Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sporda şiddetin önlenmesi için spor adamları dün Sakarya’da bir araya geldiler. Amaç, son günlerde artan şiddet olaylarının nedenlerinin masaya yatırılması ve çözüm önerilerinin saptanmasıydı. Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ve İçişleri Bakanı Efkan Ala konuya en üst düzeyde katılarak sorunun ciddiyetini iktidar olarak paylaştıkları mesajını verdiler. Sporun barış ve dostluk olduğu gerçeğinden yola çıkarak, yapılan bu çalışmanın mutlak bir yararı olacaktır. Her türlü eleştiriye karşın, sporun içinde yer alanlar kendilerine göre çıkış yolunu tarif edeceklerdir. Sakarya toplantısının yapılması bu açıdan çok önemlidir.

        BAKAN’DAN MEDYA ELEŞTİRİSİ

        Ancak, Bakan Kılıç’ın yaptığı konuşma bizim mesleğimizi yakından ilgilendirdiği için konuyu yazıya taşımakta yarar var. Gençlik ve Spor Bakanı, televizyon spor yayıncılığı konusunda şikayetini dile getirirken, eleştirilerini de sıraladı. Öncelikle, çok uzun spor programlarının gereksiz olduğunu söyledi. Ardından içeriklerinin anlamsızlığını vurguladı. Hatta kulüpleri, taraftarları yanlış yönde motive ettiklerini ileri sürdü.

        Bakan Kılıç’ın eleştirilerine sanırım televizyonların yöneticileri bir yanıt verecektir. Ya da o programlarda saatlerce spor, hatta yalnızca futbol konuşanlar bir çift söz söyleyeceklerdir. Onlar ne der, bilmem. Fakat benim gördüğüm bir gerçeği paylaşmak isterim. Birçok ülkede olduğu gibi bizde de, futbol dışında üzerinde saatlerce konuşulan, kafa yorulan bir başka spor dalı yok. Bir de basketbol var. O da, Avrupa Ligi ve alınan kupalar nedeniyle hak ettiğinin yarısı kadar yer almayı başarıyor. Ya diğerleri? Ne yazık ki yok...

        Spor severlerin çoğunluğunun “futbol sevdalısı” olmaları yayıncıları bu tür bir tercihe itiyor diyebiliriz. Yine de sporun tüm branşlarda başarıyı yakalaması için spor medyasının rolünün unutulmaması gerekir. Doğaldır. Futbol olsun. Kaçınılmaz bir gerçek. Ancak diğerleri en azından göz ardı edilmesin.

        ŞİDDETİ KİM YARATIYOR?

        Futbol maçlarında yaşanan olaylar, zaman zaman salonları da etkiledi. Bugüne dek alışık olmadığımız şiddet görüntülerini parkenin üstünde de görmeye başladık. Tüm bu spor dışı görüntülerin çıkış nedenlerini bir iki cümle ile anlatmak mümkün değil. Ciddi bir araştırma ile elde edilecek sonuçlar üzerine konuşmak doğru olur. Sosyologların, psikologların, ekonomistlerin, eğiticilerin konuya kafa yorması gerekir. Tutkulu bir sevda haline futbol taraftarları ne istiyor? Neden küfür ediyor? Sahaya niye atlıyor? Rakip taraftarı dövmeyi, hatta bıçaklamayı hangi duygu içinde gerçekleştiriyor? Soruları çoğaltmak mümkün.

        Sorunun özüne inilmeden, şiddeti yaratanları tanımadan, çözümü üretmekte, bulmakta zor gözüküyor. Sporda Şiddetin Önlenmesi Çalıştayları’nın daha sık ve geniş katılımla yapılmasında büyük yarar olduğu gerçeğinin altını bir kez daha çizelim.

        KASIMPAŞA’NIN GÜNAHI NE?

        Osmanlıspor karşılaşmasında Kasımpaşa aleyhine verilen “komik”, hatta olmayan penaltıyı yaratan hakem İlker Meral neden böyle bir karar verdi diye sormayacağım. Çünkü herkesin hatırlayacağı gibi sezon başından bu yana Kasımpaşa nedendir bilinmez, istenmeyen, üvey evlat muamelesi gördü. Maçı yorumlayan HABERTÜRK yazarı Atilla Türker, hakem Meral’e “Yazık, ayıp, günah. Vicdanın sızlamadı mı?” diye soruyor. Gerçekten bugüne dek 13 puanı gasp edilen Kasımpaşaspor’a karşı hakemler neden önyargılı? Hiç mi vicdanları sızlamadı? Rize, Bursa, Beşiktaş, Galatasaray, Trabzon, Gaziantep, Gençlerbirliği karşılaşmalarında yapılanları biliyoruz. Bu kadar yenilen hakkı, hakemlerin masum hataları olarak görmek mümkün mü? Futbol Federasyonu’nun, hatta Merkez Hakem Kurulu’nun sezonunun bitimine 3 hafta kala bir özeleştiri yapması gerekmez mi?

        Diğer Yazılar