Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tam bahardan yaza geçerken, ağaçlar meyve vermiş, çiçekler açmış, insanın içi de doğa gibi cıvıldarken beklediğim albüm geldi. 2 gündür aralıksız dinliyorum ‘Yıldız Tilbe’nin Yıldızlı Şarkıları’nı. Tilbe dışında 38 sanatçının yeni düzenlemelerle eski Yıldız Tilbe şarkılarını seslendirdiği, Volume 1 ve Volume 2 adı verilen albümde -birkaç isim hariç- kalan herkese benden 5 yıldız.

        Bir tek Yıldız Tilbe ‘Taraf’ adlı yeni bir şarkı seslendirmiş ve isimlerin alfabetik sıralandığı albümde yine bir tek, Tilbe için kural bozulup en sona onun ismi yazılmış.

        Birbirlerinden hiç hoşlanmadıklarını bildiğimiz Demet Akalın ile Hande Yener de bu albümde buluşmuş. Kaderin cilvesine bakın ki, ‘Aşk Laftan Anlamaz ki’yi seslendiren Demet Akalın Volume 1’de 7. sırada. ‘Kış Güneşi’ni seslendiren Hande Yener ise Volume 2’de 7. sırada.

        Bu detayı fark ettiğimde güldüm ve şöyle düşündüm: Yıllardır yarıştılar, itiştiler, kakıştılar, birbirlerini yediler ve işte yine berabereler...

        **********

        YARININ MUCİZESİNİ NEREDEN BİLEBİLİRSİN?

        Meghan Markle henüz 15 yaşındayken turist olarak gidip önünde hatıra fotoğrafı çektirdiği Buckingham Sarayı’nın kapısından yıllar sonra gelin olarak girdi... Hatıra fotoğrafı çektirdiğimiz hiçbir sarayın gelini olamadık belki ama bizim de mucizelerimiz oldu.

        Çocukluğumda eve alınan ve her bir satırını okuduğum gazetede yıllar sonra işe başlamam; isimlerini, fikirlerini ezbere bildiğim o dev gazetecilerle bir gün kendimi aynı masada çalışıyor, sohbet ediyor bulmam örneğin...

        Bir gün sokakta ‘Uzaylı Zekiye’nin çekimlerine denk gelip ‘yoldan geçen çocuk’ olarak ekranda kendimi görmem.... Bir saniyelik görüntümde başrol oynamışım gibi heyecanlanmam ve yıllar sonra Türkiye’nin tıpkı ‘Uzaylı Zekiye’ gibi fenomen dizisi ‘Paramparça’da bölüm bölüm, balya balya replikle rol almam gibi...

        TRT’nin haber spikerinin de bizi gördüğüne inandığım; saygımdan düzgün kıyafetlerle ekran karşısına geçtiğim, ailemin de nedense hiç bozuntuya vermediği ‘8 yaşımdan’ yıllar yıllar sonra bir gün benim de ekranın içinde olmam bir mucize...

        Belki küçük mucizeler ama çocuk kalbimin heyecanını hatırlattıklarından sebep; benim için dev gibiler... Saymakla bitmez mucizelerim. Düşünün, eminim sizlerin de öyle...

        Önemli olan, farkında olmak ve hayata dair umudunu son nefesine kadar kaybetmemek. Yarının bizim için hangi mucizeyi hazırladığını nereden bilebiliriz ki...

        **********

        NE DERİN, NE ACIKLI BİR YALNIZLIK

        Habertürk'ün dünkü ‘Çaya kahveye aile hekimine’ manşeti, derin bir yalnızlığın acıklı öyküsü aslında... Habere göre, yaşlılar aile hekimlerine sosyal etkinlik olsun, vakit geçirsinler ve dertleşebilsinler diye gidiyorlarmış. Yıl 365 gün ancak yılda 436 kez giden bile varmış.

        Yaşlıların aile hekimlerini bu kadar sık ziyaret etmelerinin tek sebebi sosyalleşmek ve sohbet etmek değil tabii ki... Hiç yaşlanmayacakmış gibi yaşayan, sabırsız, zamansız aile fertlerinden görmedikleri ilgi ve şefkati görüyorlar. Birileri onlara “Nasılsın?” diye soruyor, “Neyin var?” diyor, anlatsın istiyor...

        Keşke biz de Çin gibi, ‘evden ayrı yaşayan aile üyelerinin ebeveynlerini ve akrabalarını sıklıkla ziyaret etme’ kanunu çıkarsak... Bir de hayatın olağan akışı içinde bir gün her birimizin mutlaka o yaşlılardan biri olacağımızı bilerek yaşayabilsek...

        Diğer Yazılar