Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ŞEHİR merkezindeki partiye gitmek için gizlice babasının taksisini alan Naz’ın cinayetle suçlanması ile başlıyor ‘The Night Of’. Son iki aydır diziseverleri ekran başına mıhlayan, birçok otorite tarafından ‘yılın dizisi’ olarak değerlendirilen ‘The Night Of’, bizim ‘dizi sektörünün’ muhayyilesini aşan bir iş.

        Bizim, ‘dizüstü, omuzbaşı edebiyat’ tadındaki dizilerimizin yanında Naz’ın öyküsü üzerinde ABD’nin adalet sistemini, polisini, azınlıklar meselesini, insan doğasını ve daha bir dolu şeyi anlatan ‘The Night Of’ bir diziden çok destansı bir roman adeta.

        Egzamalı ayakları yüzünden ayakkabı giymeye hasret avukat John Stone’un vitrinde ayakkabı baktığı sahnenin yazılıp çekilmesi bile önümüzdeki 10 yılda bizim dizilerimiz için tatlı bir hayal bence.

        Dizinin takipçilerinin blog’larda ‘egzama’ metaforu üzerine tartışmalarıyla bizdeki “Ali Ayşe’yi seviyor” gibi bir ilkokul fişinde özetlenebilecek ‘fan muhabbetleri’ arasında da birkaç yüzyıllık fark var.

        DİZİ İŞİ BU KADAR BASİT Mi?

        Geçen hafta Kıvanç Tatlıtuğ ile Tuba Büyüküstün’ün başrolünü oynayacağı açıklanan ‘Siyah-Beyaz’ dizisinin senaryosu tamamlanamadığı için ertelendiği ancak iki oyuncunun ekim ayında ekrana gelecek olan ‘Cesur ve Güzel’de rol alacağını okurken, ‘The Night Of’un jeneriği kafamda dönüp duruyordu.

        Ekranların iki güçlü ismi aylardır bir dizi için hazırlanıyor ancak o dizi son anda iptal oluyor ve o iki güçlü isim hop öbür diziye geçiveriyor.

        Bu iş bu kadar basit mi gerçekten?

        Diziler göle maya çalar gibi “Ya tutarsa” diye yapılırsa basit tabii...

        Ne de olsa dizi tutarsa yapımcı ‘dâhi’, yönetmen ‘yetenekli’, senarist ‘yaratıcı’, oyuncu ‘star’ oluyor. Tutmazsa ‘seyirci anlamadı’ deyip işin içinden çıkılıyor.

        8 BÖLÜME 6 YILLLIK ÇALIŞMA

        ‘Schindler’in Listesi’, ‘Gang of New York’ ve ‘American Gangster’ gibi filmlerin senaryosunu yazan Steve Zaillian ile gelmiş geçmiş en iyi diziler listelerinde her daim ilk 10’a giren ‘The Wire’ın yazarlarından Richard Price, 8 bölümlük ‘The Night Of’ için yaklaşık 6 yıl çalışmışlar.

        Naz’ın avukatı Stone rolü için James Gandolfini’yle başlamışlar işe. Bir pilot bölüm bile çekmişler 2012’de. Gandolfini’nin zamansız ölümü üzerine proje durur gibi olmuş.

        Ardından Robert De Niro rol için anlaşma imzalamış. Bu sefer De Niro’nun başka projeleriyle ‘The Night Of’un çekim tarihleri çakışmış ve ayrılmak zorunda kalmış. Ve nihayet rolü John Turturro almış.

        Zaillian ile Price daha önce hiç dizi yazıp çekmemişler. “Uzun bir sinema filmi gibi düşündük” diyor Price ve ekliyor: “8 saatlik bir film karakterleri ve olayları geliştirmede çok daha rahat çalışmamızı sağladı. Çünkü 100- 120 dakikalık bir filmde bazen birçok ayrıntıdan vazgeçmek gerekiyor.”

        Bu rahatlığı har vurup harman savurmamışlar, diziyi ilmek ilmek işlemişler.

        YAPTIĞIM İŞ SANAT DEĞİL!

        Dün Altın Kelebek adaylığından çekilen ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ dizisinin yönetmeni Onur Tan’ın sözlerini okurken bizim dizi sektörünün neden bir ‘The Night Of’, ‘Breaking Bad’, ‘The Wire’ yaratamayacağını daha iyi anladım.

        Tan adaylıktan çekilme gerekçesini açıklarken şöyle demiş: “Sürekli dizi çekiyorum ve açıkçası bunu bir sanat olarak görmüyorum. Verilen ödüller magazin ağırlıklı olduğundan ve popüler sanatçılara sunulduğundan ben hem popüler hem de magazinsel bir hayata sahip olmadığımdan dolayı affımı rica etmek istedim.”

        Steve Zaillian ve Richard Price’ın projelerine yaklaşımıyla, Onur Bey’in çektiği diziye ‘Dizi çekmek sanat değil, ödülüne de gerek yok’ yaklaşımı bizim daha uzun yıllar yaz gelince Ege’ye, kış olunca bir holding binasıyla iki yalıya hapsolan dizi sektörümüzün özeti gibi.

        Yönetmen yaptığı işe burun kıvırırsa, yapımcı “Gömlek kalmadı, pantolon vereyim” diye iki günde proje değiştirirse, oyuncu ‘rolüne’ 3 günde hazırlanırsa bizim dizilerimiz de avukat Stone’un bakmaya tahammül edilemeyen egzamalı ayakları gibi olur.

        Diğer Yazılar