Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gıybet en büyük günahlardan biridir. Adam öldürmek, hırsızlık, zina etmek, kumar oynamak, içki içmek gibi günahlar herkes tarafından tiksinti uyandıran çirkin fiillerdir ve bunlar büyük günahlardandır. Ancak gıybet; aynı bu büyük günahlar gibi Allah (CC) katında haram sayılan işlerden olduğu gibi toplum içerisinde sinsice, sessizce yayılıp durmaktadır.

        Kur’ân-ı Kerim’de Cenâb-ı Hakk, gıybeti alenen haram etmiştir. Efendimiz (SAS) gıybetten ümmetini sakındırmıştır. Gıybet, birlik ve beraberliği bozan, hiç farkında olmadan ahiret hayatını ziyan ettiren çok büyük bir günahtır.

        GIYBET NEDİR?

        Gıybet, Arapça “gayb” kökünden gelir. Âlimler buna şöyle izahat getirmiştir:

        “Bir kişiyi konuşurken yanınızda yoktur, yani onun gıyabında konuşursunuz. O, bu konuşmayı duysa rencide olacaktır. Belki gizlice yaptığı bir kabahati görüp anlattınız, belki bir ayıbını, elbisesini, saç şeklini, konuşmasını konu ederek ondan bahsettiniz. Bu çok basit bir dedikodu gibi görünse de gıybettir. Haramdır, günahtır. Hatta bir kişinin gıyabında ondan bahis açıldığı vakit kaş-gözle yahut mimiklerle onu çağrıştıracak hareketler yapmak da gıybet olur. Yani gıybet sadece sözle olmaz. En ağır gıybetlerden biri de kişinin fiziki özellikleri, soyu sopu ve yaradılıştan gelen bazı huylarını konuşmaktır.”

        SADECE SÖZLE OLMAZ

        Bu günaha gıybet isminin verilmesinde şöyle bir incelik olduğunu da zikrederler. O an yanınızda bulunmayan bir insanı konuştuğunuzda sadece o kişiyi yok olarak kabul etmezsiniz. Sizi işiten ve gören Allah Teâlâ’yı da yok olarak kabul eder ve konuşursunuz.

        Sanki ahiret gününde hesap yok ve Allah Teâlâ’nın melekleri her şeyi kaydetmiyormuş gibi bir gaflet içinde bulunmuş olursunuz. Böyle bir düşünce zaten başlı başına günahtır.

        NELER GIYBET DEĞİLDİR?

        Bir kişi aleni olarak her yerde günah işliyor, büyük günahları yahut Allah Teâlâ’nın razı olmadığı fiilleri herkesin içinde açıkça yapıyor ise onun bu halinden bahsetmek gıybet değildir. Ama bu durum da ibret alınsın ve insanlar kendilerini düzeltsin yahut sakındırsın diye konuşuyorsanız günah değildir. Yoksa bu lüzumsuz şeylerden konuşmak, boş işlerle uğraşmak olduğundan, bu konuşmanın kendisi günahtır ve lüzumsuzdur.

        İnsanların toplumdan sakladıkları bazı kabahatleri varsa ve sizin tanıdığınız bazı kişilerin bu ahlakı kötü insanla ticaret, evlilik veya başka birliktelikler kurma ihtimali varsa, uyarmak kastıyla o kişinin huyunu karşı tarafa anlatmak gıybet değildir. Çünkü bu, cemiyeti veya insanları zarardan korumak içindir.

        İFTİRA NEDİR?

        Bir kişide olmayan şeyi onun gıyabında konuşmak gıybet değildir. Bu durum doğrudan iftiradır. İftira ise en az gıybet kadar büyük günahtır. Dinde olmayan bir şeyi anlatmak ve Efendimiz’in (SAS) söylemediği bir şeyi hadis diye söylemekten sonra en büyük iftira; iffetli bir kadına işlemediği bir günah hususunda iftirada bulunmaktır.

        Gıybet, iftiraya da çanak tutar. Kişiyi, yalana, hasede, kine sevk eder. Gıybet kalpteki sevgileri bitirir. Cemiyetteki birliği berbat eder.

        KORUNMANIN ÇARELERİ

        Gıybetten korunmanın ilk çaresi gıybetin haram olduğunu, zinadan daha şiddetli günah olduğunu kabullenmektir. Bu husustaki bilgileri değerli âlimlerin yazdığı eserlere şöyle bir yarım saat ayırarak okuyup öğrenebilirsiniz.

        Gıybetten korunmanın bir diğer çaresi ise gıybetin nelerden kaynaklandığını iyi tespit etmektir. Bu nedenleri şöyle özetleyebiliriz:

        Allah’ı (CC) unutmak: Kişi Allah Teâlâ’yı unuttuğu zaman gıybet eder. O sebepten zikirle ve daimi dikkatle kalbini ve düşüncelerini kontrol etmeye çalışmalıdır.

