Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YILLAR önce ortalığın kuş gribi haberlerinden geçilmediği günlerden birinde televizyonda izlemiştim. Tavuklarında kuş gribi tespit edilen adam, gelen itlaf ekiplerine “Karımı alın tavuklarımı bırakın” diyordu!

        Geçen hafta Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in daha önce Beşiktaşlı olduğunu söylediği eşinin Beşiktaşlı olmadığını açıkladığı ’zavallılık tarihi’ne geçen sözlerini okurken ‘tavukları için eşinden vazgeçen adam’ aklıma geldi.

        Beşiktaş Lyon’a elendiğinde “En az onlar kadar üzüldüm. Eşim de Beşiktaşlı, maçı da beraber izledik” diyen Özbek, gelen tepkiler üzerine, “Beşiktaş’ta oturduğumuz için ‘Eşim Beşiktaşlı’ dedim. Kendisi çoğu Galatasaraylıdan daha çok Galatasaraylı” demiş.

        Galatasaray’ın borç içinde yüzmesi, kaçan şampiyonluk, kötü yönetim ve daha bir dolu hatası bir yana Dursun Özbek en çok da bu açıklamasından dolayı hemen istifa etmeli!

        ‘ASLAN’ GİBİ DURAMADI

        Bir Galatasaray başkanının eşinin Galatasaray’ı tutması şart mıdır? Kulübün tüzüğünde böyle aptalca bir madde falan mı var?

        Bir kadının kendi fikirleri, dünya görüşü, hayata bakışı olamaz mı? Eşi Galatasaray’ı tutuyorsa o Fenerbahçe’yi, Beşiktaş’ı tutamaz mı?

        Galatasaray başkanına eşi Beşiktaşlı diye tepki gösteren ahmakları bu ahmaklıklarıyla baş başa bırakıyorum, o konu ayrı...

        Beşiktaşlı eşinin yanında duramayıp, “Beşiktaş’ta oturduğumuz için ‘Eşim Beşiktaşlı’ dedim” diye kargaları bile güldürecek bir açıklama yapan adamın Galatasaray’a başkan olmasından utanıyorum.

        Sayın Özbek’in eşinin Beşiktaşlı olması değil, kendisinin gelen üç-beş tepki nedeniyle kıvırması ayıp!

        Eşinin hakkını savunamayan adam, başkanı olduğu kulübün haklarını nasıl savunacak?

        Başkanı olduğu kulübün sembolü olan ‘aslan’ gibi eşinin yanında dursa, “Evet eşim Beşiktaşlı” dese, dün siyah-beyazlıların şampiyonluğunda eşini tebrik etse gerçek bir Galatasaray başkanı olabilirdi!

        Oysa şimdi “Karımı alın tavuklarımı bırakın” diyen adamla kol kola takımının dördüncülüğünü kutluyor, yazık!

        Saygı şart!

        PAZAR günü Sabah Gazetesi’nde Bülent Timurlenk, Lazio taraftar grubu Irriducibili’nin ezeli rakipleri Roma’nın ‘Kral’ı Totti’ye veda mektubunu yazmıştı. Lazio’lular “Bize karşı yaptıklarını hiçbir zaman unutmayacağız” deyip ekliyordu: “Bunlar olması gerekenlerdi. Roma’dayız, rakibiz ve ezeli rekabet böyle yürüyor. Yine de Roma şehrinin futbol sahnesinden düşerken bunca yıl sonra sana el uzatan rakip taraftarın senin en iyi düşmanın olduğunu hiç unutma. (İmza: Irriducibili Lazio / Senin en güzel düşmanların)”

        Önceki akşam köprüdeki Fenerbahçe bayrağını yakan Beşiktaşlıların, geçen yıl siyah-beyaz bayrağı yakan sarı lacivertlilerin, sarı kırmızılıların, bordo mavililerin altını çizerek okumaları gerek bu mektubu. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama ‘saygı’ başka bir şey! Rakibe saygının kendi takımını büyüttüğünü anladığımız zaman bütün o galibiyetler ve şampiyonluklar daha anlamlı olacak. Yoksa alınan kupalar birer istatistik, armaya konulan yıldızlar sayıdan öteye gitmez!

        Çarşı karşı mı?

        ŞAMPİYON Beşiktaş’ın ‘her şeye karşı’ taraftar grubu Çarşı, köprüde Fenerbahçe bayrağı yakanlara da karşı mı? “Geçen yıl da onlar yakmıştı!” deyip işi rövanşa çevirmek işin kolay yolu.

        Zor olan Galatasaray başkanıyken “Eşim Beşiktaşlı” diyebilmek, ezeli rakibinin kaptanına saygını anlattığın ‘veda mektubu’ yazabilmek, kendi takımının taraftarı rakibinin bayrağını yaktığında onlara da ‘karşı’ durabilmek...

        Bir takımı, başkanı, taraftar grubunu büyüten ise boş laflar değil zor anlarda gösterdiği duruştur...

        Bakalım en büyük kimmiş?

        Diğer Yazılar