Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KEREM AKÇA / keremakca@haberturk.com

        10 HAZİRAN FİLMLERİ

        En azından Crooked Man (Eğri Adam) ve Kaleidoscope tasarımlarıyla akılda kalacak yeni bir James Wan cinliği… “Korku Seansı 2”, “Ruhlar Bölgesi” ve “Testere” ile korku sinemasında çığır açan yönetmenin stüdyo korkusu. Sanat yönetiminden sinematografisine kendi oturttuğu, gelecek nesillere miras bırakacağı geleneğini hakkıyla yerine getiren bir iş. Ama önceki filmleri kadar taze bir fikir ve öykü barındırmıyor.

        Amerikan korku sinemasına ‘safkan korku!’ uyarısı yapan “Korku Seansı”nın (“The Conjuring”, 2013) ikincisi de boş durmuyor. Paranormal araştırmacılar Ed ile Lorraine Warren çiftinin hikayesi bu kez 70’ler dokulu bir İngiliz evine taşınıyor. Görüntü yönetmeninin değişmesiyle oraya girişimiz “Donnie Darko”yu (2001) andıran, kaydırmalı kamerayla alınmış bir plan sekansla gerçekleşiyor.

        SİNEMA GÖNDERMELERİ OYALIYOR

        Bunun devamında Don Burgess, aksesuarlarla ve kostümlerle dönemi yaratmakta büyük başarı sağlıyor. Dört çocuklu Hodgson ailesinin yaşadığı ‘içine ruh girme’ olayına, tekinsiz öğelerin ve usul usul ilerleyen kameranın katkısıyla gövde gösterisi yaparak giriyor. Filmin reji anlamında sıkıntısı yok. Wan, her filminde atmosfer duygusunun, William Castle etkili oyuncaklı dünyasının üzerine koyuyor.

        İyiden iyiye Shmayalan’ın geleneğine daha da yaklaşıyor. Bol görsel efektli korkulara haddini bildiriyor, dinginlikten beslenerek iş bitiriyor. Burada da “Kötü Ruh” (“Poltergeist”, 1982), “Kehanet” (“The Omen”, 1976), “Kuşku” (“The Amityville Horror”, 1979) (bölgenin ismi) gibilerine göndermeler dikkat çekiyor. “REC: Ölüm Çığlığı”nın (“[REC]”, 2007) korkutucu uzun boylu adamı Javier Botet’nin Eğri Adam (Crooked Man) olarak çıkagelmesi gerilim katsayısını arttırıyor. İlk filmdeki müzik kutusunun ardından burada film makinesinin çıkış noktalarından ‘Kaleidoscope’un retro bir tasarımla oyuncağa dönüşmesi de ilginç. Bu kez mercekte gerçek bir ‘Poltergeist olayı’ var.

        KENDİ İŞLERİNE ODAKLANMAK GELENEĞİ GÜÇLENDİRİR

        Wan, “Ölüm Emri”ndeki (“Death Sentence”, 2007) ‘tecavüz ve intikam filmleri’nde dökülen kana ve ahlakçılığa isyanın ardından 2013’te güncel korku filmlerini hedef almıştı. Ama burada şovunu yapıp, yeri geldiğinde muzipliğini devreye sokarken 133 dakikaya gereksiz uzatıyor her şeyi. Ama yanımıza birçok karakter, tını ve film objesi kar kalıyor. Benim favorim Crooked Man!

        Yönetmen, “Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2”den (“Insidious: Chapter 2”, 2013) sonra burada da belli bir seviyeyi tutturuyor. ‘Bütün korku filmlerini o çekmeli!’ hissi yaratıyor. Baştan sonra oyuncaklı atmosfer yaratımındaki ‘üstün’ becerisiyle bir ‘korku ustası’nın ayak seslerini hissettiriyor “Korku Seansı 2”. Wan’ın artık olduğunu, ‘Hızlı ve Öfkeli’nin yedincisini çekmeden kendi işlerine odaklanması gereğine dikkat çekiyor. 2018’de vizyona girecek yeni filmi “Aquaman” de bu açıdan kafa karıştırıcı…

        FİLMİN NOTU: 5.5

        Künye:

        Korku Seansı 2 (The Conjuring 2)

        Yönetmen: James Wan

        Oyuncular: Vera Farmiga, Patrick Wilson, Frances O’Connor, Franka Potente

        Süre: 133 dk.

