Sevgilinize Uzakdoğu'yu gösterin!
Başlık biraz “sevgilinize Uzakdoğu’nun kaç bucak olduğunu gösterin” gibi oldu ama yanlış da sayılmaz. Şu aralar ardı ardına açılan restoranlarla memlekette bir Uzakdoğu fırtınasıdır gidiyor.
Oysa eskiden bir Hilton Oteli’ndeki Dragon vardı bir de yaklaşık 20 yıl önce “herkese sushi” vaadiyle ortaya çıkan Sushico zinciri. Bu ikisi dışında pek çok marka kayboldu gitti. Son yıllarda yerli yabancı pek çok marka katıldı memleketin yeme içme hayatına, Zuma gibi ünlü yabancı markalar ve Sushimoto gibi yerliler...
İşte 14 Şubat için Uzakdoğu restoranı tüyoları...
1- Eğer daha önce Uzakdoğu restoranı deneyiminiz yoksa önce tek başınıza gidin. Havayı koklamak, bir iki tadım ve stick’lerle antrenman yapmak iyi fikir.
2- Eğer böyle bir lüksünüz, zamanınız yoksa restorana girerken Japon sushi aşçılarına selam verin. Onlar da mutlaka güler yüzle selam verecektir, çünkü bir kültür meselesi. Böylelikle sevgilinize sushi’cileri tanıyorum havası atabilirsiniz.
3- Klasiklerden uzak durun. Örneğin sakın tatlı eksi soslu tavuk söylemeyin. Artık bayağı klasik oldu. Onun yerine patlıcanlı dana eti sipariş edebilirsiniz mesela.
4- Sakeyi soğuk söyleyin, genel de sıcak içilir. Soğuk içmek daha cool, unutmayın.
5- Başlangıçta yosun salatası söylemek iyi fikir... Aslında pek tercih edilmez ama sağlıklı ve yemek öncesi iyi bir başlangıç... Aynı zamanda olaya baştan hâkim olduğunuz görüntüsü vereceksiniz.
6- Eğer “roll” söyleyecekseniz, “sashimi” doğru karar, zira çok havalı... Bu gece için California’dan uzak durun. Pirinçsiz balık ise her daim havalıdır, ben olsam sashimi yerine pirinçsiz balık söylerdim.
7- Hatta haşlanmış taze fasulye ısmarlayın, hafif tuzla iyi gider.
8- Sushi yemiyorsanız yerine yine klasik olmayan bir şey söyleyin. Mesela kızarmış pekin ördeği, hem damak tadımıza yakındır hem de sizi gusto sahibi gösterir.
9- Pilav yerine noodle söyleyin, bu da trendi bir hareket olacaktır.
10- Yemeği Çin çayı ile sonlandırın.
11- Dünyada yeni sushi trendlerinden birisi de “çiğ” olmayan sushiler.
Sevgiliniz suşiyenasıl bakıyor?
Stick’i başarıyla kullanmak Uzakdoğu restoranında bir ritüeldir. Komik gelebilir ama öncesinde bir çift stick alıp evde biraz çalışırsanız sonrası için pratik olur. Karşınızdaki stick kullanamıyorsa hemen harcamayın, çubuk kullanmayı öğretin. Eğer teklifinizi memnuniyetle kabul etmişse damak tadı gelişmiş, yeniliklere açık olduğunu varsayabiliriz.
Uzakdoğu yemekleri genel olarak denge, yin & yang prensibine göre hazırlanır, dolayısıyla Uzakdoğu yemeği teklifinize sıcak bakanlar, muhtemelen hayatı minimalist yaşamayı sever ve belli bir dengeye ulaşmıştır.
Başlangıçlar, Uzakdoğu mutfağında ana yemek kadar önemlidir ve zevk alınması gerekir. Başlangıç siparişi vermeden ana yemeğe atlamamaya özen gösterin.
Eğer nefes bile almadan Japonya’da içtiği miso çorbasından, Thailand’daki yemek deneyimlerinden girerek tüm Uzakdoğu seyahatlerini anlatmaya başlamışsa gusto sahibi bir gezgin değil, muhtemelen egosu çok yüksek bir show off’tur. Yemeği bitirip kaçın.
Uzakdoğulular için yemek yemek bir seremonidir ve yemeğe saygı esastır. Siz de sevgilinizin yemeğe nasıl davrandığına bakarak onun saygısı konusunda çıkarımlarda bulunabilirsiniz.
Soslarla ilişkisi nasıl? Masaya pek çok sos geliyor ve o hiçbirini kullanmıyorsa, klasik olandan şaşmadığını düşünebiliriz. Peki bu iyi bir şey mi? Size kalmış. Mesela “ponzu soslu somon carpaccio”yu kola ya da gazoz ile tüketiyorsa büyük hata! Her şeyi birbirine karıştırıyor ve hayatın tadının nasıl çıkacağını bilmiyordur.
DÜNYADAN HABER OLDUĞUNUZU DİLLENDİRMEK İÇİN...
Mesela “Jiro Dreams of Sushi” filmini anlatarak başlayabilirsiniz. Tokyo metrosunda küçücük suşi lokantasıyla harikalar yaratan Jiro Usta’nın 2011’de çekilen filmi, yemek sırasında hem etkili hem de cool olmanızı sağlar. Hatta filmi gitmeden internetten izleyin. Yine yemek sırasında gittiğiniz ya da gideceğiniz Uzakdoğu restoranlarından örnek verin. Gitmediyseniz önemli değil, gitmek istediğinizi anlatın.
Bir kaç tüyo vereyim; Tokyo’da en ilginç suşi deneyimlerinden biri sabah saat 7’de balık halinde başlar. Balığınızı alır 30 metrekarelik küçük suşi lokantalarına gider hazırlatır yersiniz. Keza Seul’de de benzer deneyim yaşayabilirsiniz. Geçen yıl Seul’de gitmiş geceyi sabaha, sabahı güne karıştırmıştık. Eğer Tokyo ya da Seul’e giderseniz mutlaka deneyimlemelisiniz. Uzakdoğu restoran önerilerime gelince... Londra’da, Kyoto’da sıcak kimchi’nin lahana turşusu da şahane. Yine Londra’da Roka London’da robata grill nefis.
Amerika Nobu 54’te dekorasyon ve atmosfer harika, ama en önemlisi sıcak Japon yemekleri denenmeli. Berlin’de Mr. Wong şehrin en iyi Uzakdoğu restoranlarından biri. Amsterdam’da İzayaki’nin Tepenyaki’si eşsizdir. Miami Sushi Samba kokteylleriyle öne çıkar. Frankfurt’ta Moriki’nin Vietnam çorbasını için. Ancak porsiyon oldukça büyük, ana yemeğe yeriniz kalmaz şimdiden söyleyeyim.
