Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MİLLİ maç sonrası yaşanan özel güvenlikçi terörü, fanatizmin tavan yaptığı futboldaki kirlenmenin yansımasıydı. Öyle günler yaşıyoruz ki, her gün yeni bir olay, ayrı bir sıkıntı.

        Hani bir laf vardır, “At izi, it izine karışmış” diye... Son günlerde futbol dünyası tam da bu durumda. Yaşanan dayak olayının neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor.

        Yaşananlara, yapılan yorumlara bakınca kızmaktan çok şaşırıyorum. Kuralsızlığa, adam kayırmacılığa anlam veremiyorum. Rezalet kelimesi bile yetersiz kalıyor. Herkes taraf olduğu cepheden bakarak olaylara bir kılıf uydurma peşinde.

        Basın emekçilerini döven, yumruklayan, yerlerde sürükleyen, kafasına tekme atan 5 özel güvenlik görevlisi, “Biz kimseyi dövmedik” demişler. Onlarca televizyon ve gazeteye yansıyan görüntü ve fotoğraflara rağmen olayın sorumlusu 5 kişi ellerini kollarını sallayarak karakoldan çıkmışlar.

        Adalet kimin için var?

        Siyah elbiseli, beyaz gömlekli mafya görüntülü bu adamlar niye bu kadar rahat? Kimden güç alıyorlar? 250 bin resmi polis memurunun olduğu ülkemizde, sayıları 214 bini bulan özel güvenlik görevlilerini kim denetliyor?

        Koruma adı üstünde. Korunan kişiyi dış etkilere karşı kollamakla görevli bu özel güvenlikçilerin başkalarını dövmesi, saldırması, şiddet uygulaması yasayla sınırlandırılmış hatta yasaklanmıştır. Yaşanan bu utanç verici durum karşısında İstanbul’un en büyük mülki amiri, il güvenlik konseyinin de doğal başkanı vali nerede? Spor bakanı, statların bağlı bulunduğu gençlik ve spor müdürlüğü niye sesini çıkartmaz?

        Akredite olmayan bu siyah takım elbiseli, beyaz gömlekli kişiler stada nasıl giriyorlar? Kim onlara, “Gazetecilere saldırın...” emrini veriyor. Gazeteciler dayak yerken stat polisi neden hemen müdahale etmiyor? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Yaşanan bu çirkin olayı adam akıllı çözemez, bir sonuç alamaz isek yediğimiz dayakla ortada kalırız!

        Herkes sorumluluğunu bilmeli

        Çirkin olay karşısında basın emekçilerinin yanında yer alanlar duyarlılıklarını ortaya koydular. Fakat bir özür beklemek meslektaşlarımın hakkı diye düşünüyorum. Olayın tarafı olan Volkan ve Emre başta olmak üzere her kesimden bir özür...

        Televizyon programlarındaki tartışma üsluplarının da artık gözden geçirilmesi gerekiyor. “Bunun formatı böyle” falan gibi saçmalıklardan vazgeçmeliyiz. Biz örnek olmaz isek öteki kişilerden aynı duyarlılığı beklemeye hakkımız olmaz. Reyting uğruna basın etiğini yerle bir etmeyelim. Bu işin rantı kimseye fayda getirmez. Herkes ağzından çıkan kelimelere dikkat etmeli. Onlar bayağılaşsa da siz ipin ucunu kaçırmayın.

        Seyirciden anlamlı ders

        Fenerbahçe Ülker- Galatasaray Liv Hospital basketbol karşılaşması her kesime bir ders niteliğindedir. Volkan’a küfür ve gazetecilere dayak olayının ardından oynanan maç, beklenilenin aksine olaysız ve basketbol seyircisine yakışır bir tutum içerisinde geçmiştir. Alkışlanacak bir davranıştır. Galatasaray Coachu Ergin Ataman’ın Habertürk’te yer alan demeci dikkat çekiciydi. Ataman, Fenerbahçe seyircisinin gösterdiği olgunluğa teşekkür ederken; Galatasaray taraftarlarına da bir çağrıda bulunarak aynı duyarlılığın örnek alınmasını istedi.

        Diğer Yazılar