        Yapım yılı: 2016

        ‘SİHİR’ KALMAYINCA AKSİYON ŞAŞAASINI KAYBEDİYOR

        Kötü aksiyon filmleriyle bilinen Louis Leterrier’nin en iyi filmi “Sihirbazlar Çetesi”nin devamının bu hallere gelmesi bir hayli ilginç... “Sihirbazlar Çetesi 2”, yönetmen ve ekip değişikliğiyle görsel açıdan ilkinin seviyesini yakalayamıyor. Yeni oyuncular ise ‘linkler’e tıklama, David Copperfield şovlarına girme, melez dünyaya adapte olma hevesine sokamıyor bizi.

        ‘Mahşerin dört atlısı’ adıyla bilinen sihirbaz ekibinin fantastik maceraları mest etmişti. 2013’te çekilen “Sihirbazlar Çetesi” (“Now You See Me”), ‘soygun filmi’ damarlı ‘dolandırıcılık’ konseptiyle tarihe geçmeyi garantiledi. Meselenin özünde yatan modern David Copperfield şovuna sokma arzusu bir interaktif seyir sürecine yol açıyordu. ‘X-Men’ ya da ‘Matrix’ etkisi yaratan teknolojik taraf, dolandırıcılık filminin alt formülü ‘sihirbazlık filmi’ni değerli kıldı.

        RADCLIFFE BAŞTA YENİ EKLEMELER ‘YAPIŞTIRMA’ DURUYOR

        Bu sefer Lizzy Caplan, Daniel Radcliffe ve Jay Chou’nun eklenmesiyle aslında yeni bir ekip oluşuyor. Teknoloji değil kuru gürültü ikiyle çarpılıyor. ‘Sokak Dansı’ndan (‘Step Up’) internet serisi ‘The LXD’ye kadar B-tipi dans koreografileriyle bilinen John M. Chu’nun gelmesi seriyi uçuruma sürüklemiş. “Sihirbazlar Çetesi 2”de (“Now You See Me”, 2016) boyutunun genişlediği bir soyguna adım atmak bile fayda etmiyor.

        Radcliffe oradan buraya koştururken, Harrelson ikiyle çarpılıyor. Morgan Freeman ve Michael Caine sadece göz açıp kaparken, Eisenberg itici durmayı beceriyor. Yeni eklemelerden hiçbir sonuç alınamamış.

        KAMERA KARAKTERLERİ İZLİYOR, AMA NEREYE KADAR?

        İlk filmin üzerine 15 milyon dolar konması, değişen kurgucu ve görüntü yönetmeninin yanlış seçimleriyle adeta sömürülmüş. Sinematografinin 35mm’deki ince işçiliğiyle bilinen ama son yıllarda dijital teknolojiyi kaldıramayan Peter Deming’e emanet edilmesi ilginç. Renk skalası hiç boyutlu değil.

        Kamera, karakterleri kovalarken, mizanseni elden kaçıyor. Chu, gerçek oyuncuları dansçılarla karıştırmış. ‘G.I. Joe’ serisinin ikincisine ‘Street Fighter’ ruhunu getirmek düello sahnelerine ve aksiyona heyecan katmıştı. Ama burada temeli sağlam bir proje var. Zeka parıltısını ve anlamlı seyirliği çapsız kurgu baltalıyor.

        Senaryonun da bunlara katkı vermemesi, sürprizlerin yorucu hale gelmesi, linklere tıklamanın bayat durması affedilir gibi değil. “Sihirbazlar Çetesi 2”, ilk filmin tazeliğini pekiştiren teknolojik tarafını kestirip atınca kaybolup gidiyor, meraklısı için B sınıfı bir aksiyon eğlenceliğine dönüşüyor.

        FİLMİN NOTU: 3.6

        Künye:

        Sihirbazlar Çetesi 2 (Now You See Me 2)

        Yönetmen: Jon M. Chu

        Oyuncular: Jesse Eisenberg, Woody Harrelson, Mark Ruffalo, Daniel Radcliffe, Lizzy Caplan, Jay Chou, Michael Caine, Morgan Freeman

        Süre: 127 dk.

