Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fransız Alpleri'ne geveze insanlar, klasik müzik, sabit açılar ve güncel hayat dolduran "Turist", İskandinav usulü bir anti-çığ filmi... Amerikan felaket filmlerinin direniş, başarı, mücadele, birleşme ve melodram esaslarını bir çırpıda yıkıyor. 2008'de "İstemsiz" ile kariyerinin en iyi yapıtına imza atan İsveçli Ruben Östlund'un görsel becerisiyle bir toplumun yabancı vatandaki yarı absürd yarı trajik panoramasını çıkarıyor. 6 Şubat vizyonunun en iyisi "Turist", yarından itibaren sinema salonlarında izlenebilir.

        İsveç sinemasının geleneğinde Victor Sjöström, Ingmar Bergman, Alf Sjöberg, Vilgot Sjöman gibi çok farklı yönetmenler vardır. Ama biz daha ziyade entelektüel arka planıyla biliriz bu alanı. Mesele 'İskandinav sineması' olunca ve içeriye başka başka ülkeler dahil edilince her şey değişir. Bir anda devreye sevgisiz kalan izole edilmiş insanlar eşliğinde büyük oranda kapitalizm eseri konformist görüntüden uzaklaşma arayışı girer.

        'KIZIL ÇÖL' TÜREVİ Mİ?

        Bent Hamer, Aki Karusmäki ve Roy Andersson, bu bireyleri sabit kamera açılarıyla ve genelde ince bir mizahla yansıtır. Soğukluğu, serinkanlılığı ve mesafeyi öne çıkaran bir minimalist sinema dili oluşturur. 2004'te ilk filmini çeken Ruben Östlund da bu ekole dahil oluyor. "İstemsiz" ("De Ofrivilliga", 2008) ve "Play"le (2011) olgunluk testinden geçen yönetmen, Cannes gibi önemli festivallerde saygı görmeyi sürdürüyor.

        "Turist" ("Force Majeure", 2014), yönetmenin 2.35:1 çektiği ilk film. Bir açılış sekansı ve altı kayak gününden oluşan, kağıt üstünde çığ tehlikesinin çevresinde dönen bir çeşit anti-felaket filmi. Adından ortaya çıkan 'zorlayıcı sebep' ya da 'forsmajör' durumuna odaklanıyor görünürde. Bu türün başına ezber bozan bir sıfat ekleyince hemen aklımıza Antonioni'nin başyapıtı "Kızıl Çöl"e ("Il Deserto Rosso", 1964) ve Aditya Assarat'ın başarılı eseri "Muhteşem Kasaba"ya ("Wonderful Town", 2007) geliyor. Sanat sinemasında bu konuda psikolojiyi, yalnızlığı, yabancılaşmayı öne çıkaran eserler üretildi. Ama Östlund onlara bağlı kalmıyor.

        GÜNDELİK HAYATLARA BAKARKEN MESAFESİNİ KORUYOR

        Film, İsveçli bir ailenin tatile geldiği Fransa'da, Alpler'de olası bir rahatlık görüntüsünü tersine çeviriyor. Açılışta dağların önünde çekilen mutlu fotoğrafın, zoraki 'çiiiiz' deyişine kadar uzanması, 'absürd' durmaya meyilli kitsch (bayağılık estetiği) bir görüntü izlenimi bırakıyor. Buradan sonra ise kayak günleri karşımıza çıkıyor. Altı günde gündelik hayatlara bakan yönetmen, finali ise bir 'toplanma' ile bağlıyor.

        "Turist", kayak yaşamına Fellini'nin İtalyan sosyetesini mercek altına alan "Tatlı Hayat"ı ("La Dolce Vita", 1960) ya da Roy Andersson'un İsveç halkını gözlemlediği 'Yaşayanlar Üçlemesi' ("İkinci Kattan Şarkılar", "Siz, Yaşayanlar", "İnsanları Seyreden Güvercin") kıvamında bakıyor. Bir ailenin izini sürüyor gibi gözükse de kamerayı geriye çekip birçok karakteri gözlemliyor. Onların ikili planları, bakış açıları, diyalogları ve zoom in hareketleri bizi sersemletiyor. Sabit kamerayla aktarılan gevezelik, yabancılaştırıcı ve absürd bir unsura dönüşüyor. İskandinav sinemasındaki sessizlik yerle bir ediliyor. Tema müziğine dönüşen Vivaldi'nin Yaz konçertosu, kışın ortasında ironik bir etki yaratıyor ve şiirselliği bozmaya yarıyor. Seyirciyle mesafeyi açıyor.

        KLASİK ÇIĞ FİLMLERİNİN ÇOK UZAĞINDA

        Dağlar arasında "Avalanche" (1978), "Dikey Limit" ("Vertical Limit", 2000) gibi çığ filmlerini eleştirme kaygısı çok belirgin. Bu noktaya ulaşırken filmin parçalara ayırdığı yaşamları, gündelik olaylarla yorumladığı açığa çıkıyor. Açı-karşı açı tekniğinin dinginliği ve ağzı fazlaca laf yapan karakterler sıkabiliyor, 120 dakikayı anlamlandırıyor.

        Alan derinliğinin netliği asla terk edilmezken, bu noktadan uzaklaşınca bile bir klasik müzik parçası devreye girebiliyor. Östlund, "İstemsiz"deki sabit kamerayla uzun plan ve plan sekans alma inadını yüzde yüz oranda sürdürmüyor. Bazen zoom in, bazen bakış açısı planı kullanabiliyor. Oradaki absürd komediyle toplumdan manzara çıkarma görüşü burada göç etme, tatil yapma ile yer değiştiriyor.

        ÇIĞ SEKANSI SEYİRCİYİ AYAĞA KALDIRACAK

        İkinci kayak gününde Lumière Kardeşler'in "Trenin Ciotat Garı'na Girişi" ("L'arrivée d'un Train à La Ciotat", 1896) benzeri bir etki yaratan çığ sekansı ise bir plan sekansla alınıyor. Bunun korkutuculuğu, asla klasik bir felaket filminin malzemesi olmuyor.

        Anti durmaya, bize anı yansıtmaya özen gösteriyor. Parçalara bölünen anlatıda 'epizodik'ten ziyade eklektik bir eylem planı var. Adeta seyircinin tepkisini çekmek bu kesintisiz ve anlamlı çığ plan sekansıyla da akla geliyor. Aileye odaklanan kamera zamanla çözülüp, kesişen hayatları bu kurumun kutsal durmadığına inandırmak için 'çığırtkanlık' objesine dönüştürüyor. Sanki "İkinci Kattan Şarkılar" ("Sånger Från Andra Våningen", 2000) ile "Avalanche" iç içe geçirilip zıt kutupların uyumsuzluğu gevezeliğe yansıyor.

        FİLMİN NOTU: 7.3

        Künye:

        Turist (Force Majeure)

        Yönetmen: Ruben Östlund

        Oyuncular: Johannes Kuhnke, Lisa Loven Kongsli, Clara Wettergren

        Süre: 120 dk.

        Yapım Yılı: 2014

        Diğer Yazılar