Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gelenek bozulmadı ve ikincisinden tam 2 yıl sonra Çakallarla Dans’ın üçüncü filmi Sıfır Sıkıntı bu hafta vizyonda... Yönetmen Murat Şeker, Şevket Çoruh ve İlker Ayrık’la “çakal”aştık...

        Dostluğumuz yıllar yıllar öncesine dayanır Murat Şeker’le... Daha öğrenciyken hayallerinden bahsederdi, filmlerinde Ertem Eğilmez’den de Warren Beatty’den de izler olacağını, doğrusunun bu olduğunu söylerdi. Yeşilçam çok önemliydi onun için, üstüne de koymalı ama mutlaka o dönemden izler taşımalıydı filmleri; özellikle de mahalle kültürü... Şimdinin toplu konut çocukları belki hiç bilemeyecek kahraman bakkalı, bir elmayı sepete hediye atan manavı, evlilik kurtarıcı berberi; bu filmler de olmasa... Ve mahallenin çakalları... İlker Ayrık, tatlı arkadaşım, onu da yıllardır tanırım. Şimdi çok değişti İlker ama tersten, daha da mütevazı oldu. Şevket Çoruh’un adını söyleyince gülme geliyor ki komedyen değil ama o kadar doğal ki... Fenerbahçe maçları öncesi statta buluştuğumuzda öyle bir kaptırır ki “Abi fotoğraf çekelim mi?” diyenlere “Neden ki?” der gibi bakar... İşte bu “çakallar”, herkesin birbirinin kuyusunu kazdığı film piyasasında buluştu. 6 yılda üçüncü filmi çektiler. Tabii hepsiyle konuşmak zor, Timur Acar, Murat Akkoyunlu ve senarist Ali Tanrıverdi’ye de selam çakıyoruz buradan... Murat, Şevket ve İlker’le taze çakallık numaralarını konuşuyoruz. Keyfimiz yerinde... Sıkıntı yok...

        ■ Üçüncü film... Çakallarla Dans-Sıfır Sıkıntı geldi. Yeni bebeği nasıl tanımlarsın?

        Murat Şeker: Çok net; benim yaptığım en iyi film oldu.

        ■ Üç serinin içinde mi?

        M.Ş: Hayır filmografide... Heyecanlıyım. Kalbini açıyorsun ya insanlara, güveniyorsun ama tabii son takdir onların... Benimle aynı fikirde olacaklar mı çok merak ediyorum açıkçası.

        ■ Neler izleyeceğiz üçte ve tabii olmazsa olmaz hangi sosyolojik mesajları alacağız?

        M.Ş: Herkesin içine sinen bir hikâye çıktı ortaya. Senaryo aşamasında hiçbir değişiklik olmadı. Diğerlerinden farklı olarak bu filmde aksiyon daha fazla var. Patlama, çatlaması bol bir film izleyecek seyirci. Diğer değişle daha bütçeli bir film oldu. Her film de olduğu gibi sürpriz oyuncular da var. Derya Baykal, kızı Derya’yla ilk kez bir filmde rol aldı, şahane oldu.

        ■ Derya Baykal “Ben de Çakal oldum” dedi çok güldüm...

        M.Ş: Derya Baykal da bizden artık... Çok da yakıştı. Alt metinde hep sosyolojik mesaj var, olmak zorunda. Günümüzün önemli sorunlarından göçmen meselesine dokunuyoruz bu defa. Çok daha fazla mesaj veriyoruz ama onu seyircinin izlerken şifrelerden anlamasını çok isterim, benim için çok değerli.

        ■ Maç gördüm fragmanda yine... Adamları sonunda futbolcu yapacaksın Murat!

        M.Ş: Futbol hayatın bir parçası. Bunu laf olsun diye söylemiyorum. Özellikle biz Türkler için sadece bir oyun değil. Ben de birçoğu gibi futbol tabirleriyle hayatın anlamını ifade etmeyi severim. “Ofsayta düştük” deriz mesela ya da “Vurdu gol oldu”... Yine epey sahne var. Hakikaten adamları oynata oynata teklif gelecek sonunda. Özellikle de Timur Acar’a bekliyorum.

        ■ Filme emek verenlerin buluştuğu bir masadan kaldırdım sizi röportaj için. Baktım da hiç aynı filmde oynayan insanların yemeği gibi değil. Yıllardır bu işi yapıyorum böyle bir dostluk görmedim...

        İlker Ayrık: Gerçekten mi? Bence de öyle ama senin farkı görmen daha anlamlı tabii. Ben de yıllardır bu piyasadayım ve böyle bir ekip görmedim. Çakallarla Dans’ı iş olarak yapmıyoruz. Belki ilki öyleydi, devamının başlama sebebiydi ama iki ve üçüncü film arkadaş buluşması gibiydi, sıkı dostların bir araya gelmesi... Her filmde daha da çoğalıyoruz.

        Ş.Ç: Mevsimlik işçi gibiyiz. Sanki 2 senede bir sürekli buluşup Çakallar çekeceğiz gibi bir hissiyat var bende. Ama bu üçüncü film var ya... Offf Nazenin off! Fenaa! Kahkahanın, aşkın, aksiyonun tillahı var.

        ■ Öyle bir anlattın ki montaj stüdyosuna dalacağım şimdi... Peki Murat, sen aynı zamanda yapımcısın. İki iş bir arada sıkıntılı olmuyor mu, para pul meseleleri falan özellikle...

