Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünkü açılış töreniyle start alan 68. Cannes Film Festivali, 24 Mayıs gecesi yapılacak ödül töreniyle son bulacak. Ben de Pazartesi gününden itibaren yazılarımla festivalden izlenimlerimi sıcağı sıcağına aktaracağım. Özellikle Altın Palmiye yarışması, Coen Kardeşler’in kararları ve iki temsilcimizin alacağı tepkiler merak konusu. Cannes’dan geçecek ünlüler arasında ise Cate Blanchett, Colin Farrell, Matthew McConaughey, Charlize Theron, Benicio Del Toro, Salma Hayek, Rachel Weisz, Michael Fassbender, Naomi Watts ve Natalie Portman bulunuyor.

        Dünyanın en önemli film festivalini ya da sinema olayını deneyimlemesi ayrı bir keyif... Kırmızı halı coşkusu, ödül heyecanı, plaj sineması mucizesi, sahilde yanınızdan geçen ünlüler, gece geç saatlere kadar süren partiler ve elbette 100’ü aşkın film gösterimi… Daha çok market tarafıyla öne çıksa da Cannes, her zaman Altın Palmiye yarışmasının şaşaalı programıyla ‘yönetmen sineması’nı gözlemlemek için en sağlıklı platform olmuştur. ‘Yönetmenlerin 15 Günü’nden ‘Cannes Klasikleri’ne, ‘Eleştirmenlerin Haftası’ndan ‘Belirli Bir Bakış’a uzanan seçki, başka bir heyecan demektir.

        İNGİLİZCE FİLM ÇEKMEK İSTEYEN YABANCI YÖNETMENLER

        Ben de Cumartesi’den itibaren festivali yerinde takip edeceğim. 2015 yarışması, ana dilinden koparak İngilizce film çeken yabancı yönetmenlerin ‘deneme senesi’ne sahne olacak. Yunan Yeni Dalgası’nın öncülerinden Yorgos Lanthimos, “The Lobster”da Colin Farrell, Rachel Weisz, John C. Reilly gibi oyunculardan bir bilimkurgu filmi çıkarmaya çalışacak. Joachim Trier, “Louder Than Bombs”da Jesse Eisenberg, Isabelle Huppert, Gabriel Bryne ile Amy Ryan’ı bir araya getirip “Tekrar”ın (“Reprise”, 2006) başarısını yinelemek isteyecek.

        “Snowtown” (2011) ile tanınan Avustralyalı Justin Kurzel stilize dünyasını Michael Fassbender ve Marion Cotillard’lı Macbeth uyarlamasına taşıyacak. Matteo Garrone’nin ‘olgunlar için tarihi bir masal’ sunan ortak yapımı “Tale of Tales”i (“Il Racconto Dei Racconti”) unutmamak lazım. Yan bölümlerden Fernando León de Aranoa (bkz. “A Perfect Day”) da bu eğilime eklenebilir. Denis Villeneuve’ün “Sicario”su ile Sorrentino’nun “Youth”u ise daha önce İngilizce film çeken rejisörler için avantaja dönüşebilir mi, göreceğiz. Açıkçası 19 filmlik Altın Palmiye yarışmasında beş Fransız yönetmen ağırlık oluşturuyor. Özellikle Maiwenn ve Donzelli’nin işlerini kişisel olarak merak ediyorum.

        JÜRİ NE YÖNE KAYAR?

        Todd Haynes’in “Carol”ı, Gus Van Sant’in “The Sea of Trees”i ve “Macbeth” ‘Cate Blanchett, Matthew McConaughey ve Michael Fassbender için Oscar adaylığı gelir mi?’ sorusuna cevap arayacak. Mateo Garrone, Nanni Moretti ile Sorrentino üç İtalyan temsilcisi olarak Fransızlara gözdağı verecek gibi. Laszlo Nemes ilk filmiyle sürpriz ararken, Uzakdoğu sinemasının sevilen yönetmenleri Hou Hsiao-Hsien, Jia Zhang-Ke ile Hirokazu Kore-Eda boş geçmemek için çaba sarf edecek. Bir önceki filmiyle Belirli Bir Bakış ödülüne ulaşan Michel Franco’nun “Chronic”i ise özellikle görmek istediğim eserlerden…

