Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Önceki akşam televizyonların ortak yayınıyla düzenlenen yardım kampanyasında uzunca zamandır hasret kaldığımız bir dayanışmaya şahit olduk.

        Depremin ilk günlerindeki yetersiz müdahale özellikle muhalif kesimlerde AFAD’a karşı ciddi bir mesafe yaratmıştı.

        Buna rağmen hem kanalların sorumlu ve özverili tavrı hem de gazetecisinden, sanatçısına, oyuncusundan, spor ve iş dünyasına, katılan herkesin gündelik tartışmaları bir kenara bırakarak gerçekten tek yürek olmasıyla ciddi miktarda bağış toplandı.

        Merkez Bankası’nın ve kamu bankalarının yaptığı yardımın aslında halkın bağışı olduğuna, bir cepten alıp diğer cebe koymak anlamına geldiğine dair eleştirilere katılmakla birlikte bu gecenin oluşturduğu psikolojik atmosferin bile bize iyi geldiğini düşünüyorum.

        Hele o kumbarasını kıran miniklerin, enkaz altından çıktığı halde elinde kalan son parayı yatıran depremzedelerin, kışlada nöbetteyken yardım toplayan askerlerimizin mesajları karşısında göz yaşına boğulmamak mümkün değildi.

        Muhalefet liderlerinin de bağış kampanyasına katılması bu birliktelik ruhunun oluşması bakımından çok kıymetliydi.

        Bu arada kabinedeki iş insanı bakanların da toplam bağış miktarı dikkate değerdi. Özellikle Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un 100 milyon lira bağış yapması takdire şayandı.

        Emeği geçen, küçük büyük katkı veren herkese teşekkürler. Yaşanan acı ne kadar derin olursa olsun biz birlikte güzeliz.

        Yeni mezun inşaat mühendislerine imza yetkisi verilmemeli

        Yeni mezun inşaat mühendislerine imza yetkisi verilmemeli
        0:00 / 0:00

        Depremde binlerce binanın tuz buz olması Türkiye’deki inşaat kalitesizliği gerçeğini tokat gibi yüzümüze çarptı.

        Bu durumun arkasında mühendisinden müteahhidine, denetim firmasından ruhsat veren belediyesine baştan sona yozlaşmış bir yapı yatıyor.

        Bu hafta programımıza konuk olan Yüksek İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki Japonya’daki uygulamadan bahsederken Türkiye’deki yeni mezun inşaat mühendislerinin imza yetkisine sahip olmasına çok şaşırdığını söyledi.

        Japonya’da mühendislerin üniversite sonrası birkaç yıl saha deneyimi için staj yaptığını, sonrasında da 100 kişiden ancak 7 kişinin geçebildiği çok zor bir sınava tabii tutulduğunu anlattı.

        Ayrıca başka alanlarda faaliyet gösteren bir firmanın inşaat alanına girmesinin yasak olduğunu, her parası olanın müteahhitliğe soyunamayacağını söyledi.

        Bu konuda Türkiye’de de acilen bir yasal düzenleme yapılmalı.

        Tıpkı tıp mezunlarının önce TUS sınavına girip sonra 4 yıl uzmanlık eğitimi alması gibi inşaat mühendislerimiz de mezuniyetin ardından sahada belli bir süre deneyim kazanmalı ve uygulamaya dönük sınavlardan geçmeli. Ancak ondan sonra iş yapabilmeli.

        Benzer şekilde inşaat şirketleri ve müteahhitlerin de profesyonelleşmesi için adımlar atılmalı.

        Bu işin en kritik noktası elbette denetim.

        Belediyeler rüşvetle ruhsat verdiği, müteahhitlik firmaları kendi denetim firmalarını kurabildiği müddetçe bu yozlaşmış sistemin bitmesi mümkün değil.

        Enkazın çevresel etkileri hesaplanıyor mu?

        Enkazın çevresel etkileri hesaplanıyor mu?
        0:00 / 0:00

        Büyük ama çok büyük bir afet yaşadık. Bir yandan yaraları sararken bir taraftan da enkaza dönüşen şehirleri yeniden ayağa kaldırmaya çalışacağız.

        24 bin 921 binada 120 bin 940 bağımsız bölümün yıkık ve ağır hasarlı olduğu açıklandı.

        Yani binlerce bina yıkıldı, binlercesi de oturulamaz hale geldiği için yıkılacak.

        Peki yıkımın ardından ortaya çıkan enkazın çevresel zararı ne olacak?

        Binlerce ton moloz nereye atılacak?

        Eski Çevre ve Şehircilik Müsteşarı Prof. Dr Mustafa Öztürk bu konuda önemli önerilerde bulunuyor.

        13 milyon nüfusun etkilendiği bölgeden en az 104 milyon ton yıkıntı atığı çıkacağını, doğru yönetilmezse büyük bir çevre felaketine neden olabileceğini söylüyor.

        Hayati olduğunu düşündüğüm için açıklamalarını 5 maddede özetleyeceğim

        1- Yıkıntı atıkları çöp depolama alanlarına dökülemez. Dökülürse depolama alanına büyük ve kalıcı hasar verir.

        2- Yıkıntı atıkları tarım alanlarına, göl, gölet, akarsu ve benzeri yerlere dökülemez. Dökülürse yıkıntı atığının içerdiği kimyasallardan dolayı hem toprak hem de yüzeysel su kaynakları kirlenir. Kirlenen alanları temizlemek çok maliyetlidir. Tarımsal toprağa döküldüğü zaman toprağın kimyasını bozar, tarımsal üretim sıfırlanır.

        REKLAM

        3- Yıkıntı atıkları yerleşim yerine yakın yerlerde geçici depolanamaz. Yıkıntı atıklarının geri kazanılması esnasında ciddi toz ve gürültü kirliliği oluşur.

        4- Afet sonrası oluşan yıkıntı atıkları için geçici depolama ve geri kazanım alanları oluşturulmalı, bu alanlarda atıkların içerikleri belirlenmeli, akıllı çözüm yolları ortaya konmalıdır. Yıkıntı atıkları tekniğine uygun yönetilirse önemli bir ham maddedir.

        5- Yıkıntı atıkları, önemli miktarda; -beton -demir -demir olmayan metaller (bakır gibi) -fayans -kiremit -yalıtım malzemesi -tahta -PVC veya tahta kapı ve pencere çerçevesi -içme suyu borusu -parke -elektrik malzemeleri -TV ve benzeri elektronik aletler -beyaz eşyalar içerebilir. Bütün bunlar oluşturulan geçici depolama alanlarında yeterli eğitimi almış uzmanlar tarafından tekniğine uygun yönetilirse önemli alternatif ham maddeye dönüştürülebilir.

        Sadece yıkıntı atıkları değil, afet bölgelerinde kurulan çadır kentlerin çevresinde de büyük miktarda manada çöp birikmeye başladı.

        Afetin ilk günlerinde ciddi bir hata yapılarak toplanan tüm çöpler Hatay Milleyha Kuş Cenneti ve binlerce deniz kaplumbağasının yumurtladığı kumsala döküldü.

        Yaban hayat uzmanı Emin Yoğurtçuoğlu bu vahim duruma Twitter’dan isyan edince Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı devreye girdi.

        Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar oradaki tüm çöplerin toplandığını ve belediyelerin uyarıldığını açıkladı.

        Umarım aynı titizliği yıkıntı artıklarının ayrıştırmasında da gösterirler.

        Diğer Yazılar