Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Olimpiyatlar’da ilk madalya halterden geldi. Daniyar İsmailov’un aldığı gümüş, o kadar kıymetli ki, anlatmakla bitmez... Eğer madalya biraz daha gecikseydi, Türk kafilesi için kabus dolu günler, sporcularımız için stresli müsabakalar demekti...

        Sağ olsun İsmailov, makus talihimizi döndürecek bir büyük çıkış yaşattı ve bozulmaya başlayan moralleri de bir anda düzeltti...

        O kadar inançlı, o nisbette de soğukkanlı kaldırışlar yaptı ki, baştan sona güven verici bir sporcu olduğunu gösterdi... İsmailov’un gösterdiği mücadele ruhunun diğer bütün sporcularımıza yansıyacağından eminiz...

        Toplamda 351 kiloluk bir kaldırış, Çinli’nin 352.5’luk hamlesi ile ‘altın’dan ‘gümüş’e dönüşüverdi... Bizim için altından da daha kıymetli bir madalya olarak tarihe geçti...

        Olimpiyatlar, halterle başladığı için ve biz de bir aralar en çok madalyayı bu branşta aldığımız için ilk üç gün büyük moral kazanırdık... Örneğin Atina 2004’te ilk gün Nurcan Taylan, hem altın madalya, hem olimpiyat rekoru. Ardından Taner Sağır ve peşinden Halil Mutlu... Üç günde 3 altın, üç olimpiyat rekoru... Büyük bir özgüven, yüksek bir moral...

        ***

        Halterde yaşadığımız sorunlara rağmen, İsmailov’un inisiyatif alıp 4. günde sahneye çıkması ve madalya hanemizi süslemesi bu açıdan önemli...

        En iddialı olduğumuz branşlardan ilki ve net 5 isimden madalya beklediğimiz güreş... Ancak güreş de, tekvando da geç başlıyor ve uzun süre madalyasız bir dönem yaşayabiliyorsunuz...

        Arada boks, judo veya sürpriz bir branştan madalya alamıyorsanız, o zaman sabır için sinir sisteminizin bayağı sağlam olması lazım... Güreş devreye girince oradaki kahramanlar gerekeni yapıyor ve prestiji kurtarıyor...

        Tekvando da zaten hep kurtarıcı oluyor... Bir de her Olimpiyat’ta daha çok pozisyon bulan atletizm, daha çok kişiyle ülkemiz için önemli bir branş haline geldi... Bu sebeple paniğe gerek yok, inşallah madalya sayısı olarak iyi bir yerde bitiririz diye tahmin ediyoruz...

        ***

        Fenerbahçe’nin Vitor Pereira ile yaşadığı polemik, gerçekten can sıkıcıydı... Başarılıyken ayrılmada problem yok da başarısızlıktaki çekişmeler, hem camiaları hem de ülkeyi fazlasıyla meşgul ediyor...

        İşin garibi, eğer söylenenler doğruysa, tazminatı 4 milyon Euro tutuyormuş. Bu Pereira için, çok fahiş bir rakam doğrusu... Dünyanın hangi ülkesinde bu paraları kazanabilir merak ediyoruz... F.Bahçe gibi mali açıdan iyi idare edildiği söylenen bir kulüpte bu nasıl bir sözleşmedir Allah aşkına!...

        Belki de bundan sonra ömrü boyunca başarıdan başarıya koşacak Pereira... Tıpkı Almanya’yı dünya şampiyonu yapan, Fener’in kovduğu Löw gibi...

        Yıllardır İspanya’yı dünya zirvesinde tutan, bir dünya, iki Avrupa şampiyonluğu kazandıran ama Beşiktaş’ın rencide ederek gönderdiği ve UEFA’da uzun süre davalık olduğu Del Bosque gibi...

        G. Saray’ın üst üste getirip yolladığı İtalyanlar Mancini ve Prandelli gibi... Trabzonspor’un çalışıp çalışamayıp gönderdiği yabancılar gibi...

        ***

        Türk futbolu ve Türkiye ekonomisi, spor kulüplerinin yaptığı yanlış transferler yüzünden ciddi zarar görüyor... Halbuki her yıl ülkede yüzbinlerce insanın ekmek yediği futbol, ekonomimize üretim sağlayan büyük fabrika olmalıydı... Her kulübün altyapısında onbinlerce genç yetişmeli, takımlarımız transfer yerine yerlilerden yararlanmalı, Milli Takım’da Anadolu’nun bağrından kopan gençler oynamalıydı... Ama ne gezer...

        ***

        Sadece maddi kayıp ve gençlerimizin heba olması, kulüplerimizin borca sokulması değil, aynı zamanda çok sayıda düşman kazanıyoruz... Öyle az boz değil, yıllarca dünya gündeminin tepesinde oturanların düşmanlığı...

        Kovduklarınız, referansı güçlü insanlar. Hem transferde kimse gelmek istemiyor, hem turizmde darbe yiyorsunuz...

        Medenice kucaklaşıp ayrılmak varken, itibarsızlaştırarak ve ülkemize düşman ederek göndermek, kulüpleri iflas ettirecek şekilde tazminat ödemek akıl karı değil...

        Daha yakın tarihte Hiddink’le çok pahalı bir boşanma yapan federasyon başta olmak üzere, kulüplerimizin kendisine bir çeki düzen vermesi gerekiyor... Türkiyemiz de, kulüplerimiz de, insanımız da artık bu yükü taşıyamayacak bir duruma geldi... Lütfen...

        Diğer Yazılar