        Bakalım Coen Kardeşler’in başkanlığını yaptığı oyuncu ağırlıklı jüri ne yöne kayacak? Amerikan filmleri öne çıkacak mı? Yoksa bilinmeyen bir sinemacının evreni mi iz bırakacak? Jüride Jake Gyllenhaal, Sienna Miller, Sophie Marceau ve Rossy de Palma’nın yanında Guillermo Del Toro, Xavier Dolan ve müzisyen Rokia Traoré de var. İlk izlenim; sırasıyla “Tale of Tales”in, “Youth”un ve belki “Dheepan”in fark yaratarak öne çıkabileceği yönünde…

        YARIŞMAYA NİYE ALINMADILAR?

        Açıkçası yarışmaya alınmayan yönetmenlerle ilgili kararlar da kulislerde tartışılacak. Posteriyle bile konuşulan porno denemesi “Love” ile Gaspar Noé başta olmak üzere, Apichatpong Weerasethakul, Arnaud Desplechin, Naomi Kawase, Woody Allen, Barbet Schroeder ve Brillante Mendoza da yan bölümlerde şansını deneyecek.

        Cannes’da almadık ödül bırakmayan Corneliu Porumboui, alışık olduğu Belirli Bir Bakış’ta yine merak uyandırıyor. Bunlara Radu Muntean, Roberto Minervini gibilerini ekleyebiliriz. Geçen yılki “Kayıp Nehir” (“Lost River”, 2014) sürprizini bu sene Amos Oz biyografisi “A Tale of Love and Darkness” ile Natalie Portman tekrarlayabilecek mi? Göreceğiz.

        YAN BÖLÜMDE BİR KADIN YÖNETMENİMİZ VAR

        Açıkçası Yönetmenlerin 15 Günü gibi geçmişte “Yumurta”yla (2007) Semih Kaplanoğlu’nun da katıldığı bir bölüme, Deniz Gamze Ergüven’in “Mustang”inin seçilmesi büyük şeref. Zira yerli bir kadın yönetmenin bu kadar üst seviyeye geldiğini çok görmüyoruz. Ergüven 2006’da kısa filmiyle festivalin programına dahil olarak kalitesini ispatlamıştı, istikrar önemli…

        Philippe Garrel’in son filmi ile açılacak seçkide; Takashi Miike, Jaco Van Dormael, Miguel Gomes, Desplechin gibi sinema dünyasında bilinen isimler var.

        Cannes’da kısa filmiyle yarışacak Ziya Demirel ise üç sene önce “Sessiz”in yaptığını tekrarlamaya çalışacak. Ankara Sinema Derneği’nin koordinatörlüğündeki Türkiye çadırı aktif olarak varlığını sürdürecek. Sinemamızı tanıtacak. Markette ise kimi filmlerimiz alıcı arayacak.

        Öte yandan ‘Cannes Klasikleri’nde Orson Welles, Miklós Jancsó, Kinji Fukasaku, Julien Duvivier, King Hu, Elem Klimov, Alexander Korda, Kenji Mizoguchi, Fernando Solanas gibi yönetmenlerin filmlerinin yenilenmiş dijital kopyaları var. 15’den fazla film içeren bu seçkinin İstanbul Film Festivali’ne de doğrudan alınması lazım! Ingrid Bergman’lı beyaz ve retro afiş ise festivalin şanına yakışacak zarafeti taşıyor.

        Artık Oscar dedikodularının start aldığı etkinliğe dönüşen Cannes’ın, bu sene bu konuda nasıl bir görev üstleneceği de merak konusu. Festivale paralel olarak ve etkinlik bittikten sonra bu meseleyi de etraflıca incelemeyi düşünüyorum.

        Diğer Yazılar