Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İman , İslam ve ihsan... İnsanın tüm varlığını saran, onu muhabbetle kuşatan ve getirdiği güzelliklerle çepeçevre saran “mânâ”nın özeti ve aslı...

        “Biz bunları biliyoruz” demeden gelin bir kere daha Efendimiz’in (SAS) muhteşem, özlü tarifiyle okuyalım ve hatırlayalım...

        İman; Allah’a (CC), meleklere, indirilen kitaplara (bozulmamış asılları olduğuna), tüm peygamberlere, bu dünya hayatından sonra ahiret hayatına, yani öldükten sonra diriltileceğimize ve ilahi programa kadere inanmak...

        Bu altı başlık altında toplanan inanç manzumesine Allah’ın (CC) muradı ve Efendimiz’in (SAS) açıklaması ve beyanı üzre kalben, samimiyetle iman, inanmak...

        Bu iman kalbe iner inmez hemen bir vücut alır. Artık o kalp, duygu ve his dünyasıyla parıldamaya, Mevlâ’sına karşı muhabbetle atmaya başlar. Yaratıcısıyla buluşmak için adeta can atar. Yani kalp “takva” duygusu ve nuruyla ahlaklanır.

        Gözünü çerçöpten sakınan bir insan gibi böyle imanlı kalbe erişmiş bahtiyar insan, bu nurlu gönlü her türlü kötülük ve isyan tozundan korumaya çalışır. Çalışmalıdır...

        İman kalpte ise o muhabbeti kaybetmekten, zedelemekten korkar, titrer, kötülüklerden saklar, sakındırır. Yani takva ancak imanlı kalbin harcıdır. İman muhakkak manevi de olsa bir vücut bulur, güzellik olarak kendini gösterir.

        İBADETLER AHLAKA DÖNÜŞMELİDİR

        Gelelim İslam’a... Bu muazzam ilahi nizamın ana unsurlarını, binasını Efendimiz (SAS) bize beş şartla açıklamış ve umdeler etrafında ibadet dünyamızı, ufkumuzu genişletmemizi buyurmuş, hayatımızın tamamına nüfuz edebilecek şuurda olmamıza dikkat çekmiştir.

        Şehadet kelimesini fiilen yani kelam ile hem kendimize hem insanlara duyurmamızla başlayan bu beş şartın diğer dördü beş vakit namaz, zekât, oruç ve hac olarak özetlenmiştir.

        Peki... İman nuru ve teslimiyeti bizlere kalpteki “takva” güzelliğini veriyor da bu İslam’ın beş ana ibadet şekli bizde sadece hareket ve aksiyon olarak bu ritüelleri mi bırakıyor?

        Yani bu ibadetlerin şeklini yapmakla iş bitiyor, vazife (veya ne derseniz) bu şekli icrayla tamam oluyor mu? Hayır.... Hayır... Hayır...

        Nasıl ki insan sadece maddeden ibaret değilse, bir mânâ sahibi olarak tamam oluyorsa ibadetlerin de insanda oluşturması gereken çok ama çok önemli, hatta olmazsa olmaz bir yönü vardır... Olmalıdır...

        Bu; ahlaktır...

        Evet, ahlak...

        Bundan dolayıdır ki bütün ibadetlerin kabulünde hep “ahlaki” farkındalığa, ahlaki neticeye ve ibadetlerin ahlaka yönlendirmesine Kur’ân-ı Kerim ve hadis-i şeriflerle dikkat çekilmiştir.

        Evet, Kur’ân-ı Kerim’in ve Efendimiz’in (SAS) yani dinin ana kaynağı olan ayet ve hadislerin bu hususla alakalı doğrudan, direkt, hiç öyle ima ile üstü kapalı falan değil; net ve kesin hükümlerle açıklamaları mevcuttur.

        Şehadet varsa yalan olamaz. Namaz varsa aleni veya dolaylı ahlaksızlık olamaz. Şehadet eden; kötülüklere saplanıp kalamaz, helal lokmadan başkasını yiyemez, insanlara eza edemez, harama hiçbir azasıyla yaklaşamaz.

        Kimseyi kıramaz, incitemez, haram parayla hac yapamaz, kimseyi küçük göremez.

        Zekât veren verdiğini başa kakamaz. İnsanların izzet ve iffetlerini rencide edemez, cimri olamaz.

        Yani kıymetli kardeşim “İbadet ve İslam muhakkak ahlak neticesini verir, vermelidir!”

        İbadetin varlığı o ahlakı celbeder ve bu ahlak olmadan kulluk şuuruna erişmek, ibadetin ruhundan nasiptar olduğunu zannetmek gaflettir. En hafif tabiriyle bu konudaki ayet ve hadislerden cahil kalmaktır.

        İman kalpte takvayı, İslam ve ibadet insanda güzel ahlakı ortaya koyar, koymalıdır.

        Bunların hepsi birlik ve tevhid halini alır. İşte ancak böylece “rıza”ya talip olarak kulluk bilinci bizi kâmil, imanlı insan makamına yükseltir. Allah (CC) rızası, iman, ibadet tabii ki ahlakın bütünleştiği yerdedir. Bunu isteyene...

        AYET-İ KERİMELER

        Gerçekten mü’minler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki namazlarında huşû içindedirler. Onlar faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler. Onlar ki zekâtı verirler.

        Mü’minûn-1/4

        Münafıklar sana geldikleri vakit “Şahitlik ederiz ki sen muhakkak Allah’ın (CC) elçisisin” derler. Senin mutlaka kendisinin elçisi olduğunu Allah (CC) bilir ve Allah (CC) münafıkların yalancı olduklarına şahitlik eder.

        Münâfikûn-1

        Hac, bilinen aylardadır. Her kim o aylarda hacca başlayıp kendisine farz ederse; artık hacda kadına yaklaşmak, günah işlemek ve kavga etmek yoktur. Siz hayırdan ne işlerseniz, Allah (CC) onu bilir. Kendinize azık edinin. Şüphesiz ki azıkların en hayırlısı Allah (CC) korkusudur. Ey akıl sahipleri! Bana karşı gelmekten sakının.

        Bakara-197

        Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.

        Müddessir-6

        Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.

        Kalem-4

        HADİS-İ ŞERİF

        “Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”

        Hadîs-i Şerîf-Muvatta, Ahmet İbn-i Hanbel (Müsned)

        Diğer Yazılar