Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir çocuğun, annesi ve annesinin arkadaşıyla iletişimini, üçlü ilişki, saplantı ve ensest imasına da giden bir şekilde planlayan uçarı bir Xavier Dolan eseri. "Mommy", 1:1 akıllı telefon formatında çekilerek fazla üretimden başını kaldıramayan yönetmenin en olgun iki filminden birine dönüşüyor. Ele aldığı meseleye İngilizce şarkıların ve internetin desteğiyle enerji katıyor. 2015'in ilk iki ayının en önemli filmlerinden "Mommy", Cuma'dan itibaren sinema salonlarında izlenebilir.

        "Mommy"yi (2014) incelerken anne-oğul ilişkisi filmlerini gözleme almak çok doğru olmayabilir. En iyi ihtimalle ensestle ilgilenen "Yürekteki Çarpıntı" ("Le Souffle au Coeur", 1971), "Ay" ("La Luna", 1979), "Annem" ("Ma Mère", 2004) gibi yapıtlar akla gelebilir. Ama bunun ötesinde esas üzerine basılması gereken nokta teknik deformasyon olmalı.

        1:1 FORMATINDA ÇEKİLMİŞ İLK FİLM Mİ?

        Abel Gance'ın "Napoléon" (1927) ile ilk kez ekran bölme tekniğini epik bir filmde kullanması gibi bir kurgu deneyimi mi şu anda karşımızdaki? Emin olamayız. Ama "Mommy"nin dijital fotoğraf makinesi ve cep telefonundan bilinen 1:1 formatıyla günümüzün teknolojik açılımlarını vurguladığı kesin. Burada 1.33:1, 1.85:1, 2.35:1 gibi hakim formatları elinin tersiyle itiyor genç ve homoseksüel sinefil Xavier Dolan. Daha önce Park Chan-Wook'un yaptığını söylediği, Takashi Shimizu'nun da tamamına yakını yeraltında geçen "Marebito"da (2004) 'ucuzca' canlandırdığı bir 'teknik atılım'a dikkat çekiyor. O filmlerde bu eylemin orana yansımadığını da eklemek lazım.

        Söz ettiğimiz ekranın ortasında duran akıllı telefon boyutunda bir format. Yani sinemanın 'yatay' görüntüsünü, 'dikey'e transfer ediyor. Teleobjektifin hakimiyet kurmasını anlamlandıran kareler, genelde alan derinliğini öne çıkarma titizliğinden besleniyor. Böylece görüntünün önünde ve arkasında herhangi bir flulukla karşılaşmıyoruz. Buna eklenen canlı renkler ise yönetmenin ruhunu ortaya koyuyor.

        PLASTİK DEĞİL, AMA ENERJİK

        Dolan, yıldırım, sıçramalı kurgu, yavaş çekim gibi tekniklerden beslenirken, 180 derece kuralını yıkmayı zaman zaman tercih ediyor. Bazen bu formatı 'soldaki karakter kayboldu' şeklinde devrimci bir şekilcilikle kullanıyor. Gregg Araki ve Jean-Luc Godard'ı sevdiğini kanıtlayan eklektik bir görsel yapı kuruyor. Ama bunu en azından en olgun eseri "Laurence Anyways" (2012) çok plastik bir noktaya götürmüyor.

        15 yaşlarındaki çocuğun araya giren video klip parçalarına kendi iPad'inden dahil olması, kulaklıkla olan bitene geçilmesi dikkat çekici. Adeta karşımızda onun 'hikaye içi dünyası'na giriş yapan bir yaklaşım buluyoruz. Böylece "Mommy"nin anlamı fazlasıyla ortaya çıkıyor.

        CİNSEL REFERANSLAR, ENSEST VE ÜÇLÜ İLİŞKİ İMASI

        Dolan, Fransız Yeni Dalgası'ndan Godard'ın, Yeni Eşcinsel Sineması'ndan Gregg Araki'nin ilk döneminin hayranı. Onlardan beslenen bir rejisör. Bazen Hitchcock'a kayabiliyor, Solondz'u düşündürtebiliyor, ama kendi oynamadığı, profesyonelleştiği zaman boyutlu diyarlara açılabiliyor.

        "Mommy", sanki "Totally F***ed Up" (1993) ile "Hisseli Çete" ("Bande à Part", 1963) arasından internet çağına uygun bir üçlü ilişki filmi çıkarıyor. Ama bunu "Hisseli Çete"yi tersine çevirerek yaparken, 'anne' ve 'temsili anne'yle saplantılı bir aile tablosuna götürüyor. Cinsel referanslara, sahnelere, ilişkiye asla girmeden, tatmin eden bir anla, bir öpüşmeyle Steve'in psikolojisini anlamlandırıyor.

        TEKNİK YENİLİK TUTARLI MI?

        Canlılık, sinir krizinin eşiğindeki kadınların diyalogları derken, Godard'ın eklektik dünyası 2000'lerin popüler kültür öğelerinden yapıştırılmış parçalarla devreye giriyor. 1:1 formatı iki yerde karakterin psikolojik dünyasına girince 1.85:1'e açılıyor. Öznelliğe vurgu yapıp orijinalliğini kaybediyor. Genel anlamda Dolan'ın bu formatın dramatik bir anlamını aradığını, karakterin sıkışmışlığına kaydığını söylemek çok mümkün değil.

        Daha ziyade teknik yenilik yapmak hedef. Sessiz sinemada Abel Gance'ın ekran bölme atılımı ile günümüzde 1.33:1'i kullanarak (bkz. "Brand Upon the Brain", "Anten", "İyi Alman") ekranın ortasına taşıyan denemeler iç içe geçiyor. Bana kalırsa "Laurence Anyways"in (2012) bir transseksüelin öyküsünü net tam ekranda 168 dakikada canlandıran yaklaşımı, epizotlardan beslenme arzusu burada da var. Olgunlaşan gösterişçilik devreye girince anlam kazanıyor.

        NİYE İKİ SAATİ GEÇMİŞ?

        140 dakika hikayeye ve karakter adedine göre biraz uzun olunca bazı yerlerde irtifa kaybediyor film. Ama anne-oğul-temsili anne ilişkisi ahlaki açıdan incelenmeye açık, Yeni Dalga öğelerini canlandıran bir zemin getiriyor. Her kareyi planlayan Dolan, kurgucu koltuğunda işi abartmadan sonuç alıyor. Anlam yaratmada becerikli duruyor. Beck, Lana Del Rey, Dido, Simple Plan gibi isimlerin canlılık katan İngilizce şarkılarından besleniyor.

        Yönetmen "Hayali Aşklar" ("Les Amour Imaginaires", 2011) gibi her şeyi abartarak kontrolü kaybetmiyor. Dengeli hareket ederek 60'lar ile 90'lar arasındaki çizgide iş bitiriyor. Ama 1:1 formatını iki yerde bozmasıyla olgunluk devresini anlamlandıran kalıcılığı farklı bir boyuta taşıyamıyor. "Laurence Anyways"in az farkla altına yerleşen kariyerinin ikinci en iyi filmine imza atıyor.

        FİLMİN NOTU: 7.5

        Künye:

        Mommy

        Yönetmen: Xavier Dolan

        Oyuncular: Antoine Olivier-Pilon, Anne Dorval, Suzanne Clément, Patrick Huard

        Süre: 139 dk.

        Yapım yılı: 2014

        Diğer Yazılar