Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        STETOSKOPUYLA ciğerlerimi dinleyip, “Öksürün” diyen doktoruma ben de Fuzuli gibi

        “Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabip/ Kılma derman kim helakim zehr-i dermanındadır...” diye havalı sözler söylemek isterdim. Ama tek yapabildiğim “Öhü öhü” demek! Ve ciğerimden gelen benim hiç duymadığım seslerden derdimi anlayıp yazdığı ilaçlarla ağrımı dindirmesine saygı duymak...

        Ama bazen bir “Öhü”yle teşhis olmuyor işte...

        Bir arkadaşım, Onur, bir süredir hasta! Hastalığının ne olduğuna dair çeşitli teşhisler konuldu. Karaciğerde toksik bir zehirlenme olduğu söylendi ama öyle çıkmadı... Testler, ilaçlar, doktorlar...

        Benim hâlâ tam olarak anlamadığım bir hastalık yüzünden aylarca işe gidemedi. Baktığında sapasağlam. Yatak döşek yatmıyor. Ağrılar içinde inim inim inlemiyor. Taşı sıksa suyunu çıkarır... Yapılan onca tahlili, yediği serumları, iğneleri bilmesem “Turp gibi adamsın sen kimi yiyorsun” deyip geçeceğim ama öyle değil... Tıp bilimi “Hasta” diyor da tam olarak ne hastası olduğu hâlâ biraz meçhul sanki...

        TARİHSEL PATOLOJİ!

        Önceki gün internette boşbeleş gezinirken The Guardian’da bir habere denk geldim. “Tarihin ünlü kişilerini ne öldürdü?” başlıklı haberi ‘tık’larken neyle karşılaşacağımı bilmiyordum doğrusu...

        Maryland Üniversitesi 1995’ten bu yana her yıl dünyanın dört bir yanından doktorları, tarihçileri ve envai çeşit bilim insanını bir araya getirip “Tarihsel Klinik Patoloji Konferansı” düzenliyormuş.

        Konferansta bir araya gelen bilim insanları, ‘tanınmış tarihi kişiliklerin hangi hastalıktan öldüğünü teşhis etmeye çalışıp modern tıbbın imkânlarıyla onları iyileştirip iyileştiremeyeceklerini’ tartışıyorlar...

        Maryland Üniversitesi’nden konferans direktörü Dr. Philip Mackowiak, “Benim bildiğim kadarıyla kimse böyle bir toplantı yapmıyor. Eşsiz bir tecrübe bu. Bilim insanları bir araya geliyor. Tıp tarihi ve teşhis yöntemleri hakkında katılımcıları bilgilendiriyor. Tabii en önemli motivasyonlarımızdan biri de eğlenmek...”

        Benim arkadaşımın durumunda olduğu gibi bazen gözlerinin önündeki bir hastalığı teşhis etmekte bile zorlanan doktorların asırlar öncesinin dertlerine deva olmaya çalıştıkları eğlenceli ‘konferansın’ bu yılki konusu Selahaddin Eyyubi!

        SELAHADDİN EYYUBİ

        Pennsylvania Üniversitesi’nden Prof. Stephen Gluckman ile Queen Mary Üniversitesi’nden tarih doktoru Thomas Asbridge, Hıttin Savaşı’yla Kudüs’ü Haçlılar’dan alan büyük komutan Selahaddin’in hangi hastalıktan öldüğünü teşhis etmek için konferansa katılanları bilgilendirmiş.

        Gluckman, “Doğrusu Selahaddin’in hastalığını teşhis için elimizde yeterli kaynak yok! Yazılan bazı notları da doktorlar değil tarihçiler yazmış...” diyor.

        1193’te 56 yaşında bir sabah hayata gözlerini yuman Selahaddin Eyyubi’nin hastalığının son bir iki haftasında yüksek ateş, terleme, baş ağrısı ve karın ağrısı gibi şikâyetleri olmuş. Ölüm nedeni olarak sinir sistemine bulaşan ve beyin zarı enfeksiyonuna neden olan ‘tüberküloz menenjit’ teşhisi koyanlar varmış. Ama Gluckman yaptığı değerlendirmeler sonucunda Selahaddin’in tifodan öldüğünü söylüyor.

        Dr. Mackowiak, meslektaşının teşhisine saygı duysa da ellerinde Selahaddin’in karın ağrısına tifonun neden olduğuna dair bir kanıt olmadığını belirtiyor...

        SHERLOCK DOKTORLAR

        Gündemin içindeki bütün harala gürele arasında birilerinin 23 yıldır buluşup, “Florence Nightingale frengiden mi öldü? Lincoln vurulduğunda bugünkü tekniklerle anında müdahale edebilsek yaşama şansı ne olurdu?” diye tartıştığını okumak iyi geldi. Doktorların Sherlock Holmes’çuluk oynarken çok eğlendiklerini düşünüp orada olmak istedim nedense!

        Bu arada Onur’un hastalığıyla ilgili elimizdeki son bilgi ‘igG4’ olduğu yönünde! Nadir görülen ‘autoimmune’ hastalıklardanmış. Genetik yatkınlık temelinde hastalığı neyin ya da nelerin tetiklediği bilinmiyormuş. Daha birkaç yıl önce bir grup Japon bilim insanı hastalığın bu isimle anılmasını teklif etmiş ve onay alınmış...

        Başta da söylediğim gibi Onur bence turp gibi... Hem zaten Seden’le Sansa da yanında olduktan sonra şimdi ‘igG4’ düşünsün...

        Diğer Yazılar