        Yapım yılı: 2016

        FELLİNİYEN LANETLİ KÖY TANIMI

        Bu topraklarda ele alındığında genelde sömürülen bir motife dair… Tuhaf dünyasıyla kült olabilecek “Ve Panayır Köyden Gider”, Felliniyen bir lanetli köy tanımının peşine düşüyor. Onu idare ederken de “Bay E” ile akrabalık kuruyor.

        ‘Lanetli/gizemli köy’ tabusu üzerine üretilen Türk filmlerinin sayısı günbegün artıyor. “Ve Panayır Köyden Gider”de (2015) Mete Sözer bu ezberi benzersiz hale getirmek için yola çıkıyor. 80’ler, 90’lar Türk sinemasından çıkıp gelmiş, şiirsel konuşan bir tiplemeyi (Cem Davran) oraya yolluyor. Onun üzerine gelen karakterlerin yarattığı kaosla bizi ‘karnaval’ havasında, her şeyin birbirinin tekrarı olduğu tanımsız bir dünya bekliyor.

        FARKLI EKOLDEN BİR SİNEMACININ DOĞUŞU

        Yönetmen, Cem Davran, Engin Altan Düzyatan, İlyas Salman gibi medyatik oyuncularla çalışmış. Buradaki kargaşa da belki Sinan Çetin’in “Bay E”si (1995), belki Oğuzhan Tercan’ın “Hırsız Var!”ından (2005) bu yana gördüğümüz en tanımsız kargaşa. Ama işin ucunda ‘Felliniyen bir köy tanımı’ var sanki.

        Kırlara çıkarken, bu arka planı ‘şiirsel’ durmak için kullanmayan eser köyden giden panayırın arka planındaki masalsılığı, gerçeküstücülüğü, insaniliği araştırıyor. Bu sayede de aslında o filmler gibi ne yaptığına hakim bir iş değil, aksine kült olabilecek melez bir çalışma çıkıyor.

        “Ve Panayır Köyden Gider”, bu hevesle birçok durağa uğruyor, farklı ekolden bir rejisörü duyuruyor. Nate Cornett’in TV tecrübesine sahip bir görüntü yönetmeni, John Paul Horstmann’in kurgu asistanlığıyla kariyerine başlayan bir isim olmasıyla, Andy Summers’ın besteleri öne çıkıyor. Kurgu idare ediyor, ama sinematografi daha iyi olabilirmiş. Oyuncuların ve senaryonun kullanımı ise ilkel duruyor.

        FİLMİN NOTU: 4.5

        Künye:

        Ve Panayır Köyden Gider

        Yönetmen: Mete Sözer

        Oyuncular: Cem Davran, Engin Altan Düzyatan, Meral Çetinkaya, İlyas Salman

        Süre: 96 dk.

        Yapım yılı: 2015

        BELÇİKA’DA SEKS, UYUŞTURUCU VE MÜZİK

        Müzikle ilgilenirken 60’lar İngiltere’sinde geçiyor gibi gözüken bir film daha... Felix Van Groeningen, güncel Belçika sinemasından çıkan iki enerjik ve cesur isimden biri, ama sinemaya bomba gibi giren vatandaşı Koen Mortier kadar kalıcı değil. Burada da aşırı formül bir yapıyı izlerken, sadece barın içini kullanma ve coşkusunu yansıtma özeniyle dikkat çekiyor.

        Hemencecik unutulup giden filmlerle iz bırakma peşindeki Felix Van Groeningen, yine aynı yolun yolcusu. “Çölde Kutup Ayısı” (“De Helaasheid Der Dingen”, 2009) ve “Kırık Çember” (“Krah Razbijenog Kruga”, 2012) ile ‘çıplaklık/aşırılık’ ile ‘melodram’ı iç içe geçirip, tezatlıklardan beslenen bir çekiciliğin peşine düşmüştü. Burada ise benzer denemeyi kardeş ilişkisinin üzerine kurguluyor.

