Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “BENİM için yalnızlık karımla yaşamak! Birbirimize karşı hislerimiz var ama bir bağımız yok. Ve ben bir süre önce birbirimiz için uygun olmadığımızı, mutlu evliliği olan bir adam rolü yaptığımı fark ettim. Arkadaşlarımızla çıkığımız bir yemekte herkes eşi ya da sevgilisiyle göz göze gelip sohbet ederken ben de eşime baktım. Gözlerini kaçırdı. İşte o zaman aslında ne kadar yalnız olduğumu anladım...

        Geçenlerde bir partiye gidecektik. Eşim hep geç kalır. Hazırlanmasına yardım edersem belki zamanında çıkarız diye düşündüm. Ama öyle olmadı. Geç kaldık. Ve geç kaldığımız için gerildik. Partiye yüzümüzde mutlu bir gülümseme maskesiyle girdik. Bütün geceyi, eşimden uzakta, odanın diğer tarafında gülümsemeye çalışarak geçirdim. O akşam birbirimizi sevmediğimizi anladım. İşte benim için en büyük yalnızlık budur...”

        HİÇ KİMSEM YOK...

        Toronto’dan grafik tasarımcı Marissa Korda’nın ekim ayında hayata geçirdiği ‘The Loneliness Project’ (Yalnızlık Projesi) adlı internet sitesinde 39 yaşındaki Michael’in ‘yalnızlık tarifini’ okurken Şükrü Erbaş'ın “İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık...” dizesi geldi aklıma...

        Korda’nın, Facebook ve Instagram’ın birer mutluluk projesi olduğunun, ama bizim hayatın ‘üzücü ve yalnız’ olduğunu da konuşmamız gerektiğini düşünerek başladığı projesine kısa sürede Küba'dan Suriye'ye, Kanada'dan Tayvan'a kadar 60 ülkeden 1400’den fazla ‘gerçek’ yalnızlık öyküsü gelmiş...

        Marisa Korda, yalnızlığı insan olmanın normal bir parçası olarak göstermek istediğini söylüyor: “Yalnızlık gelir, bu deneyimlediğimiz bir şeydir ve olduğu gibi izole edilmek, herkesten gizlenmek zorunda değildir...”

        Yaklaşık bir yıldır dünyanın dört bir yanından insanlar ‘yalnızlıklarıyla’ yüzleşip siteye hikâyelerini yolluyor.

        Kimi ameliyata girerken yanında kimsenin olmaması diye tarif ediyor ‘yalnızlığı’ kimi bir maratonun sonunda, bitiş çizgisinde, gülen gözlerle kendisini alkışlayacak birinin olmaması diye...

        “Dışlanmışlık” diyen de var yalnızlık için “Anlaşılamamak” diyen de... 38 yaşındaki Kimberley gibi, “Bir başkasının sesini duymak, birine bir şeyler söylemek, kanepenin ucunda oturan birinin nefes alıp verişini hissetmek ama orada kimsenin olmadığını görmek yalnızlık” diyenler de var...

        Ben, 29 yaşındaki Daniella’nın yalnızlık tanımını sevdim: “Yalnızlık yalnız kalmak değil. Kendin olamadığın insanlarla bir arada olmaktır...”

        SINIRSIZ MUTLULUK...

        “Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka...” diyen Cemal Süreya gibi ortalıkta dolanırken geçen hafta sonu, etrafında gözlerinin içi gülen insanların oturduğu, bir kahvaltı masasında uzun süredir ilk kez yalnız olmadığımı hissettim. Bir ara masadakiler konuşurken ben, sanki asırlar sonra ‘kendim olabildiğim’ bir kalabalığın orta yerinde, içimden, Morrissey’le “Kendine iyi davranmanda yanlış bir şey yok” diye şarkı söylüyordum...

        Aslına bakarsanız, benden başka herkese benzeyen bir adamı canlandırdığım saçma bir tiyatro oyununun orta yerinde, bundan tam 45 gün önce, bir türlü peşimi bırakmayan, nereye gitsem benimle gelen iflah olmaz ‘yalnızlığımı’ öldürdüm...

        Ortalama bir Amerikalının günde sadece 4 dakikasını sosyalleşerek geçirdiğini söyleyen ‘Endişeli Amerika: Mutluluk Peşinde Koşarken Nasıl Sinirleri Laçka Bir Ulus Olduk?’ kitabının yazarı Ruth Whippman’ın“Eğer mutlu olmak istiyorsanız daha az yalnız zaman geçirin...” tavsiyesine uydum. 45 gün önce, baharın tüm baharlığıyla gelip yanı başıma oturduğu o gece, o kafede yalnızlığımın gözlerinin içine bakıp kafasına bir el ateş ettim.

        Hafta sonu o kahvaltı masasında, artık hatırlamadığım bir zamandan kalan kalabalıklığımla göz göze geldim... Kendim olabildiğim kalabalıklarla birlikte gülmeyi özlemişim...

        Artık ben de Tolstoy gibi “Mutluluğum sınır tanımıyor” diye ‘şımarık’ bir cümle kurabiliyorum...

        Mutlu olmak için ‘hayatın sırrı’nı çözmek gibi boş hayallerle cebelleşmiyorum artık..

        Yalnızlığım öldü ve ben nihayet kendim oldum...

        Mutluluğum sınır tanımıyor...

        Diğer Yazılar