Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        19 Mayıs'a bu sene bir haller oldu...

        Resmî kutlamaların yapılıp yapılmaması, stadyumlarda öğrencilerin katıldığı gösterilerin bundan böyle de düzenlenip düzenlenmemesi yahut Anıtkabir'e çıkılıp çıkılmaması meselelerinin yanısıra, 19 Mayıs 1919 sonrasında yaşananların da tartışılmasına çalışılıyor...

        Birileri, Millî Mücadele'nin başlangıç fitilini ateşleyen yeni kahramanlar bulmaya heveslendiler ve 1919'un 19 Mayıs'ında Bandırma Vapuru ile yapılan yolculuğun aslında pek bir önemi olmadığını hafiften hafife söylemeye başladılar.

        Neymiş efendim? Sultan Vahideddin tarafından Anadolu'ya Mustafa Kemal Paşa'dan önce gönderilen kumandanlar varmış da, "vatanı kurtarma" vazifesi aslında bu kumandanlara verilmişmiş de, Mustafa Kemal Paşa'nın Millî Mücadele'nin başlangıcındaki rolü aslında fazla abartılıyormuş da, vesaire, vesaire...

        NUTUK MUKALLİTLERİ

        Bu tuhaflıkları ispatlamaya çalışmak için o tarihte Anadolu'da bulunan diğer paşaların adına Nutuk'taki üslûbun taklidi ifadeler karalayanları mı ararsınız, "Filânca paşa olmasaydı falanca paşa başarı falan kazanamazdı" diyenleri mi, yoksa 1919 Mayıs'ından sonrasının aslında İngilizler ile bir danışıklı döğüş olduğunu iddia eden ve daha da tuhafı böylesine garip iddialara inananları mı?

        Bütün bunlara niçin heveslenildiğini merak mı ettiniz? Ana sebep rejime, sisteme ve tarihe tâââ 1923'ten buyana muhalif olanların izinden giden bir grubun Mustafa Kemal Paşa'nın yerine başka bir kahraman yaratmaya çalışmalarıdır! Koruma Kanunu'nun sıkı şekilde uygulandığı ve savcıların imâları bile mahkemeye taşıdıkları senelerde Mustafa Kemal Paşa'ya lâf edilemediği için İsmet Paşa'nın adının etrafında dolaşılmış, oradan Millî Mücadele'nin diğer birkaç isminin parlatılmasına ama hoşlanılmayan şahısların gölgede bırakılmasına uğraşılmış ve Koruma Kanunu'nun uygulamasının gevşer gibi olduğu görülünce de hedefe artık açıkça Mustafa Kemal yerleştirilmiştir.

        Şimdi işte buna çalışılıyor ama fikrî alanda bir tartışma yapılmasının yerine hayalî tarihler yazılmasına uğraşılıyor; birkaç hatıratın içerisinden cımbızla çekilmiş bazı ifadeler allanıp pullanıp "O iş öyle değildi de, aslında böyle idi de, filânca kişi de bunu zaten imâ etmişti de" gibisinden gevelemelere sapılıyor ve dolayısı ile tarih şamar oğlanına çevriliyor!

        Mustafa Kemal Paşa'nın görüşlerine katılmayabilir, yaptıklarını, hattâ devrimlerini, devrindeki başka uygulamaları, meselâ İstiklâl Mahkemeleri'ni de tartışabilirsiniz ama dürüst şekilde ve tarihi eğip bükmeden, kıvırmaya da yeltenmeden!

        Bu şekildeki ciddî tartışmalar üstelik hem tarihe, hem de memleketin düşünce yapısına katkıda bulunur ve bilinmeyen bazı hakikatlerin ortaya çıkmasını sağlar... Şimdiye kadar hiçbir yeni belge yayınlayamamış olan sermayesi bitmiş Sultan Hamid pazarlamacılarının vakti zamanında çıkmış kitaplarda yeni farkedip mal bulmuş mağribî gibi sarıldıkları birkaç cümleyi "gerçek tarih" diye ortaya sürmelerine ise sadece acı şekilde tebessüm edilir.

        UCUZDAN DA ÖTE İŞLER...

        Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun yolculuğu belgelerinin tamamını ve Sultan Vahideddin'in evrakını yayınlamış bir kişi olarak açıkça söyleyeyim: Paşa'nın Samsun'a gönderilmesi ne kendisinin, nede padişahın tek başına verdiği bir karardır; bu iş savaştan yenik çıkmış imparatorlukta mümkün olanı kurtarabilmek için yapılmış geniş çaplı bir devlet operasyonudur. Devlet, Mustafa Kemal Paşa'nın "Anadolu'da birşeyler yapabileceğini" operasyonun daha en başında düşünmüştür, bunun kanıtı da Paşa'ya verilen ve çok geniş yetkilerin yeraldığı meşhur "müfettişlik yetki belgesi"dir ve o günlerde Anadolu'ya gönderilen diğer paşaların hiçbiri böylesine yetkilerle donatılmamıştır.

        Bugün birkaç zavallının tarihi böylesine ucuz şekilde tahribe yeltenmelerine ve İstiklâl Savaşı kahramanlarını birbirlerine düşürme heveslerine ben demin de söylediğim gibi acı bir şekilde tebessüm ediyorum ama tarihin böylelerini çok daha başka şekilde yazacağından da adım kadar eminim.

        Diğer Yazılar