Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeni yıla Edith Piaf’ın mezarı başında uyuyarak giren, çocukluktan beri ‘ayakkabı tabanı’ gibi acayip yerleri yalayan, ağaçları Çehov Çehov bakan, seviştikten sonra şiir yazan Gonca Vuslateri’nin karavanda öpüşmemesinin de normal bir sebebi olamazdı tabii ki!

        ‘Travmalarını kristal kutularda saklayan’ Gonca Hanım, dizi setindeki karavanında erkek arkadaşıyla öpüştüğü iddiaları için, “Ağrı’da çatışma oluyor, milyonlar açlık sınırının altında, 3.5 milyon insan işsiz evine ekmek götüremiyor, çocuklar aç, Suriyeli çocuklar sokaklarda dileniyor, ben karavanda öpüşüyorum. Oh ne âlâ! Mamma Mia, ayıptır yahu...” demiş.

        Kelebek yazarı Onur Baştürk’ü Gonca Vuslateri’nin bu sözleri için yaptığı “Nerede bir duygu sömürüsü cümlesi göreyim tüylerim diken diken oluyor” yorumu için bir karavanda yanaklarından öpüp tebrik etmek istiyorum...

        ‘İnsanlar açlık sınırında çocuklar sokakta dileniyor’ diye ’duyar kasan’ ve karavanda öpüşmeyen Gonca Hanım, aynı günlerde Amarikalı sevgilisiyle New Orleans’ta sokak çalgıcılarının müziği eşliğinde öpüşmekte bir sakınca görmüyor ama... Bu ne yaman çelişki, mamma mia, ayıptır yahu!

        Neyse benim derdim Gonca Vuslateri’nin hangi siyasi, sosyal, ekonomik şartlar altında öpüşüp öpüşemediği değil, Milliyet’ten Songül Hatısaru’ya verdiği röportajda söylediği bir başka şey! SİYAD Ödülleri Gecesi’nde “Bir filmim bile yok. Ben zengin olmadan ölme” diyerek Atilla Özdemiroğlu’na sarılıp ağlayan Gonca Hanım’ın, ‘Yalan Dünya’da canlandırdığı Vasfiye Teyze rolü yüzünden sağ omuzu sol omuzuna göre daha düşük kalmış!

        Bu satırları okurken ‘Kızgın Boğa’ için 30 kilo alan Robert De Niro’dan ‘Sol Ayağım’daki rolü uğruna aylarca tekerlekli sandalyede gezen Daniel Day-Lewis’e, canlandırdığı karakterler yüzünden kilo alıp vermekten metabolizması manyak olan Christian Bale’den ‘Görevimiz Tehlike’deki rolü için Dubai’de yüzlerce metrelik gökdelenden atlayıp son filminde kargo uçağının kapısına asılıp 500 metre yüksekte rol kesen 52 yaşındaki Tom Cruise’a kadar onlarca oyuncu gözümün önünden geçti.

        AND OSCAR GOES TO VASFİYE TEYZE!

        Vasfiye Teyze rolü yüzünden omuzları arasında kot farkı oluşan Gonca Vuslateri için dertlenirken geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da Soho House partisine katılan taze Oscar’lı Eddie Redmayne aklıma gelince gözlerim iyice yaşardı. Öyle ya Vasfiye Teyze rolü Gonca’nın belini büktüyse, son filminde ALS hastalığı yüzünden her gün vücudunun bir başka bölgesini kullanamaz duruma gelen fizikçi Stephen Hawking’i canlandıran Redmayne’nin ne haldedir kimbilir diye kederlere gark oldum!

        Bir Star Wars tüm Yeşilçam’a bedel

        AHMET Hamdi Tanpınar ‘Huzur’ romanında “Hayat bir şeylere tutunmakla kabildir” diyor. Beni bugünlerde hayata bağlayan şeyler ise yazın Akyaka’da Azmak Nehri’nde yüzmek ve 18 Aralık’ta vizyona girecek olan yeni Star Wars filmi ‘The Force Awakens’! Çocukluk kahramanlarım Luke Skywalker, Han Solo, R2D2 ve Chewbacca’yla yeniden buluşmak için gün sayıyorum. Bu konuda yalnız değilim.

        Hollywood’un anlı şanlı gişe analizcilerine göre yeni ‘Star Wars’ filmi ilk üç günde 500 milyon doların üzerinde hasılat yaparak tüm zamanların rekorunu kıracakmış. Sektörün ileri gelenleri toplam hasılatın 2 milyar doları geçeceği görüşünde.

        Son yıllarda iyi işlerin yanı sıra ipe sapa gelmez bir dolu film çekilen Yeşilçam’ın yıllık toplam hasılatının bırakın Hollywood’la yarışmayı, ortalama bir Jedi Şövalyesi’nin ışın kılıcını almaya bile yetmeyeceği açıkça görülüyor. Bu yüzden ülkemizde hâlâ inadına sinema filmi yapan tüm yapımcılara “Güç sizinle olsun” diyorum...

        Pulitzer karın doyurmuyor

        ABD’DE sinema için Oscar neyse gazetecilikte de Pulitzer Ödülü odur! Bu son derece prestijli ödülün bu yılki kazananları önceki gün açıklandı. Yerel habercilik dalında ödül alan California Daily Breeze Gazetesi’nden Rob Kuznia’nın öyküsü ise kendisine Pulitzer kazandıran haberden daha ilginç geldi bana...

        Yoksul bölgelerdeki okullarda yaşanan yolsuzluklarla ilgili yaptığı haberiyle eyalette kanun değişikliğine yol açan Kuznia, gazetecilikten kazandığı parayla geçinemediği için bir süre önce gazeteciliği bırakıp halkla ilişkiler sektöründe çalışmaya başlamış. Pulitzer Ödülleri’ni dağıtan komitenin Rob Kuznia’ya ulaşmak için gazetesine yolladığı e-postaya gelen cevap insanın içini parçalıyor:

        “Kuznia geçen yıl Breeze’i ve gazeteciliği bıraktı. Şu anda halkla ilişkiler sektöründe çalışıyor. Bu öğleden sonra kendisiyle konuştum. Artık gazetecilik yapamadığı için içinin buruk olduğunu ancak Los Angeles’ta gazetecilik yaparak kirasını ödemenin çok zor olduğunu söyledi...”

        Bizde de birçok iyi gazetecinin çeşitli nedenlerle mesleği bırakıp halkla ilişkiler sektöründe çalıştığını düşününce Pulitzer’in de karın doyurmadığını anladım... Ne ABD’de ne de Türkiye’de..

        Diğer Yazılar