Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İNGİLİZ futbolseverler son bir haftadır ne 100 milyon Euro’luk Pogba’nın berbat performansını, ne Mesut Özil’in ara paslarını ne de Kloop’un Liverpool’unu konuşuyor. İngiltere'de futbolla ilgilenen herkesin dilinde, gazetelerin birinci sayfalarında, televizyon programlarında günlerdir altyapı takımlarında taciz ve tecavüze uğrayan 'çocuk futbolcuların' durumu var.

        Sheffield United’ın eski futbolcusu Andy Woodward’ın, futbola başladığı dönemde teknik direktör Barry Bennell’ın cinsel istismarlarına maruz kaldığını açıklamasını diğerleri izledi. Steve Walters ve Manchester City’nin eski forveti David White da Bennell’ın kendilerini taciz ettiğini açıkladı.

        Newcastle United’dan adı açıklanmayan bir futbolcu, Crewe Alexandra’nın genç takımlarında oynayan Jason Dunford ve Chris Unsworth yaşadıklarını anlattı. Unsworth, Bennell’ın kendisine onlarca kez tecavüz ettiğini söyledi.

        Chelsea’nin 1970’lerdeki hocası Eddie Heath’in cinsel tacize uğradığını iddia eden eski oyuncusu Gary Johnson’a olayı açıklamaması için 50 bin sterlin ödediği ortaya çıktı. Southampton’dan Neil Kerton, 1980’lerde altyapıda uğradığı sistematik tacizi kamuoyuyla paylaştı. Konuyla ilgili yazılanların ardı arkası kesilmedi bir haftadır.

        10’DAN FAZLA TACİZ VAKASI

        İngiltere'de bunlar konuşulurken Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Gazete Habertürk Spor’da Fatih Kuşçu’ya 103 sayfalık faaliyet raporunun ilk maddesini Esenlik ve Çocuk Koruma Programı’na ayırdıklarını anlatıyordu. Terim, futbolda istismarın her türlüsünün bildirilebileceği bir birim kurduklarını belirtip eklemiş: “Türkiye’nin çeşitli yerlerinde meydana gelen birçok olaydan haberimiz oldu. Ayrım gören çocuk sporcular... Cinsel içerikli sohbetler... Fiziksel, duygusal ve hatta cinsel taciz olaylara el koyduk. Adli makamlara intikal eden vakalar bile oldu. Yargıya intikal etmiş 10’dan fazla olay var, soruşturulan davalar var. Bir ihbarda adı geçen antrenör şu an firari durumda, yurtdışına kaçtığını duyduk.”

        Konuyu ve durumun vahametini ilk olarak Bloommberg HT’de Kuşçu ve Fatih Altaylı gündeme getirdi.

        Peki, “Altyapılardan neden futbolcu çıkmıyor?” diye attı mı mangalda kül bırakmayan, kıytırıktan bir ofsayt pozisyonunu dakikalarca ileri geri oynatıp havanda su döven anlı şanlı futbol yorumcularımızdan ‘futbolumuzdaki çocuk tacizi’yle ilgili tek bir kelime duyduk mu geçen hafta sonu?

        Günaydın’da Mevlüt Tezel de yazmıştı durumu cuma günü...

        Onun dışında dar alanda kısa paslaşmalarla birkaç haber ve ondan biraz hallice sosyal medya paylaşımlarıyla ‘yeri göğü inletmesi gereken’ bu ‘korkunç’ açıklama bir hafta dolmadan yeşil sahanın altına süprülüp gitti ne yazık ki!

        HERKES DUT YEMİŞ BÜLBÜL

        ‘Fatih Terim, Arda’yı niye milli takıma almadı acaba?’ diye her cümlesini her kelimesini didik didik eden, jestlerinden, mimiklerinden binbir türlü anlamlar çıkarıp üzerinde tepinen eski futbolcuların ve duayen gazetecilerin ‘altyapılardaki çocuk tacizcisi hocalarla’ ilgili dut yemiş bülbüle dönmelerini neyle açıklamalı acaba?

        Ülkenin futbol direktörü 'kendilerine ulaşan 10'dan fazla vaka' olduğunu söylüyor. Soruşturmalardan, davalardan, yurtdışına kaçan ‘teknik direktör’den bahsediyor ama İzlanda maçının 11’i kadar konuşulmuyor!

        Ukrayna beraberliği kadar kıyamet koparmıyor, yer yerinden oynamıyor.

        Terim’e ‘soru sordum’ diye böbürlenen isimler böyle vahim bir olayla ilgili hocaya tam saha pres uygulayacaklarına saha kenarında düz koşu yapıyor!

        “Hangi hoca, hangi takım, nerede, ne zaman olmuş? Bunlar Terim’e ulaşan vakalar, peki ulaşmayanlar?” kimse sormuyor...

        YAZIK BU ÜLKENİN ÇOCUKLARINA

        Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in altyapılardaki ‘taciz vakaları’yla ilgili açıklamaları ‘karambole gelip’ auta atılmayacak kadar önemli... Ama kelimenin tam anlamıyla futbol adına ‘hiçbir şeyin’ olmadığı F.Bahçe-Beşiktaş maçında ‘olmayanlar’ üzerine dakikalarca ‘anlatacak’ şeyi olanlar, altyapılardaki tacizlerle ilgili söyleyecek tek kelime bulamıyor... Yazıklar olsun.

        Terim’in futbolumuzdaki ‘çocuk tacizleriyle’ ilgili sözleri gazete arşivlerinde birkaç sütuna yazılmış haberler olarak tozlanıp unutulacak.

        Tacize uğrayan ‘küçük futbolcular’ın durumu ‘bir olay patlayana’ kadar hep ofsaytta kalacak!

        Atılan bir gol, alınan bir kupa kadar değeri yok bu ülkede çocukların...

        Spor olsun diye gittikleri takımlarda tacize uğrayan, eğitim için kaldıkları yurtlarda yanan çocukların ülkesi burası.

        Ölümden ölüme hatırlanan çocukların ülkesi...

        Taciz-tecavüz başa geldi mi ‘ihmali olan varsa’ cezalandıran, onun dışında bu gibi konularda ortada top çeviren, sıkışınca topu taca atanların ülkesi...

        Yazık bu ülkenin çocuklarına!

        Diğer Yazılar