımda ondan çok daha fazla kazanan bir çok oyuncudan daha değerlidir benim için.

        Bursaspor’un Battalla’yı aradığı belki ilk ve tek maç oldu. 2-0’dan sonra oyunu tutamamak pahalıya patladı. Hele ilk golde gereksiz soğukkanlılık ile gereksiz paniğin enteresan şekilde birleşmesi büyük bir hata doğurdu. O an da maçın kırılma anıydı.

        Kısacası maçın ikinci yarısında Galatasaray her şeyi ile oyunu ve finali hak etti.

        Melo’nun futbolculuğuna asla söz söylemem. Sanıyorum onu Galatasaray’da kurtaran da bu oluyor. O da buna güveniyor. İkinci yarıda hakeme yaptığı hareketi dikkatle izleyin. Kesinlikle kasıtlı. O hareketi asla ve asla kaza değil. Siz “Melo’nun askerleriyiz” dedikçe sahada yaptıklarının dozunu artırmaya başladı. Bilerek hakeme yapılmış bir hareket. Bunu Şampiyonlar Ligi’nde yapabiliyor mu? Burada bütün borusu ötüyor. Çünkü arkasında tam destek var. Peki sizce bu oyuncunun sınırları nereye kadar gidecek?

        Bir de Burak’a kafam takıldı. Yahu gereksiz bir şekilde kırmızı kart görünce armayı öpmek ne oluyor? Niye öpüyor? Kasımpaşa maçı nereden baksan 25 milyon Euro’luk maç. O maçta yok. Ama o armayı öpüyor. Ben anlamadım bu işi. Bu formaya her türlü zararı veririm sonra da öperim. Gerçekten çok garip.

        Diğer Yazılar