Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başkanlık sistemi sadece başkanlık olarak yürür mü? Çözüm sürecinden sonra Türkiye'yi nasıl bir siyasi sistem bekliyor? Prof. Dr. Levent Köker değişen Türkiye'yi anlatıyor...

        Prof. Levent Köker, Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde de dersler veriyor. 90'ların başında yayınlanan "Modernleşme, Kemalizm ve Demokrasi" ve "İki Farklı Siyaset" kitapları alanının önemli eserlerinden. Lafı fazla uzatmayalım. Zira sıcak siyasete ilişkin önemli mesajları var Köker'in...

        Kürtlerin taleplerini anayasal güvenceye almak mümkün mü?

        "Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk'tür" diyor Anayasa. Kürtler de diyor ki, "Yahu biz Kürdüz. O zaman biz hangi devletin vatandaşıyız?" Avrupa devletlerinin anayasalarında bu tarz vatandaşlık tanımı yok. Osmanlı, nüfus çok etnik grup ve cemaatten oluştuğu için "Hepsine vatandaşlık itibarıyla Osmanlı denir" diye 1876'da Kanun-i Esasi'de bir tanım yapmış. Bunu Atatürk dönemi 1924 Anayasası'nda "Türk ıtlak olunur" diye yazmışız. Ama 1961 Anayasası'nda bunu değiştiriyorlar... Bunun tarihsel kökü yok. Neden? Birinci madde diyor ki, "Türkiye devleti bir cumhuriyettir." Üçüncü madde diyor ki, "Türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür." Ne devleti diyor? Türkiye. Türkiye bir etnik grubun değil, kaynağında bir etnik grubun ismi olan bir coğrafyanın adı. Fransa gibi. Fransa'nın adı da Franklar'dan geliyor. Franklar Germen. O zaman Fransızlar Alman mı oluyor? Olmuyor. Dolayısıyla Türkiye Devleti daha güzel.

        Ama işin bir de sosyolojik boyutu var. Bu tartışmadan bir sürü insan rahatsız. İmza topluyorlar, Anayasa'dan Türk milleti kavramı çıkarılamaz diye...

        Anayasa, haklar ve özgürlükler bakımından keyfimize, sosyolojik yapımıza göre eğip bükemeyeceğimiz prensiplere uygun olmalı.

        'FEDERASYONU DÜŞÜNMEK ZORUNDAYIZ'

        Endişe, bu tanımların daha sonra Türkiye'yi federasyona götüreceği...

        Dünyanın üçte biri federasyonla yönetiliyor. Götürebilir. Zaten onu düşünmek zorundayız. Kürt meselesinden ayrı olarak, bölgeli devlet tipine geçmek zorundayız. Yeni Anayasa'da öyle bir şey yer almayacaksa boşuna uğraşmasınlar...

        Bölgeli devletten kastınız ne?

        Yasama yetkisinin sadece Ankara'daki TBMM'de olmadığı, derece derece yerel meclislere devredildiği bir mekanizma. Bu üniter yapıyı bozmak anlamına gelmiyor. İspanya federe değil, üniter devlet ama bölge yönetimlerinin özerklik düzeyinde öyle yetkileri var ki... İtalya'da bölge yönetimleri ve onların yerel meclisleri var. İtalya da üniter devlet. Yani bizdeki gibi her şeyin merkezden yerele dağıtıldığı yapı çağdaş demokratik devletler kalmadı.

        Bahsettiğiniz ülkeler bugün yönetim krizi yaşamıyor mu?

        Hiçbir siyasi-hukuki-anayasal sistem krize girilmeyeceğinin garantisini vermez. Başkanlık sistemine geçince kriz olmayacak mı? ABD bazen bütçe yapamıyor. Türkiye'nin özgürlükler, demokrasi, hukuk devletinin standartlarıyla ilgili problemleri var. Kürt, Alevi, gelir dağılımı meselesi var. "2023 vizyonu" diyor ya Başbakan; ilk 10 ekonomi arasına girmeye aday bir ülkede gelir dağılımı bu kadar rezil olur mu? Bunlar da bu sistemin sonucu olabilir.

        'GÖNLÜMDEN GEÇEN KLASİK PARLAMENTARİZM'

        Çözüm süreci olumlu sonuçlandı diyelim. Bizi nasıl bir siyasi sistem bekliyor?

        Gönlümden geçen, bu sistemi adem-i merkezileştirip daha klasik parlamentarizm çizgisine çekmek, cumhurbaşkanının yetkilerini iyice azaltmak. Bizdeki yetkili ve sorumsuz cumhurbaşkanı 12 Eylül'ün yarattığı garabet. 2014'te cumhurbaşkanını halk seçecek; bu yetkilerini daha dayatmacı da kullanabilir. Parlamenter sisteme uygun bir hükümet de olmalı. Ama bu, yerel yasama organlarının da devreye girdiği bölge idareleri veya yerel idarelerle desteklenmeli. Yani İtalya veya İspanya modeline daha yakın bir model.

        İki meclisli bir sistem mi?

        TBMM iki kamaralı yapılabilir. Bölge idareleri oraya katılır, merkezi idare denetlenmiş olur. Avrupa'daki parlamenter sistemlerin hepsinde iki meclis var. İki meclisin federasyon olmakla ilgisi yok. Ama başkanlık sistemini hakkıyla tartışacaksak federasyonu da birlikte tartışmamız lâzım. Çünkü dünyada federasyon olmayan başkanlık sistemleri istisna. Bir de bölgesel yasama organları, bunların merkezde ikinci bir mecliste eşit temsilinin sağlanması gibi birtakım fren ve denge mekanizmalarını düşünmek zorundasın. Yoksa otokratik bir başkanlık sistemi olur.

