Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İslâm bir cümleyle izah edilmiş: “Allah Teâlâ’nın emirlerine ve buyruklarına en güzel şekilde hürmet ve saygı; bütün mahlukata karşı da hizmet ve muhabbet...”

        “Allah Teâlâ’ya hürmet ve ciddiyetle ibadet, bütün mahlukata muhabbet ve şefkatle hizmet” de diyebiliriz. İkisi beraber olmak kaydı şartıyla, İslâm doğru anlaşılmış ve yaşanmış olur.

        “Ben ibadetlerimi yapıyorum, namazımı kılıyor, orucumu tutuyor, sadaka ve zekâtımı veriyorum, beş vakit namaza beş de nafile namaz katarak ibadet eyliyorum. Gerisine karışmam, insanlardan, çevremden, dünyadan bana ne!” diyemez bir Müslüman.

        Aynı şekilde “Şu kadar işçi ve insan çalıştırıyorum, burslarım var, kurslar açıyorum, fakir fukaraya aş, iş dağıtıyorum, sivil toplum kuruluşlarında insandan hayvana kadar herkese hizmet ediyorum, artık ibadet yapmasam da olur!” da dememelidir. Tek taraflı bir köprü, hiçbir zaman karşıya geçirmez. İki tarafın dengede olması gerekmektedir.

        Behlül Dânâ’ya insanlar gelip “Ya Behlül, dünya işleriyle uğraşıyoruz, ibadetimiz aksıyor, biraz ibadetle meşgul olalım, ilim öğrenelim, sohbet dinleyelim diyoruz bu sefer de işimiz, gücümüz, ticaretimiz tökezliyor. Ne tavsiye edersin?” demişler. Hazret-i Behlül de “Yarın öğle vakti filanca yere gelin, orada size bir nasihat edeceğim” buyurmuş.

        Halk toplanmış, Behlül Dânâ’nın söylediği yere gelmişler. Meydanın orta yerinde büyükçe bir kütük varmış. Behlül Dânâ kütüğün yanına gelip elleriyle bir ucundan havaya kaldırmış, sonra yere bırakmış. Kütüğün diğer ucuna geçmiş, elleriyle tutarak o tarafı da havaya kaldırmış, tekrar indirmiş. Sonra ortasına gelmiş, kavramış, güçlükle birazcık kaldırıp takatı kesilince yere koymuş. Sonra da halka dönüp “Anladınız mı?” diye sormuş.

        İnsanlar “Anlamadık” deyince Behlül Dânâ “Sadece dünyayı idare etmek veya sadece ibadet eylemek herkesin yapabileceği bir iştir. Esas pehlivanlık ve güzel kulluk ikisini dengede götürebilmek için çalışmak, gayret etmektir. İşte bunu iyice anlayın diye size misal getirdim” buyurmuş.

        İstanbul’da bulunduğu semte ismini veren büyük velilerden Hazret-i Şeyh Vefâ’nın sözü de pek güzel.

        “Şu dünya işlerini halledelim, kazanalım, şöyle bir hâle vakte koyalım, sonra da bol bol ibadet ederiz, diyenlerden hiç muvaffak, başarılı olanı görmedik. Bu kimseler ne dünyalarını düzeltebildi ne de ahiretlerini. Ama... Biz kulluğumuzu ve ibadetlerimizi güzelce yapalım, sonra dünyevî işlerimizi daha iyi yaparız, nasıl olsa ticaretlerimizi, kazancımızı bir şekilde hallederiz, diyenlerin karşılarına dünya nimetlerinin yığıldığını, bol bol rızıklandıklarını da çokça gördük.”

        Bu sözler fikir dağarcığımızda bulunsun.

        Şöyle bir mütalaa edecek olursak...

        İnsan yapamasa da ibadetleri ve kulluğu hiçbir zaman küçük görmemeli, en azından hürmet etmeli ki İslâm dini üzere kalabilsin, bu nurlu caddeden, yoldan ayrılmamış olsun. Aynı şekilde etrafına, insanlığa, cümle yaradılmışlara hizmet ederken de şefkatli ve alçak gönüllü olmalı, kendisini üstün görme gibi bir gaflete düşmemeli ki İslâm caddesinden ayrılıp sapa yollara düşmesin.

        Mü’min sevabı da günahı da hiçbir zaman küçük görmez. Küçücük bir sevapla rızayı kazanabileceğini, küçük zannedilen bir günahla da rahmet ve muhabbetten düşebileceğini hesap eder.

        Münafık yani kalbinde iman ve İslâm’ın tam yerleşmediği kimseye gelince... O da günahı da sevabı da küçük görür. Sevapları “Bunu yapmasam da olur, ne olacak ki?” diye kendince tartarken, kabahat ve günahları da “Buna gelinceye kadar nice günahlar var, nice kötülük yapan adam var, şu kadarcık şey mi beni rahmetten, mağfiretten uzaklaştıracak?” diyerek küçük görür, düşüncesizliğiyle kendisini helake sürükler.

        Cenâb-ı Hakk bizleri, sevdiklerini ve sevdiği işleri güzel gören, hürmet eden kullarından eylesin. Çirkinlikleri ve kötü ahlakı da görüp kaçınanlardan, kendisini koruyanlardan eylesin. Allah Teâlâ güzel niyetlerinizi kabul eylesin.

        GÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜĞÜ

        NAMAZ NASIL KILINIR?

        Diğer Yazılar