Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bürokrasideki ve aile kurumundaki çarpıklıkları vizyon sahibi görüntülerle gözler önüne sermek zor iş. “Albüm”, kolay kolay unutamayacağınız büyüleyici sekanslarıyla konuşulacak. Heyecan verici bir yönetmenin, Mehmet Can Mertoğlu’nun çıkışını müjdeleyen minimalist anti-aile komedisi “Albüm”ü 69. Cannes Film Festivali’nde ‘Eleştirmenlerin Haftası’ bölümünde yapılan dünya prömiyerinde izledim.

        “Albüm”ün ilk 20-25 dakikalık bölümünü izleyince ‘bir işlevsiz aile hikayesi akıyor’ demek mümkün değil. Ama Mehmet Can Mertoğlu’nun oluşturmaya çalıştığı kapalı dilin özelliği de bu püf noktasında yatıyor. Bir çeşit inek çiftleşmesiyle filme start veren yönetmen, arkaya ‘baba’yı yerleştirerek, bize olgun bir plan sekans armağan ediyor. Bunun devamında hastane ya da laboratuvardaki sahneyle ‘evrim sorgulaması’, ardından doğan hayvan ve ‘yılan yakın planı’ alegorik okumalara açık.

        TÜRK USULÜ ‘MÜREKKEP BALIĞI VE BALİNA’ MI?

        Bir bakıma AKP döneminin ailelerindeki doğum sürecinin hayvanların evriminden, çocuk yapmasından farklı olmadığı iddia ediliyor. Aslında akvaryumlu ‘fotoğraflarla yapay hamileliği resmetme’ sekansı da manidar. Noah Baumbach’ın en iyi filmi “Mürekkep Balığı ve Balina”ya (“The Squid and the Whale”, 2006) gönderme gibi duran bu bölüm, sakinlikten destek alıyor. 80’lerde bir baba ile annenin boşanmasına çocukların verdiği tepkileri ele alan film, ahlaksızlıkta zirve yaparken saklı bir mizah da barındırmıştı. Ama Super 16’yı kullanıp sallanan kamerayla ‘grenli görüntüler’den destek almıştı.

        “Albüm”de yönetmen, o estetiğin yakınından bile geçmiyor. Aslında ülkemizde moda olan ciddi minimalist filmlerin pabucunu dama atıyor. Bizde gücünü minimalizmden alan ve absürt öğeler taşıyan ‘poker surat komedisi (deadpan comedy)’ denemeleri var. Ama bu konuda net bir başarı göremiyoruz. Belki “Yozgat Blues” (2013), “Toz Ruhu” (2014), “Kosmos” (2010), “Ben O Değilim” (2014) örnek verilebilir. Bunlardan ilkindeki dostluk-aşk ilişkisinin Payne-Jarmusch arası yorumu başarılıydı. Diğerleri ise bu konuda testi bir yere kadar geçiyordu.

        ‘YENİ AİLE’Yİ ELEŞTİRMEK İÇİN ‘MİNİMALİST KOMEDİ’

        Ama Romen Yeni Dalgası’nın Oleg Mutu’yla beraber en önemli görüntü yönetmeni Marius Panduru’nun katkısıyla, 35mm’de alınan eşsiz görüntüler bu alanın en soyut, sabırlı ve mesafeli örneklerinden birine alan açıyor. Porumboiu’nun yanında çalışıp bürokrasi eleştirisini test eden sinematografi erbabı, konuya hakim. Burada da bir bakıma bu geleneği izlerken sıkıntı çekmiyor. Kadrajın her yerinden mizah çıkabileceğini hesaba katıyor.

        Genele yerleştirilen kameranın, yeri geldiğinde sabit durduğu (çoğu zaman), yeri geldiğinde dolly kaydırmasıyla hareketlendiği görülüyor. ‘Minimalist komedi’de Jacques Tati başvurulan bir referans olursa şaşırmayız. Ama 80’lerden itibaren Jim Jarmusch, Aki Karusmaki, Takeshi Kitano, Roy Andersson, Tsai Ming-Liang, Ulrich Seidl gibi kendi tarzını oluşturan ve uluslararası piyasada saygı gören simgeleşmiş yönetmenler var. Mertoğlu, günümüzde AKP sonrasında değişen aile kurumundaki ikiyüzlülüğü ele alıyor ve dostlardan birini başörtülü çizmeyi unutmuyor. Senaryoyu da aslında ‘yeni aile’yi taşlama, içini dışına çıkarma üzerine kuruyor.

        SAHNE YARATMA ZEKASIYLA HAYRANLIK UYANDIRIYOR

        “Albüm”, ‘yapma albüm’ fikriyle ‘fotoğraflar’ı arka arkaya yerleştiriyor. Kısırlık problemine ve evlat edinme meselesine giriyor. Bunu da bürokratik kuralları ayyuka çıkararak ele alıyor. Ama başlangıçta görülen grotesk ve sembolik anlarla biz meseleye ‘Seidl’ aykırılığı ile giriyoruz. Sanki Seidl ile Tsai Ming-Liang bir araya gelmiş izlenimi bırakılıyor.

        Ama net olarak plan sekansların üzerine gitmemek, kadının dizi, erkeğin maç alışkanlığını ‘korkunç gerçek’ olarak yüzümüze vuruyor. Özellikle bebeğin anne ile baba arasında kaldığı üst açı müthiş bir gözlem. “Albüm” belki de minimalist komedilerde aranan kilometre taşı... Evrensel bir dil ve sahne yaratma zekasıyla seyirciyi allak bullak ediyor. Mahmut Fazıl Coşkun, Payne-Jarmusch damarına yakın, “Albüm”de ise derdini ‘az diyalog, bol sinema’yla anlatan bir stil var. Seidl’ın “Mürekkep Balığı ve Balina”yı çektiğini hissediyoruz alttan alta…

        ANTİ-AİLE DRAMEDİSİ

        Bu alanda bir taze kan, bir hareketlenme gerekiyordu. Ama bunu bu kadar aile kurumundaki sahtekarlıkları, bürokrasideki çarpıklıkları yansıtan ve olgun duran bir sinema diliyle karşımızda bulmayı beklemezdik. Yönetmen; Panduru’nun, Şebnem Bozoklu’nun özeni ve profesyonelliğiyle bu işin altından kalkmış. Genele yerleşip plan sekans ve uzun plan alan kamerasından, adeta işyerinde kaydırılıp yeniden süpürgeye dönen ‘bayılan insanlar’ konulu çılgın gözlem başta olmak üzere bütün görüntüler vizyon sahibi duruyor.

        Roy Andersson’ın gerçeküstücü tarafları da bu sayede akla geliyor. Görünürde aile hikayesi, ama bir süre aileyi göremiyoruz bile. “Albüm”, kesinlikle bir ‘aile komedisi’ değil, aksine bir ‘aile dramedisi’ ya da ‘anti-aile filmi’ denebilir. Bu tanımlara ulaşırken kurduğu akrabalıkla ve tavizliğiyle Türk sinemasında beklenen kapılardan birini açıyor. Onur Ünlü kara komedisi “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi”nden (2011) bu yana işlevsiz aileyi ele alan en çarpıcı eser. Belki de tarihimizdeki en iyi yerli ilk filmlerden birine dönüşüyor.

        FİLMİN NOTU: 7.6

        Künye:

        Albüm

        Yönetmen: Mehmet Can Mertoğlu

        Oyuncular: Şebnem Bozoklu, Murat Kılıç, Muttalip Müjdeci, Müfit Kayacan

        Süre: 104 dk.

        Yapım yılı: 2016

        Diğer Yazılar