Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR yandan hastalığıyla mücadele eden diğer yandan ‘Çeyrek Asır’ adlı albümünü tamamlayan Harun Kolçak inşallah bir an evvel sağlığına kavuşur. Ama kafamda bazı sorular var. İnsanlar neden hep başlarına bir dert, bir hastalık geldiğinde ‘iyi biri’ olmaya karar verir? Seçeneksizlikten mi? Nereden geldim bu konuya, anlatayım hemen.

        Geçen hafta ‘Çeyrek Asır’ adını verdiği ve düetlerden oluşan albüm çıkardı Kolçak. Ancak bu albümde Harun’un yola birlikte çıktığı -Aşkın Nur Yengi dışındakimseyi göremedim.

        HAFIZA KAYBI MI YAŞIYORUZ?

        Mesela Sezen Aksu... Kolçak, yıllarca vokalistliğini yaptığı, şarkılarını söylediği Sezen Aksu’nun bu albümde olmamasını Hakan Gence’ye verdiği röportajda, “Annesi rahatsızdı, gel diyemedim” gibi çok tatlı bir uslupla açıklamış. Hepimiz hafıza kaybı yaşıyor olamayız değil mi?

        Bundan 6 yıl önce Sezen Aksu için nefret dolu açıklamalar yapan, “O benim hocam olamaz, ben onun hocası olabilirim” cümlelerini sarf eden Harun Kolçak bunu unutmamıştır herhalde. Sezen Aksu’nun unutmadığını biliyorum çünkü... İsteyen baksın, hepsi arşivlerde duruyor.

        Birlikte pek çok ses getiren düete imza attığı Bendeniz de yok albümde, Zerrin Özer de...

        Kolçak aynı röportajda, “Daha iyi bir adam oldum” demiş. Olmuştur inşallah, ne diyeyim... Keşke her birimiz, birer ölümlü olduğumuzu ve arkamızda iyilikten başka bir şey bırakmayacağımızı idrak ederek geçirebilsek tüm ömrümüzü...

        NE BU PANİK?

        BEGÜM Kütük bir akşam eşi Erdil Yaşaroğlu ile Kuruçeşme’de yürürken, önlerine gazeteciler çıkıyor. Begüm bir anda nereye gideceğini şaşırıyor. Gazeteciler de ünlü oyuncunun bu panik halini ‘makyajsız’ olmasına bağlıyor.

        Oysa ki Begüm Kütük daha bu ay bir kadın dergisine makyajsız poz verdi ve şunları söyledi: “Makyajsız sokağa çıkmak konusunda pek baskı hissettiğim söylenemez. Defalarca sokakta makyajsız, kameralarla, fotoğrafçılarla karşılaştım ve çekinmeden poz verdim.”

        Bakıyorum kendi sosyal medya hesabına, evet, onlarca fotoğrafı var makyajsız. O halde eşiyle birlikte yürürken paniklemesinin sebebi ne?

        Şu: Adres belli etmemek. Ünlü olmanın, hatta sevilen bir ünlü olmanın hiç sevilmeyen yanlarından biri, bu adres mevzuu maalesef. Eğer oturduğun apartmanın girişi fotoğraf karesinde görünürse, hayranlarının bitmek bilmez ve saat gözetmez ziyareti sebebiyle artık orada oturamıyorsun...

        Hikâye bu!

        Yaş 65, yolun yarısı

        YOK burçlar kaydı, yok mevsimler değişti diye konuşuluyor. Onları bilmem ama kesin olan bir şey var, yaşlar öne çekildi. Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Yaş 35, yolun yarısı eder” dizelerinin artık bir hükmü kalmadı.

        Önceki gün Oya Germen’in doğum günüydü. Bana sorsanız kaç yaşında diye, 50 filan derim, bakınca onu görüyorum çünkü...

        Pek çok kişi yaşını devlet sırrı gibi saklarken Oya Germen doğum gününde sosyal medya hesabına kendi fotoğraflarını koyup altına da “Yaş 65, yolun yarısı” yazınca gözlerim yerinden fırladı.

        KALBİNLE BARIŞ

        25, 45, 65 hiçbir şey fark etmiyor aslında, kendimizle barışık olduktan sonra... Germen “Kalbinle barış” diyor.

        Kalbimizle barış imzalayacağız, kendimizi seveceğiz, kendimize güveneceğiz, kendimize kıymet vereceğiz. Kendimizi mutlu edeceğiz. Çünkü mutluluk, insanın hem fiziksel hem de ruhsal olarak yaşam kalitesini artırıyor. Biz mutlu olunca, mutsuzluk da etrafta kendini mayalayacak alan bulamıyor.

        İşin sırrı bu işte...

        Herkese her şeyden önce ‘mutlu’ bir bayram dilerim.

        Diğer Yazılar