        Birilerini sevmemek: Sevmediği birinin hakkında gıybet etmemek için kişi şunu düşünmelidir: “Yahu ben bu adamı sevmiyorum, fakat gıybetini yaparsam bu adam ahirette yarın karşıma çıkacak, benim sevaplarımı alacak ya da günahını bana yükleyecek ve böylece onunla helalleşmeye çalışacağım. Ben bu sevmediğim adamla dünyada karşılaşmak istemezken niye ahirette karşıma davalı olarak çıkmasını isteyeyim? Gıybet etmeyeyim de bu adam yüzünden azaba uğramayayım.”

        Böyle düşünülerek gıybetten kolayca vazgeçilebilir.

        Birilerini daha aşağıda görmek ve çekememek: Başkalarını küçük gördüğünü veya çekemediğini bilen ve bunun farkına varan insan, tekrar düşünür ve yaptığı gıybetle ondan daha aşağı bir duruma düşeceğini idrak eder. Ardından da bu günahı terk eder.

        Kendini üstün gösterme çabası: Kendini üstün gösterme çabasında olduğundan gıybet yapan kişi de şunu düşünmelidir: “İnsanlar aptal değil, benim bu konuşmamdan kendimi daha yüksek göstermeye çalıştığım elbet anlaşılacaktır. Konuştuğum insanlar bu durumu görecekler ve onlar bu zilleti fark edeceklerdir. Böyle küçük düşmektense gıybet etmeyeyim, dünyamı da ahiretimi de berbat etmeyeyim.”

        TÖVBE ETMEK

        Gıybet eden kişi ilk önce samimiyetle Allah’tan (CC) mağfiret dileyecek ve bunu yapmamak üzere tövbe edecek. Fakat maalesef bu tek başına kâfi değildir. Gıybet ettiği kişiye “Kardeşim, arkadaşım ben falanca zaman senin hakkında, gıyabında konuştum, hakkını lütfen helal et!” diyerek tabiri caizse alttan girecek, üstten çıkacak, bir şekilde muhatabının gönlünü alacak. Ahirette rezil olmaktansa dünyada biraz sıkıntı çekmek iyidir. Bu arada bir kolaylık olarak zikredelim, nasıl gıybet ettiğini söylemesi şart değildir, hatta bu hususta biraz tevilli konuşabilir. Samimiyetle konuşursa elbet karşıdaki de insandır, ona hakkını helal edecek, kişi de bu hususta vicdan ve ahiret azabından kurtulacaktır.

        Gıybet ettiği insan ölmüşse yahut onunla artık görüşme imkânı kalmamışsa kişi tövbe ettikten sonra gıybetini yaptığı insan için hayır, hasenat, sadaka yahut duada bulunarak onunla ruhi bir alaka kurar. Hem Rabb’ine hem de gıybetini yaptığı o insanın ruhuna karşı samimi bir tövbe yaptığını göstermiş olur.

        GIYBETİ YAPILAN EVLİYA

        Evliyadan bir zat, komşusuna dervişleriylebir tatlı göndermiş. Bu ikramı alan kişi hemenbu veli zatın yanına gelerek, “Efendi hayırdır, tatlıgöndermişsiniz, lakin sebebini anlayamadım?” diyesormuş. Hazret de şöyle cevap vermiş: “Hakkımdaepeyce bir gıybet yaptığınızı maalesef duyuverdim. Benimgünahlarımı almakta ve yüklenmekte bu kadar fedakârdavranışınız karşısında ben de size güzel bir ikramdabulunayım diye düşündüm. Benim günahımı dağlaryüklenemezken siz gıybetle üzerimden alıverdiniz.Müsaade edin de biz de şu kadarcık bir ikramlateşekkür edelim.” Hem o kişiyi ikaz etmiş hemde orada kucaklaşıp sarılarak helalleşmişler.Cenâb-ı Hakk bu velinin irşadıylao kişiye tövbe nasip etmiş.

        HAZRET-İ İSA (AS) ÇARMIHA GERİLMİŞ MİDİR?

        Halkımız arasında yaygın olarak yer etmiş yanlış bilgilerden birisi bu konudadır. Özellikle Hazret-i İsa (AS) ile alakalı yapılan Hıristiyan anlatısının yer aldığı filmlerde bu konuya yer verilmektedir. Kur’ân-ı Kerim’e bakıldığında ise Nisâ Suresi’nde Cenâb-ı Hakk, Hazret-i İsa’nın (AS) kesinlikle çarmıha gerilmediğini ve öldürülmediğini açıkça beyan etmiştir. Hazret-i İsa’nın (AS) çarmıha gerildiğini iddia etmek, Kur’ân-ı alenen inkâr etmektir.

        AYET-İ KERİME

        Ey inananlar, zandan çok sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın; biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz. O halde Allah’tan (CC) korkun! Şüphesiz Allah (CC) tövbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir.

        (Hucurat-12)

        HADİS-İ ŞERİFLER

        “Gıybet, kardeşini hoşuna gitmeyecek şekilde anmandır.”

        Hadis-i Şerif-Tirmizi, Darimi, Muvatta, Ahmed b. Hanbel

        “Bir kimse yanında hakarete maruz kalan bir mümine gücü yettiği halde yardım etmezse, Allah (CC) o kimseyi kıyamet gününde insanların önünde rezil eder.”

        Hadis-i Şerif-Tebarâni

        GÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜĞÜ

        Diğer Yazılar