Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kıymetli dostlar! Ne kadar fark ettik bilemiyorum ama hac, Kurban Bayramı derken çok önemli, güzel gün ve geceleri ömür takvimimizin yapraklarından düşüverdik. Üzülerek söylüyorum fakat tüm Müslümanlar için affolmanın ve mağfiretin zirvesi olan hac mevsiminden, hacca gitmeyenler olarak galiba farkındalıkla ayrılamadık. Halbuki bu hadise ne kadar mühimdir.

        Hacda bulunanların intibalarına göre bu sene çok güzel, rahmetle ve bereketle bir hac yapılmış. Hatta “Senelerdir bu kadar düzenli hac yapıldığını görmemiştik” diyenler bile var. Emin olunuz ki hacca gidenlerin yaşadıkları bu manevi güzellikler vatanlarına, yaşadıkları ülkelere aynen rahmet ve bereket olarak dönecektir.

        Cumartesiyi pazara bağlayan akşam yeni bir hicri senenin yılbaşı, yani Muharrem ayının ilk gecesi olacaktır. Muharrem; Kur’ân-ı Kerim’de “haram ayları” olarak açıklanan dört aydan birisidir. Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları 12 ay içerisinde ayrı bir statüye sahiptir. Bundan dolayı sadece zaman döngüsünü göstermek için değil, inşallah kendi manevi yönümüzü de keşfetmek için bu özel günlere girmiş olacağız.

        HİCRET, MUHARREM AYINDA OLMAMIŞTIR

        Muharrem ayının girişiyle beraber hicri takvim, hicri yılbaşı ve Efendimiz’in (SAS) hicretiyle ilgili konuşmalar, sohbetler yapılması âdet haline gelmiştir. Ama bir hususun herkesçe bilinmesi elzemdir.

        Efendimiz’in (SAS) Mekke’den Medine’ye hicreti Muharrem ayında olmamıştır. Safer ayının son üç gününde, ay gökte görünmediği vakitte ilk önce Sevr mağarasında bulunmuşlar ve 12 Rebi’ül-evvel Pazartesi günü Medine’yi şereflendirmişlerdir.

        Bu çok mühim bir detaydır. Zira Efendimiz’in (SAS) dünyaya teşrifleri 12 Rebi’ül-evvel Pazartesi, âhiret âlemine intikali ve Medine-i Münevvere’ye hicretleri hep bu aynı tarihte yani 12 Rebi’ül-evvel’de vuku bulmuştur. Hepsi de pazartesi gününde olmuştur. Bu durum tesadüfle izah edilemeyecek kadar önem arz eder.

        Bundan dolayı Muharrem ayının girişinde hicri takvimi izah etmek için bu konuya dikkat çekilse de hicretin 12 Rebi’ül-evvel’de olduğu muhakkak zikredilmeli ve insanlarımıza bu bilgi doğru olarak nakledilmelidir.

        Muharrem ayı; Ramazan orucu farz kılınmazdan evvel oruç ibadetinin en çok yapıldığı ay olarak bilinmektedir. Zilhicce’nin ve Muharrem’in ilk 10 günleri tutulan oruç hakkında Efendimiz’in (SAS) onlarca hadis-i şerifi ve bu hususta müjdeleri bulunmaktadır.

        10 MUHARREM VE KERBELA HADİSESİ

        10 Muharrem; Hazret-i Adem’den (AS) Efendimiz’e (SAS) gelinceye kadar birçok güzel hadisenin yaşandığı gündür. Hazret-i Adem’in (AS) tövbesinin kabulü, Nuh Tufanı’ndan sonra karaya çıkılmasıyla kurtuluş, Hazret-i Musa’nın (AS) Tur’da söyleşmesi gibi peygamberlerin ya mucizelerine ya kabul olan dualarına şâhitlik etmiştir 10 Muharrem.

        Fakat Efendimiz’den (SAS) sonra 10 Muharrem’de yaşanan Kerbela dehşeti ve katliamı neredeyse bu güzellikleri gölgede bırakacak kanlı bir sayfa olarak 10 Muharrem’e yazılmıştır. Hazret-i Hüseyin (RA) Efendimiz ve ciğerpâreleri, sevenleri, akrabası Kerbela mevkiinde susuz bırakılmış, şehit edilmiştir.

        Bir mü’min cümle peygamberlerin mazhar oldukları güzelliklerin feyzine erip içinde sürur hissederken Hazret-i Hüseyin (RA) Efendimiz’in şehadetiyle kalbinde mahzuniyeti yaşamalı.

        Hazret-i Hüseyin (RA) Efendimiz ki âlimdir, fâzıldır, Resûlullah Efendimiz’in (SAS) yolundan ve sünnet-i seniyyesinden bir kıl kadar ayrılmamıştır. Zalimlere el pençe divan durmamış, “Lâilâheillallah Muhammedurresûlullah” tevhid akidesini son damla kanına kadar mücahede ve mücadeleyle savunmuştur. O dehşet anında bile kader tecellilerine sitem etmemiş, teyemmümle dahi olsa son ana kadar namazını terk etmemiştir. O imam ki her şeye rağmen birlik ve beraberliğin savunucusu olmuş, ümmet-i Muhammed’in bölünmesine asla müsaade etmemiştir.

        Ümmet-i Muhammed’in sadıkları, Hazret-i Hüseyin’e (RA) ve Kerbela şehitlerine aşk ve muhabbetle hem ağlar hem de onun yolundan giderler. Ve bu muhabbet şuuru ve geçmişten aldıkları ibretle ümmet-i Muhammed’in birlik ve beraberliği için gayret ederler. Toplumlar sürur ve sevinçte birleştiklerinde değil hüzün ve dertte birleştiklerinde millet ve devlet halini alırlar. Bizleri millet beraberliğine ve ümmet-i Muhammed şuuruna yükseltmeyen hiçbir sevinç ve dert asla makbul ve masum değildir.

        Allah Teâlâ bizi Hazret-i Hüseyin Efendimiz’e (RA) komşu eylesin. Ehl-i beyt ahlakıyla ahlaklandırıp mürüvvet, kanaat, sahavet ve muhabbet ehli eylesin.

        HADİS-İ ŞERİFLER

        “Arefe günü tutulan orucun bir sene önce ve sonraki günahlara kefaret olacağını Allah’tan (CC) ümit ediyorum. Aşure günü orucunun da bir sene önceki günahlara kefaret olacağını Allah’tan (CC) ümit ediyorum.”

        Hadis-i Şerif - Müslim

        “Aşure günü orucunu tutun, fakat Aşure gününden bir gün önce veya bir gün sonra da (9-10. veya 10-11. günü) oruç tutmak suretiyle Yahudilere muhalefet edin.”

        Hadis-i Şerif - İbn Hacer

        HİCRİ (KAMERİ) AYLARIN SIRASI

        Muharrem

        Safer

        Rebi’ül-evvel

        Rebi’ül-âhır

        Cemâzi’yel-evvel

        Cemâzi’yel-âhır

        Recep

        Şaban

        Ramazan

        Şevval

        Zilkâde

        Zilhicce

        Diğer Yazılar