        M.Ş: Mecburi şeyler konuşuyoruz, tarih, detaylar para... Ama emin ol hemen sonrasında direkt çekime başlıyoruz. Bugüne kadar hiçbiriyle en ufak bir sorun yaşamadık.

        ■ İyi para verdi mi?

        İ.A: Murat’ın verdiği her para bereketlidir. Onunla para konuşmam ben. Çünkü bilirim ki bana verdiği para cebinden değil yüreğinden çıkmıştır.

        Ş.Ç: Filmdeki repliğimle cevap vereyim ben... “Paranın ne önemi var, mühim olan insanlık”...

        M.Ş: Değil mi kardeşim... “Murat sen ne verirsen o” derler... Herkes de emeğinin karşılığını alır. Dostuz ayağıyla bunu kullananlar da var biliyorsun. Filmlerimdeki hikâyeler de böyle, o eski mahalle dostluklarını yaşıyoruz birlikte.

        İ.A: Murat aradı “Film çekiyoruz ama param yok” dedi, bu ekip yine firesiz gelir. Aman para boktan bir şey artık konuşmayalım yaa...

        ‘Filmi çekmezdim’

        ■ İlker deseydi ki “Abi beni çok koşturuyorsun, üçüncüde oynayamayacağım yorgunum”...

        M.Ş: Filmi çekmezdim.

        İ.A: Övgüye bakar mısın? Sağol kardeşim.

        ■ Şevket deseydi ki “Abi beni çok koşturuyorsun, üçüncüde oynayamayacağım yorgunum”...

        Vallahi yine de çekerdim :)) Hatta özellikle çekerdim...

        Ş.Ç: Yavvv hee hee!

        ■ Hepinize uğur da getirdi Çakallar...

        M.Ş: İlker de Şevket de bir değer. Belki 8 tane yapacağız aynı filmden, belki başka bir şey. İkisi de şu an inanılmaz popüler çünkü işini iyi yaparlarken “Ben oldum” demiyorlar.

        ■ Bir de dram yapsanız...

        Ş.Ç: Daha genciz be Nazenin. En çılgın zamanlarımız şimdi...

        İ.A: Daha dur, aynı mahalle çocuğuyuz. Birbirimizin çiçeklerinin üstüne basmak yerine toprağını gübreleyeceğiz. Ömür dediğin dün, bugün, yarın. Artistlik yapmaya gerek yok.

        M.Ş: Hain planlarımız, enteresan ters köşelerimiz var. Zamanı gelince meydana salarız.

        ■ Ama bir şeyi başaramadın Murat Şeker...

        M.Ş: Neymiş o?

        ■ İlker’i Fenerli yapamadın...

        İ.A: O elini indiiiiir...

        Ş.Ç: Eyvaaaaahhhh...

        M.Ş: İlker Fenerli zaten...

        ■ Hakikaten eyvah...

        İ.A: Bizim kadro komple Fenerli. Senarist Ali Tanrıverdi Galatasaraylı yazık...

        M.Ş: Onun dışında Derya Şensoy Galatasaraylı, Didem Balçın uzaylı, Derya Baykal otonom bölge, onun hangi takımı tuttuğunun bir önemi yok.

        ‘Sen ne konuşuyosun lan bıdı bıdı’

        ■ Senden de bir anı alalım yönetmen...

        M.Ş: Bu sefer Fikirtepeli gençlerin hikâyesini işledik, çekimleri de orada yaptık. Bir gece İlker’in kovalamaca sahnesini çekiyoruz, mafyadan kaçıyorlar. Tipin biri geldi yanıma. Ben de sürekli “Kes, dur, koş” şeklinde emir kipiyle konuşuyorum. Kabalıktan değil tabii vakitsizlikten... Neyse geldi herif; “Sen ne konuşuyosun lan bıdı bıdı” dedi. Ben de “Yönetmenim” dedim, uzatmadım. “Haa tamam” dedi gitti. Ben orada “Sana ne lan” desem al başına belayı. Ama öyle tiplerde makama saygı vardır.

        ■ İlker kilo vermiş zaten koş dur demekten...

        İ.A: Ben değil mi, evet ya, koşturdu durdu, yemek de vermedi.

        ■ Senin verdiğin kiloyu da kendi almış...

        M.Ş: Lütfen... Yeleğim biraz kalın da göbek varmış gibi duruyor.

        ‘Arabanın patladığı an şok yaşadık’

        ■ Klasik olacak ama komik bir set anısı paylaşsanıza...

        İ.A: Camcının dükkânında Bülent Serttaş’la bir sahnemiz var. Omzuma vuracak. Öyle bir vurdu ki sol kolum göçtü. Bülent Serttaş’ın vurduğu yerde gül bitmiyormuş yani...

        ■ Soyadı gibi Bülent abi diyorsun.

        İ.A: Ayyynen!

        M.Ş: Aslında kibar ve centilmen bir adam ama öyle bir vurdu ki İlker dağıldı.

        İ.A: Olsun hayattayız. 4 haftalık deşarj kampıdır Çakallar seti... Sen de geldin biliyorsun... Senin orada olup en doğru cümlelerle bunu aktarman da bizim şansımız.

        Ş.Ç: Çok fazla var doğal olarak ama arabanın patladığı sahne çok acayipti. Araba patlamadan önce herkes komple stres altındaydı. Patladığı an şok yaşadık. Timur’la ben hemen hareketli bir şekilde yanan arabanın önündeki sahnemizi çektik. Komik hatıralar saymakla bitmez. Ama seyrederken daha güzel tabii...

        Diğer Yazılar