        COŞKULU VE CESUR AMA BEREKETLİ DEĞİL

        “Stonewall” (2014), “Aşka Ruhunu Kat” (“Soul Kitchen”, 2009), “Bizim Kafe” (“Trees Lounge”, 1996) gibi ikonik bir bar mercek altına alınıyor. İçimizi ise 60’ların seks, uyuşturucu ve rock ruhu kaplıyor. Adeta özgürlükçü ‘Swinging London’ günlerine geri dönerken, Soulwax’in şarkıları ve Niko Leunen’in kurgusu zaman zaman gaza basıyor. Barın içine girince müzik, renk filtreleri ve montaj ile kafayı buluyoruz. 2.35:1 çekilen film, dış mekana çıkıp karakterler arasındaki çatışmalara odaklanınca ise oyuncuların yüzüne sokulan bir kamera ile kolaycılığı seçiyor.

        Doğal renklerin üzerine giderken, aslında çok da iddialı durmayan çıplak ve vahşi seks sahneleriyle bir ikilem yaratmanın peşine düşüyor. “Belgica”, bir bar filmi olarak dikkat çekecek. Ama nihayetinde bunu aile, sevgi ve dostluk mesajlarıyla duygusallaştırma, bar sekansları dışında boşa harcamanın mağduru oluyor.

        Bir ruh, bir dinamizm olarak aşı tutuyor. Ama coşku ve cesaretin bereketli olmadığı da bir gerçek... Van Groeningen, yine gönülleri müzikle fethederken anlık etkilerin peşine düşüyor. En basmakalıp formüllerle iş bitirmeye çalışıyor. Devreye girdiğinde iyi bir rejisör olsa da dramatik açıdan bir şeyler anlatma derdiyle süreyi uzatınca ışıl ışıl parlayan bölümlerin oranı azalıyor.

        FİLMİN NOTU: 4.5

        Künye:

        Belgica

        Yönetmen: Felix Van Groeningen

        Oyuncular: Stef Aerts, Tom Vermeir, Stefaan de Winter, Dominique Van Malder

        Süre: 128 dk.

        Yapım yılı: 2016

        ‘HAYVANLAR ŞEHRİ’NDEN ‘METROPOLIS’E

        “Madagaskar”dan bu yana hayvanların Hollywood animasyonundaki en özgün hali… “Zootropolis: Hayvanlar Şehri”, distopik şehir tanımıyla, kökeni “Metropolis”e dayanan bir distopya yaratıyor. Bunun içini tilki ve tavşan üzerinden bir ‘iki kafadar komedisi’yle dolduruyor. Özellikle ağır hareket eden yan karakter zihinlerde yer edecek.

        “Karmakarışık”ın (“Tangled”, 2010) ortak yönetmeni ile “Oyunbozan Ralph”ın (“Wreck-It Ralph”, 2012) yaratıcısının buluşması… “Zootropolis: Hayvanlar Şehri” (“Zootopia”, 2016), Walt Disney Animation Studios’un yeni ürünü. “Oyunbozan Ralph”, “6 Süper Kahraman”ın (“Big Hero 6”, 2015) ardından bir başka bilimkurgu filmi denemesi.

        KLASİK, ESPRİLİ VE DİSTOPİK

        Sarılmak isteyeceğiz karakterleri, yerinde sözlü esprileri, yaratıcı çizimleriyle dikkat çekici bir çalışma. Ama Rich Moore’un yolu, Howard ve Bush’la kesiştiğinde klasik bir Disney çizgisine geriliyor. Başyapıt seviyesindeki “Oyunbozan Ralph”ın dudak uçuklatan yaratıcılığına ve enerjisine ulaşamıyor. Ama yine aynı şirketin ürettiği “Robinson Ailesi”nden (“Meet the Robinsons”, 2007) bu yana en çarpıcı ‘distopik bina’ tasarımını içerirken, sanki “Truman Show” (1998) ile “Metropolis”i (1927) iç içe geçiriyor.

        Bir tavşanla ile bir tilkiden ‘iki kafadar’ yaratma zekasıyla ilerlerken, aslında Alis Harikalar Diyarında’ya da zeki göndermeler canlanıyor. Bu dünyaya ‘ağırlık’ getiren tipleme iki sahnede farkını belli ediyor, iz bırakıyor. Aslında hızlanma esnekliğiyle birlikte kameranın bir distopyaya girişi gayet güzel. Ama bu katmanlı yapının içini doldurma konusunda çocuksu taraf öne çıkınca, gişe rakamı da yükselmiş.