        'ZATEN BÖLÜNMÜŞ VAZİYETTEYİZ'

        Çözüm süreciyle ilgili iki görüş var: Biri "Bu süreç bizi bölecek" diğeri de "Çözüm olmazsa bölüneceğiz" diyor...

        Şu an zaten bölünmüş vaziyetteyiz.

        Nasıl?

        Türkiye'nin bir bölgesini biz, diğerlerinden farklı olarak uzun süre OHAL Bölge Valiliği ile yönettik. Daha ötesi var mı? Kenan Evren söyledi; 7 tane bölge idaresi düşünüyorlarmış. 12 Eylül'ün projesi bölge idareleri kurmaktı. Bunları otoriter maksatlarla da yapabilirsiniz, demokratik, özgürlükçü maksatlarla da.

        'MHP HİÇBİR ZAMAN BİTMEZ'

        Başbakan "Çözüm olursa MHP, CHP bitecek. Onun için istemiyorlar" diyor...

        MHP, Kürt meselesi üzerine mi varlığını inşa etmiş ki? MHP, toplumda kalıcı olduğunu kanıtlamış bir siyasi hareket. Bitmez. Oyu ve rolü azalabilir ama o tarz bir Türk milliyetçiliği toplum içinde her zaman var olur. CHP de öyle.

        Bu süreçte en çok CHP eleştiriliyor sanki...

        CHP'nin sosyal demokrasiyle alâkası olsa Kürt meselesinde, başörtüsü ve başka meselelerde daha özgürlükçü davranır. Başbakan "Milliyetçiliği ayaklar altına alıp çiğniyorum" diyor, en büyük tepkiyi Kılıçdaroğlu gösteriyor. Sosyal demokratlar ne zamandan beri milliyetçiliğe sahip çıkıyor? Bırak MHP sahip çıksın. Zaten çıkıyor. Doğru da yapıyor, onda tutarsızlık yok. Ama sende bir tuhaflık var. Milliyetçi sosyal demokrat bana başka şeyler hatırlatıyor.

        Nasyonal sosyalizm mi?

        Evet.

        Onlar da Başbakan'ı aynı şeyle eleştiriyor.

        Bu insafsızlık olur. Ben Başbakan'ın muhibbi değilim ama haklarını da teslim etmek lâzım. Ayrıca CHP'nin olmadığı bu süreç bana saçma geliyor.

        'Kemalizm iktidarda sürüyor'

        Kemalizm bitti mi Türkiye'de?

        İlk haliyle çoktan bitti. Ama Kemalizm'in çekirdeğinde laiklik var. Bir ideolojik aygıt olarak Diyanet İşleri Başkanlığı dini hayatı kontrol ediyor. Başbakan'a bağlı bir ofisten bahsediyoruz. Bu, Kemalist laiklik projesinin bir kalıntısı olarak varlığını devam ettiriyor. Bir de, üniter yapıyla ilgili yanlış tasavvurumuzun özü aslında Kemalizm. Üniter devleti de merkeziyetçi devlet diye anlıyorlar. Bu manâda Kemalizm hâlâ sürüyor.

        İktidarda da Kemalizm var öyleyse?

        Tabii. Önemli bir zihni handikap bu. Başbakan hep söylüyor ya, tek bayrak, tek vatan, tek devlet...

        'Tayyip Bey tarihte Atatürk'le mukayese edilir'

        Çözüm oldu diyelim. Nasıl oldu da muhafazakâr bir partiye kısmet oldu?

        Bir türlü çözemediğimiz, Ziya Gökalp'in "Çağdaşlaşacağız, Türk olacağız, İslam olacağız" bileşimi. Bunlardan hangisi ağır basacak? Bizim muhafazakârlarımızda İslamlaşmak ağır basıyorsa, Türklük ikinci planda yer alıyor. Çünkü gerçekten İslam, etnisite ayrımlarını reddediyor. Zaten toplum da kız alıp vermişse, bu Müslümanlık sayesinde olmuştur. Öyle olmuşsa, bizim muhafazakârımız da bunu kullanır.

        Zaten kullanıyor.

        Demokrasi de adamın işine geliyor. Çünkü halk onu seçiyor. Muhafazakârlar kendiliğinden demokrat değil. Ama demokrasi olduğu zaman seçim kazanıyorsa, niye demokrasiyi yok etsin? Belki İdris Küçükömer'in dediği gibidir, bunlar muhafazakâr değil solcudur aslında.

        Başbakan sık sık İslam vurgusu yapıyor, Öcalan da İslam kardeşliğinden bahsetti.

        Tabii. Ama o Kürt meselesini çözmez.

        İslami duyarlılığı yüksek bir parti, şu dönemde işe mi yaradı?

        Olabilir. Bunu adı sol olan bir parti yapmaya kalksaydı, "Solcular her zaman bölücüdür zaten" denirdi. Ama şimdi kimse AK Parti'ye "Ülkeyi bölüyor" diyemez. Bu bir şans.

        Bu sorun çözülünce iktidar da kendi gücünü kaybeder mi?

        Bu sorun çözülsün, Tayyip Bey Atatürk'le tarihte mukayese edilir.

        Diğer Yazılar