Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çok çok yıllar önce, develerin tellal, pirelerin berber olduğu günlerde, yine yazmıştım bu beyaz atlı prens denilen dümbüğe nasıl gıcık olduğumu!

        Ergenliğimden bu yaşıma (birkaç yüzyıl oldu gibi hissediyorum) kadar etrafımdaki bütün kızlar bu adama hasta... Ne zaman ortamda muhabbeti geçse ağızları bir karış açılıyor, çenelerini yerden topluyorum resmen.

        Yalan yok, bütün işi beyaz atıyla ordan oraya gezmek olan bu namussuzu bir elime geçirsem ağzını burnunu kıracağım!

        Kıçında taytı, belinde kılıcı, kafasında tüylü şapkasıyla kadınların kafasında nasıl bir imaj yarattıysa, ceremesini biz çekiyoruz asırlardır. Namussuz çıtayı o kadar yükseltmiş ki, kadınlar onunla kıyasladıkları her erkeğe Notre Dame’ın kamburu Quasimodo muamelesi çekiyor.

        E bu devirde, kafamızda tüylü şapka, kıçımızda taytla gezecek halimiz yok! Beyaz at desen, kurbanda danaya giren hemşerilerim gibi, ancak birkaç arkadaş bir araya gelirsek bir tane alabiliriz. Ona da 4 kişi binip servis aracı gibi kullanarak il il prenses aramak pek akıllıca değil sanki!

        Bak adamın adı geçtiğinde bile saçmalıyorum. Oysa bütün beyaz atlı prenslerin pabucunu dama atan bir tartışma nedeniyle bugün keyfim yerinde... Size ondan bahsedeyim...

        KATE Mİ PIPPA MI DOĞRU YAPTI?

        Dünya durdukça duracakmış gibi duran Kraliçe II. Elizabeth’in ülkesi İngiltere’de bugünlerde Cambridge Düşesi Kate’in kız kardeşi Pippa’nın James Matthews’la nişanlanması gündemde. Yedikleri içtikleri, hatta 250 bin pound’luk nişan yüzüğü de onun olsun, benim ilgimi çeken iki kız kardeşin ‘prens’leri karşılaştırılıp sorulan soru: “Gerçek bir prens mi yoksa halktan bir beyefendi mi?”

        Soru tam olarak böyle olmasa da üç aşağı beş yukarı anlatılmak istenen bu! Neyse...

        Brexit’ti, Cameron’ın istifasıydı, May’in başbakanlığıydı derken kendilerine 5-10 yıl yetecek siyasi gündemden sıkılan Britanyalıların pub’larda 2 ‘pint’ yudumlarken sohbetlerinin baş konusu bu: Kate mi doğru tercih yaptı Pippa mı?

        PROTOKOL PRENSESİ OLMAK!

        Daily Mail’den Jan Moir oyunu Pippa’dan yana kullananlardan.

        Moir geçen hafta, “Üzgünüm Kate, kız kardeşin çok çok daha iyi bir ‘eş’ buldu” başlıklı yazısında şunları söylüyor: “Kate, Kraliyet’ten biriyle evlendi ve geleceğin İngiltere kralını doğurdu. Ancak eşi Prens (artık Dük) William sayesinde kendisine miras kalacak prestijli isme rağmen Cambridge Düşesi daima yaldızlı bir kafesin içinde olacak. Pippa ise çok zengin ve ülkenin en gözde bekârlarından biriyle nişanlandı. Ve kız kardeşinin rüyalarında göreceği bir hayatı yaşayacak.”

        Moir, Düşes Kate’in sıkı bir protokol içinde hayatını geçireceğini, sürekli mütevazı olmak zorunda kalacağını, mesela halk içinde asla Gucci giyemeyeceğini anlatıp ‘beyaz atlı prens’in pek de ‘prenses’ bir hayat vaatetmediğini ima ediyor. Diğer taraftan Pippa için limitin ‘gökyüzü’ olduğunu söylüyor!

        Kate, Kraliyet’in ona yüklediği görevleri yerine getirmek zorundayken, Pippa eşiyle St. Bart’s’ta güneşlenmekle meşgul olacak mesela..

        KEREVET NE YANA DÜŞÜYOR?

        Pippa’nın ablası gibi ‘bir prensi’ değil de aksine James kardeşimiz gibi halktan birini seçmesinin, biz bütün beyaz atlı prens düşmanlarının bir zaferi olduğunu düşünüyordum ki kuş beynim son bir gayretle çalışmaya başladı. James efendinin, üst üste koysan burdan Ay’a yol olacak bol sıfırlı banka hesabı gözümün önüne geldi.

        Pippa’nın ‘prensi’nin parasıyla kendine bir beyaz at harası kurabileceğini fark edince, göz pınarlarıma yaşlar birikti resmen.

        Kate’ti, William’dı, Pippa’ydı, James’ti bir bir muratlarına ererken ne olduğunu bilemediğim kerevete İstanbul Kart’la gidilir mi diye düşünüyorum.

        Kendi zavallı beyliğimde oturmuş kıçımda kot pantolon, üstümde Han Solo’lu tişörtümle Adana yarışlarında ikinci ayakta Nene Avşar mı tek olur, yoksa Gül Dalının Oğlu mu diye 6’lı kuponu dolduruyorum...

        Diğer Yazılar