790 kameralı 20 milyon liralık sistem niye kuruldu ki?
Deplasman yasağının kalkması hayırlı mı olacak yoksa eski günlerdeki gibi yine kavgalar mı çıkacak yaşayıp göreceğiz ama hazır ülkede birlik beraberlik rüzgarları eserken kararın alınmasının tam zamanıydı. Öncülük eden Beşiktaş’ı tebrik etmek lazım. İstanbul Valisi Vasip Şahin ile Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ’ı da elbette. Fenerbahçe de her derbi öncesi güvenlik toplantılarında stadını rakip taraftara açma konusunda iyi niyetini ortaya koyuyordu. Galatasaray sürekli karşı çıkıyordu ki nihayet onlar da uydular.
Kulüplerimizin attığı bu iyi niyetli adım önemli de daha da önemli olan ‘Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi’ne dair kanun. Biz yeter ki bu kanunu, yani 6222’yi işletelim. Suçu işleyeni ertesi hafta yine statlarda görmeye devam mı edeceğiz, yoksa o kişiyi spor sahalarından men mi edeceğiz? Önce buna artık bir karar verelim. Sorunu herkes biliyor, çözüm yolları da ortada da taşın altına elleri koymak gerekiyor. Bıçakları kuşanmış yüzlerce kişi kavga ediyor, 7-8 kişi gözaltına alınıyor. Onlar da zaten ertesi günü serbest bırakılıyor. Bu anarşistleri sahalardan uzaklaştırmadıkça ne yapsak boş.
Yoksa stat içinde üst düzey önlem var. Hele hele Vodafone Arena’da. Bugün 2 bine yakın Galatasaray taraftarı tribünde olacak. Beşiktaş yönetimi öyle bir sistem kurmuş ki aldıkları nefesi bile kontrol ederler. Koltukları, lavaboları mı kırdılar? Kimlik bilgileri zaten elde. Kameralar ile an be an takipteler. Yüz tanıma sistemi ile tek bir kişinin bile kaçış şansı yok. Stada zarar veren faturayı öder.
Yukarıdaki fotoğrafı Karabükspor maçında çektim. Kumanda odası. 14 kişi bizzat bu iş için görevlendirilmiş. Tam 790 kamera ile tribünleri sürekli takipteler. Bu sistemi kurmak Beşiktaş kulübüne ekstradan 20 milyon liraya mal oldu. Ve haliyle artık tribünlerinin bloklar halinde kapanmasını, suçsuz taraftarın da kulübün de cezalandırılmasını istemiyorlar ki haklılar. Küfür edeni, olay çıkaranı isim isim tespit edebildikleri için sadece suçu işleyene ceza kesilmesini talep ediyorlar. Bu isteklerini federasyona da ilettiler. Gariptir ki yetkililerin cevabı, “Diğer statlarda bu kadar mükemmel sistem yok” oldu.
Yani “Kulüplerin tümüne tribün bloklarını kapatma cezası verirken Beşiktaş’a bireysel cezalar veremeyiz” diyorlar. Tamam her kulübe eşit mesafedesiniz, tamam kitapta ne yazıyorsa onu uyguluyorsunuz, yönetmeliği de değiştirmiyorsunuz da diğerleri böylesi bir yatırımı gereksiz gördükleri için Beşiktaş neden mağdur olsun.
Öyleyse federasyon olarak bir adım atın. Hadi bu sezonu da geçtik de hiç değilse gelecek sezondan itibaren her stada aynı sistemin kurulması için kulüplere yaptırım uygulayın.
MİLLİ TAKIM 1-2 İSME Mİ MUHTAÇ OLACAK?
Avrupa Şampiyonası’nın üzerinden aylar geçti, Dünya Kupası elemeleriyle yeni bir serüven başladı, Milli Takım’daki kavga bitmedi. Fatih Terim konuşuyor, Arda cevap veriyor da hala bazı şeyler karanlıkta. Olayı tüm çıplaklığıyla anlatmadıkları sürece kavgamız da polemiğimiz de belli ki bitmeyecek.
Kimilerine göre Terim, kimilerine göre Arda haklı da kimin haklı olduğu beni pek ilgilendirmiyor. Beni Milli Takım ilgilendiriyor. Ben paraya pula, primlere de takılmıyorum. Ben Avrupa Şampiyonası’ndaki kişiliksiz futbola, takımın erkenden pes eden tavrına, İspanya tribünlerinin 41. dakikada “Oley” çekmesine isyan dahi etmeyen futbolcu grubuna tutuluyorum. Ve bir de medar-ı iftiharımız Arda Turan’ın kendi vatandaşına tepki koyarken, İspanyolları baş tacı yapmasını kabullenemiyorum.
Bir de Caner’e değinelim...
Son röportajında, “İspanya’yı ne zaman yenmişiz ki? Hiç. Ne istiyorlar anlamıyorum” diyordu.
Ne isteyeceğiz? İspanya’yı yenmenizi istiyoruz, daha sahaya bile çıkmadan mağlubiyeti kabullenmemenizi istiyoruz. Yenilseniz bile yürekten mücadele etmenizi istiyoruz.
Yapamayacaksanız o formayla işiniz ne? Koskoca Türkiye olarak 1-2 isme muhtaç olacaksak da vay bu ülke futbolunun haline. Kapatalım bu dükkanı gitsin!
