Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ‘Retro’ aşkıyla haşır neşir genç korku yönetmeni Ti West, “Ayin”de 1978’de yaşanan gerçek bir olaya bakıyor. Cennet Cemaati’nde (Eden Parish) komün yaşama tapan, dini tarikatlara inanan ve beyni yıkanan, tüyler ürpertici bir grup insanın arasına sızıyor. Buluntu filmlerin “Gizemli Ada”sı ya da okült korku filmlerinin “Cannibal Holocaust”ı, Amerikan toplumundaki bağnazlığı topa tutarken görüntülerin gerçekliğiyle kanımızı donduruyor. “Ayin”, 11 Temmuz vizyonunun öne çıkan filmlerinden.

        Amerika’nın gözden uzak bölgelerinde saklanan, satanizmden, dini tarikatlardan, adak adama ayinlerinden haberdarız. En azından sinemada bunların “Rosemary’nin Bebeği”nden (“Rosemary’s Baby”, 1968) “Paranoya”ya (“Martha Marcy May Marlene”, 2011) kadar sayısız yerde karşımıza çıkmışlığı var. Okült (tarikatlı) korku filmi de biraz “Şeytanın Evi” (“The House of the Devil”, 2009) önderliğinde nostaljik Ti West araştırmaları, gözlemleriyle popülerleşti son yıllarda...

        OKÜLT KORKU FİLMLERİ HEP VARDI

        ‘Paganizm’ ve ‘satanizm’ olarak iki temel kola ayrılabilecek bu alt türün, bunlardan birincisinde “Gizemli Ada” (“The Wicker Man”, 1973), “Mısır Çocukları” (“Children of the Corn”, 1984), “İçten Gelen” (“From Within”, 2011) ve “Lanet” (“Sinister”, 2012), ikincisinde “Rosemary’nin Bebeği”, “Ecelle Yarış” (“Race with the Devil”, 1975), “Şeytanın Evi” gibi örnekleri var. Burada kökten dinciliğin üzerine giden yönetmen, böylesi bir konuyu ‘kırsal bölge’ merkezli ele alıyor.

        “Şeytanın Evi”nin 80’lerde ülkede kol gezen ‘satanist gruplar’dan birinin ritüeline ‘retro’ ruhlu bakışı, bu kez 1978’de Jonestown Katliamı ile anılan bir dini tarikatla yer değiştiriyor. Donuk suratlı, ses tonuyla ve hitabet becerisiyle iş bitiren bir ‘mesih’ yaratmak ve onun izinde ‘beyin yıkama’ seanslarının tedirgin ediciliğine odaklanmak ana hedefe dönüşüyor. Buluntu film anlatı modelinin en az gördüğü alt-alt tür böylece mercek altına alınıyor. Gerçek bir ‘peder’in etrafında toplanan, belki de yeni bir din doğuracak bir grubun yaşadıkları tüm çıplaklığıyla önümüze seriliyor.

        Vice’da çalışan ve bölgeye ‘kaybolan kız kardeş’i bulmak için giden üç muhabir arkadaşın hedefi bir belgesel çekmek. İşin ucunun ‘söz’le laf bitirmeye kadar uzanması, özüne bağlılıkla dini inanç saçmalığını eleştirmek için yerinde bir dayanak noktasına dönüşüyor. İnanç tamam, ama dine kökten bağlı olmaya ‘hayır’ diyen bir yapıt canlanıyor.

        HAKİKATLERİN ÜZERİNE GİDEN USTURUPLU BİR İŞ

        Tipik bir ‘film içinde film’ süreci de ‘found footage’ geleneğinden besleniyor. Röportajlardan kurulan arkadaşlıklara uzanırken, dramatik bir açmaza düşmek masaya yatırılıyor. “Ayin” (“The Sacrament”, 2013), “Cannibal Holocaust”ın (1980) yapısını akla getirirken, West ‘geçmiş’ aşkıyla Jonestown Katliamı’nın döneminin dokusunu oturtmaya çalışıyor. Kendisi olarak ‘tedirgin’ eden ‘peder’ tiplemesini oradan alıp buraya yapıştırırken, 70’lerde ‘gerçek hikayeyi grenli bir tonda sunma’ geleneği, ‘en çiğ dijital kayıt’la yer değiştiriyor. Yönetmenin retro uygulamalarla canlı kalan refleksleri böylece esneklik kazanıyor.

        Gerçeklik iki kameranın çekimleriyle karşımıza usturuplu bir korku mizanseni çıkarıyor. “[REC] 2”deki (“[REC] 2”, 2009) deneme böylece bir kez daha canlanıyor. Gün ışığında korkutmanın zor olduğu günümüzde, her karakter rolünü iyi üstleniyor. West’in efektlerden ziyade hakikatleri vurgulama arzusu geçerli hale geliyor. Mesihi canlandıran Gene Jones, akıldan çıkmayan aksanı ve yüz ifadesiyle filmin yıldızı…

        GÜN IŞIĞINDA KORKU FİLMİ

        Joe Swanberg’in de ‘mumblecore’ kanalından bu duruma destek vermesi samimiyeti arttırıyor. “Ayin”, derin Amerika üzerine politik ve toplumsal bir inceleme olarak özetlenebilir. Gerçekleri ince ince ele alırken, tedirgin edici tiplerin tuzağına asla düşmüyor.

        16mm’yi andıran dijital kamera tercihini, sakilliği gerçeklikle bitiştiren bir görsellikle anlamlandırıyor. Bunun izinde de Eden Parish (Cennet Cemaati) özelinde komün yaşamını kutsuyor. Amerikan insanının her türlü kesiminde saklanan ‘muhafazakarlık’ gözler önüne seriyor.

        ALANIN EN SALDIRGAN VE BECERİKLİ İŞLERİNDEN

        Bu da büyük oranda şehir-kırsal kesim arasındaki köprüde olup bitenleri anlamlı kılıyor. West namına ise, sevilen temalar ve alt tür şablonuyla buluntu film furyasına adanmış bir yapıt çıkıyor. Filmin afişinin yamyam tehlikesine dikkat çektiği kadar 70’lerden bir Teksas izlenimi yaratması da yapımcı Eli Roth’un başının altından çıkmış olmalı…

        Başlangıçta haber filmi gibi başlayan süreç böylece “Cannibal Holocaust”, “Blair Cadısı” (“The Blair Witch Project”, 1999) ile ayrı bir akrabalık kuruyor. Asla olmayan bir şeyin altını kazımıyor. Alanın en saldırgan, tüyler ürpertici ve becerikli işlerinden biri canlanıyor. Buluntu filmlerin “Gizemli Ada”sını elimize almak zor olmuyor. Finalde tempo yükseltmeden iz bırakan son hamle ise akıllardan çıkmayacak gibi…

        FİLMİN NOTU: 6.7

        Künye:

        Ayin (The Sacrament)

        Yönetmen: Ti West

        Oyuncular: Joe Swanberg, AJ Bowen, Gene Jones, Amy Seimetz, Kentucker Audley

        Süre: 98 dk.

        Yapım yılı: 2013

        Diğer Yazılar