Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aziz Yıldırım konuştu, ortalık yine hareketlendi. İşin tuhafı bir hafta boyunca herkes Yıldırım’ın sözlerini çarpıtıp yorumlamak için adeta yarıştı. Örneğin “Kupaya katılmayız” sözleri..

        Şikayeti var, dile getiriyor. Cazibesinin artırılmasını, statünün değişmesini, kulüplere ödenen payın yükseltilmesini istiyor. Sesini yükseltiyor ki birileri konuya el atsın. Aslında tüm kulüplerin menfaatine konuşuyor da diğerleri susmayı tercih ediyor. Yayıncı kuruluş da elbette haklı da Aziz Yıldırım da kendi açısından haklı. Stat kirasıydı, güvenliğiydi, kumanyasıydı, harcırahıydı, hakem ücretiydi, elektriğiydi, deplasman masrafıydı, futbolcuların maç başı ücretiydi derken elde edilen gelir devede kulak kalıyor. Dediği aynen şu:

        “Federasyon kulüplerden fazla pay alıyor. Finans kaynağı yaratsın. Ligde oynuyoruz 34 maç. Galibiyet başına 1.3 milyon lira alıyoruz. Kupada da verin maç başına bir milyon lirayı, oynayalım.” Bu konuda federasyona mektup da yazacak.

        Şunu da ekleyeyim. Eğer başkanlığa devam ederse, şartlar yine iyileştirilmezse her ne ceza verilirse verilsin kupaya katılmamakta kararlı.

        Yanlış aksettirilen bir konu da yayın gelirleri hakkındaki görüşü. “Havuzdan çıkarım, havuzu dağıtırım” gibilerinden bir rest çekmiyor ama Melih Gökçek gibi önemli bir isim bile çıkıp açıklama yapıyor, Yıldırım’ı eleştiriyor. Başkan reitinge göre gelir dağılımı talep ediyor. F.Bahçe’nin çok daha yüksek pay alması gerektiğini söylerken Anadolu takımlarını silip atmıyor ki. Gündeme getiriyor ki tartışılsın. Beşiktaş hakkındaki fikrine ise katılmıyorum. Bu konudaki görüşü de aynen şu:

        “Mevcut 450 milyon dolarlık yayın gelirinde F.Bahçe ve G.Saray’ın en az 100’er milyon dolar alması lazım. Beşiktaş 50 olur. Diğer kulüpler için devlet katkı yapacak ya da federasyon maç yayınları için kanallarla tek tek konuşacak, Anadolu kulüplerine destek sağlayacak. UEFA kriteri deniyor. Buna uymamız için bizi serbest bıraksınlar.”

        Başkanın dikkat çekici bir tespiti daha var. “Bu sistemde birkaç sene sonra ne Nani gelir Van Persie. Ne Sneijder ne de Gomez. Getiremezsin, gelmezler. F.Bahçe’de buna göre kadro yapar. 50-60 milyonluk takım yaparsın, herkes olur orta sıra takımı. Bu isteniyorsa bunu yapmak kolay” diyor.

        Sonra Kulüpler Yasası... Yıllardır konuşuluyor da Fenerbahçe Başkanı bile yasanın içeriğinden haberdar edilmiyorsa bunda bir sakatlık var. Ne gizleniyor, niye gizleniyor?

        Sonrasında amatör sporlar, gençlik ve spor genel müdürlüğü. Tüm kulüpler amatör branşlarda ciddi açıklar veriyor. Genel Müdürlük ile herkes mahkemelik, kimsenin sesi çıkmıyor!

        Ve başkanlık...

        Yargıtay kararı çıkınca kongreye gideceğini söylüyor, belli bir kesim “başkanlığı bırakmıyor” yaygarası yapıyor. Yargıtay’ı beklemek en doğal hakkı. 3 ay sürer, 3 yıl sürer kime ne? Elbette davanın sonuna dek takipçisi olacak. Kim gelirse gelsin bu davayı Aziz Yıldırım gibi sahiplenmez

        MAZİYİ DE HATIRLAMALI!

        Dursun Özbek, son 20 yılı incelemeye alacaklarını açıkladı. Helal olsun. Cesur adammış. Sözünün eri adammış. Bunu dile getirebilmek önemli. Ama bundan sonrası daha önemli. Bakalım devamı gelecek mi?

        Başkanın FFP ve UEFA hakkındaki görüşlerine de katılıyorum. Mali disipline uymamanın cezası sportif olmamalı.

        Yalnız şunu söylemeden geçemeyeceğim. “Maçlara çıkıp 8 gol yemedik, şikeye bulaşmadık” diyor. Ayıp etmiş. Çamur atarken keşke bir de maziye baksaydı.

        Adama teşviğin suç sayılmadığı yılları sorarlar! Denizli’yi, A.Gücü’nü, Malatya’yı sorarlar. Beşiktaş’ı şampiyonluktan eden Denizlisporlu Erol’un daha geçen günlerde Mustafa Çevik’e yaptığı açıklamaları, Malatyalı futbolcuların gazete manşetlerine çıkan demeçlerini hatırlatırlar.

        Diğer Yazılar