Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR havuzda yüzebilmek için iyi bir yüzücü olmak kadar suyun seviyesinin de uygun olması gerekir. Su, yani bir ülkenin iklimi, özgürlükleri ve kapasitesi belirli bir seviyenin altına indiyse bütün yüzme yetenekleriniz anlamsız kalır. Bir toplum istediği kadar eğitimli, yetişmiş ve donanımlı olsun, eğer o ülkede özgürlük ortamı yoksa bu özelliklerin hiçbiri ortaya çıkamaz.

        Anayasa Mahkemesi'nin son kararlarıyla Türkiye'nin özgürlük havuzuna bir miktar su pompaladığı söylenebilir. Bir başka ifadeyle mahkeme, fikir hürriyeti için gerekli oksijenin sağlanmasına katkı sunmuştur. Denilebilir ki: "Bunlar çok mu önemli?" Cevabı açık bir şekilde "Evet". Çünkü son günlerde Türkiye'nin karşı karşıya olduğu sistematik tecridi aşmanın yolu buradan geçiyor.

        YALNIZLIKTAN NASIL KURTULUNUR?

        Uluslararası kamuoyunda Türkiye aleyhinde yazılıp çizilenlerde ciddi artış var. Sadece nicelik değil, iddiaların dozuna bakılırsa nitelikte de büyük bir değişim söz konusu. Özellikle Seymour Hersh ve Robert Fisk'in Suriye konusunda Türkiye'yi suçladığı yazılar akla ilk gelenlerden.

        Peki, bunlara nasıl cevap vereceksiniz? Bu konuda emir komuta zincirinin işlemeyeceği kesin. Elbette koro halinde "Yazı yazılacaaak, yaz!" gibi bir inlemeyle bu iddialara cevap verilemez. Bu ve benzeri yazılara ancak özgür bir ülkenin her şeyi araştırıp sorabilen entelektüelleri ve fikir insanları gerekli cevapları verebilir.

        Ancak onlar, kendi imbiklerinden süzülen bilgi ve analizlerden yola çıkarak inandırıcı ve anlamlı metinler yazabilirler. Sadece onların birikimleri büyük küresel meydan okumalar karşısında ülkeyi savunabilir. Diğer türlüsü ilkel bir koronun anlamsız bağrışmalarından ve gülünç taarruzundan başka bir anlam ifade etmez.

        FİKİR HAVUZU ÖZGÜRLÜKLE DOLAR

        Fikir üretmek, fikir havuzunu doldurmak ve analitik düşünceyi yaygınlaştırmak bir iklim meselesidir. O iklim yeterli yağmuru, sıcağı, oksijeni ve uygun toprağı bulamadığında ülke için gerekli olan verimliliği de görmek mümkün olmuyor.

        İşte bu yüzdendir ki uzun yıllar birlikte çalıştığım ve demokrat kimliğiyle bilinen bir meslektaşımın da katkıda bulunduğu Anayasa Mahkemesi kararları Türkiye'nin düşünce havuzuna pompaladığı can suyundan ötürü çok özel bir takdiri hak ediyor. Bu ve benzeri kararlar Türkiye'nin yetişmiş entelektüellerinin ve yetkin kişilerinin birçok disiplinde daha rahat hareket etmelerini sağlayacaktır.

        Son dönemde yaşadığımız kuşatılmışlık hissi bizi daha da keskin ve içe dönük hale getirirken diğer yandan da sürekli içte ve dışta düşman arama psikolojisine savrulmamıza yol açıyor. Bu da ister istemez özgürlüklerin alanını daraltıyor.

        Oysa asıl konuşulması gereken ifade hürriyeti ve özgürlüklerin güvence altında olduğu hukuk devletinin inşasıdır. Türkiye'nin tekrar yıldızı parlayan bir ülke olması için hukuk devletinin sağlayacağı güven ortamına ihtiyaç vardır.

        Bölgemizde büyük zorluklarla karşılaşıyoruz. Uluslararası konjonktürde aleyhimize gelişmeler artıyor. Böyle bir durumda en azından kendi vatandaşımızın ayrım gözetmeksizin önünü açıp ülkenin tüm kapasitesini kullanmalıyız. Gücümüzü rasyonalize etme ve optimum hale getirmenin yolu buradan geçiyor.

        Öyleyse en azından iç düşmanlardan vazgeçip bir nefes alıp dışarıya bakalım.

        Dışarıdaki büyük resmi okumak için gerekli zihinsel altyapıyı ve pratiği yapabileceğimiz iklimi bir an önce oluşturalım. Boş havuzda yüzemezsiniz; yeteneklerimizi gösterebilmemiz suyun seviyesine bağlıdır.

        Diğer Yazılar