        Asla bir ‘1984’, bir “Truman Show” kadar derin söylemleri yok “Zootropolis: Hayvanlar Şehri”nin. Çok özgün bir çizim metodu da gelmiyor beraberinde. Ama hayvanları belki de “Madagaskar” (“Madagascar”, 2005) bu yana gördüğümüz en özgün Hollywood animasyonu canlanıyor.

        FİLMİN NOTU: 6.2

        Künye:

        Zootropolis: Hayvanlar Şehri (Zootopia)

        Yönetmen: Bryon Howard, Rich Moore, Jared Bush

        Süre: 108 dk.

        Yapım yılı: 2016

        ‘GENIUS’I DÜN YAZMIŞTIM

        Scott Fitzgerald, Ernest Hemingway, Thomas Wolfe gibi yazarların arkasında kalan ‘yayıncı/editör’ün içine kapanıklığının öyküsü… “Fırtınalı Hayatlar”, görsel açıdan üzerine kafa yorulmuş, vizyon sahibi bir biyografik film. Özellikle Jude Law Oscar’lık oynamış, ama aslan payı görüntü yönetmeni Ben Davis’in...

        FİLMİN NOTU: 6.7

        Künye:

        Fırtınalı Hayatlar (Genius)

        Yönetmen: Michael Grandage

        Oyuncular: Colin Firth, Jude Law, Guy Pearce, Nicole Kidman, Laura Linney, Dominic West

        Süre: 106 dk.

        Yapım yılı: 2016

        KEREM AKÇA’NIN VİZYON FİLMLERİ İÇİN YILDIZ TABLOSU

        Alamet-i Kıyamet: Tarikat: 4.5

        Alis Harikalar Diyarında: Aynanın İçinden: 3.1

        Ana Yurdu: 5.6

        Angry Birds Film (Angry Birds Movie): 5.5

        Ankara Yazı Veda Mektubu: 2.6

        Annemle Geçen Yaz: 4.5

        Arama Moturu: 3.6

        Baskın Günü (Bastille Day): 3.3

        Başımın Belası (Tumbledown): 3.5

        Batman v Superman: Adaletin Şafağı (Batman v Superman: Dawn of Justice): 4

        Bekar Yaşam Kılavuzu (How to Be Single): 5.9

        Benim Çılgın Düğünüm 2 (My Big Fat Greek Wedding 2): 2.5

        Cinni: Uyanış: 2.5

        Çöl Kraliçesi (Queen of the Desert): 4.3

        Dehşet Treni (Howl): 2.6

        Emicem Hospital: 4.5

        Evrim (Evolution): 8.1

        Hitchcock/Truffaut: 7.3

        İyi Adamlar (The Nice Guys): 4

        Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı (Captain America: Civil War): 5.7

        Kar Korsanları: 6

        Kor: 4.8

        Kral için Hologram (A Hologram for the King): 5.5

        Kurdun Uyanışı (Le Dernier Loup): 5.9

        Kötü Komşular 2 (Neighbors 2): 3.5

        Küçük Esnaf: 3.6

        Magi: 4.2

        Misafir: 3

        Oflu Hoca’nın Şifresi 2: 2.9

        Ölümcül Oyun (Ich Seh, Ich Seh): 8.5

        Özel Bir Gün (Mother’s Day): 3

        Para Tuzağı (Money Monster): 5.5

        Rüzgarın Oğlu (Race): 5.3

        Sen Benimsin (A Bigger Splash): 3.5

        Sonsuzluk Teorisi (The Man Who Knew Infinity): 2.6

        Suikastçı (Nie Yin Niang): 7.8

        Şeytanın Çocuklar: El-Ebyaz: 3.5

        Toz Bezi: 3.5

        X-Men: Apocalypse: 5.4

        Vurgun (The Trust): 3

        Warcraft: 6

        Yakışıklı Rocky (Rocky Handsome): 5

        Yarım: 3.8

        Yemekteydik ve Karar Verdim: 4.5

        Yeniden Başla (Demolition): 4.3

        Not: Yıldızlar, 10 üzerinden verilmektedir.

        Diğer Yazılar