Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN gün gazetelerde okudum, bir restoranda gazeteciler fotoğrafını çekince Mert Fırat sinirlenmiş, bağırıp çağırmış.

        Her yıl iki tane ‘Mert Fırat sinirlendi’ haberi okuyorum. Mert de tanıdığım en naif insanlardan biri. “Ne olacak bu agresyon” diye aradım kendisini.

        Bakın neler anlattı:

        - Alo Mert, niye gazeteci görünce saldırganlaşıyorsun? Garsonlara da bağırmışsın?

        İnandın mı? Bugüne kadar bu ve benzeri haberlere hep sustum. Sen de bir kere benimle ilgili yine böyle bir haber üzerinden yazı yazdın, sana bile detayını anlatmadım, hiçbir şey söylemedim. Çünkü gündemi meşgul edecek şeyler olduğunu düşünmüyorum ama galiba ben sustukça bu iş rutine binecek ve her fotoğrafımın altına ‘Mert Fırat gazetecilere, garsonlara çıkıştı’ diye yazılacak.

        - Susma o zaman. Nedir işin gerçeği, anlat.

        Bir iş görüşmesi yapıyordum. Gazeteciler fotoğraf çekmeye başlayınca konu dağıldı zaten. Neyse biz üzerine iki saat kadar daha oturduk ve işimizi hallettik, sonra da kalktık. Gazeteciler zaten gitmişti o sırada... Olay bu kadar... İstersen ara restoranı, konuş garsonlarla, farklı bir şey söylemeyecek onlar da...

        - Neden hep sana denk geliyor böyle haberler?

        Bilmiyorum ki... Ben sizlere ve mesleğinize değer veriyorum. Bunca yıl sonra sizin de bana verdiğinizi düşünüyorum ama o özeni göremeyince hayrete düşüyorum. Hiç olmadığım biri gibi gösteriliyorum ve bu beni çok üzüyor. Ne kadar zor günlerden geçiyoruz ülke olarak. Gündemi böyle meşgul ettiğim için rahatsızım ve bir karar aldım. Eğer benimle ilgili bu tür aslı astarı olmayan haberler devam ederse, bu kez hakkımı yasal yollardan arayacağım.

        - Bu kez kızmışsın...

        Sen olsan kızmaz mısın?

        Kızarım... Bence artık Mert Fırat’ı rahat bırakalım.

        Müşteri yok, çünkü...

        YAZ başından beri tatilcilerin neden Yunan adalarını tercih ettiği konuşuldu. Çoğunun gerekçesi aynıydı: Türkiye çok pahalı.

        Geçen hafta Göcek’teydim. Hızlıca yemek yiyip işime devam etmem gerekiyordu. Öğlen saatlerinde sahilde bulunan Can Restoran’a oturdum. Hayli geniş bir alanı kaplayan restoranda benim dışımda 4 turist daha vardı.

        Salata, bir porsiyon balık ve bir de su söyledim. Lezzet olarak vasat diyebileceğim balığımı ve salatamı yedikten sonra hesabı istedim. 90 lira hesap geldi. Tek bir mezenin, alkolün olmadığı masada, “90 lira hesap neyin hesabı” diye sordum. Balık ve salatanın 77 lira suyun 5 lira olduğunu öğrendim. Yani hesap 82 lira. Peki kalan 8 lira? O da servis ücretiymiş ki mönüde bunu belirten bir ibare yok. Yani kontrol etmesem, bu parayı ödediğim gibi bir de tip bırakacağım ve kimse bana “Yok, biz tipi hesapla birlikte aldık” demeyecek...

        Bu firmalar ağlamasın artık, niye müşteri yok diye... Hâlâ aynı kafa, hâlâ kazıkçısınız da ondan!

        Ne oldu bizim pandaya?

        ASENA Atalay, Caner Erkin’den boşanır boşanmaz ne kadar değişti farkında mısınız? Her daim dikkat çekici giyinen -ki pek giyinmek denmezdi ona- kimi zaman sutyen, kimi zaman panda kostümü ile karşımıza çıkan, kıyafetleri ile her daim haber olan Asena şimdi uzun etekler, yakası boğazına kadar kapalı gömleklerle dolaşıyor.

        Duyduğuma göre, yeni erkek arkadaşı hassasmış böyle konularda. Asena da onun bu tavrını önemsiyor, ona göre giyiniyormuş. Belli ki bu ilişkisi sürdüğü sürece Asena’yı bir daha var mı yok mu belli olmayan, tuhaf giysiler içinde göremeyeceğiz.

        Direk dansı?

        O artık hiç mümkün değil...

        Hayatındaki erkeğe göre değişen kadınlar kategorisinde ‘yıldızlı 5’ verdiğim Atalay hakkında son bir dedikodu daha: Asena’ya ‘Aramızda Kalmasın’ programında yorumculuk teklif etmişler ancak kabul etmemiş.

        Diğer Yazılar