Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tarih 19 Şubat 2013, günlerden salı. Ömrünün baharında ölümü seçen Ayşegül Aşkın isimli bir kadının ardından yazmıştım, “Ölüleri asmak” isimli yazımı.

        24 yıllık ömründe neler yaşadığı, hangi hayal kırıklıklarıyla sınandığı, gücünü tüketen şeyin ne olduğu umurumuzda değildi.

        O insanı kendi nedenleriyle anlamaya çalışmak ve kararına saygı duymak; nedenleri sorgulamak yerine meslek etiğiyle hiç bağdaşmayan haberler yapmak da sürecin en çirkin hatırasıydı.

        Hiç tanımadığım bir insanın ve yakınlarının medya aracılığıyla bunca hırpalanması ne akla ne vicdana sığardı. “Ölüleri dar ağaçlarında sallandıranlar ne çok aramızda” sözleriyle dikkati çekmek istediğim nokta tam da burasıydı.

        ÖZEN GÖSTERELİM

        Tarih 5 Kasım 2016 ve günlerden cumartesi. Yine 24 yaşında bir kadın ve yakınları...

        Cemre Mavioğlu, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden emekli öğretim görevlisi Doç. Dr. Ömür Mavioğlu ile Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı öğretim görevlisi Prof. Dr. Hatice Mavioğlu’nun kızıydı.

        Yurt dışında aldığı eğitimlerle profesyonel iş yaşamında yerini alan Cemre, nice dizinin ses prodüksiyonu ve jenerik müziğinde emeği olan bir isimdi. Lise yıllarında düzenlenen yarışmada “En iyi kadın vokal” derecesi alan sonrasında bu yeteneğini caz eğitimiyle taçlandıran, hayat dolu bir kadından bahsediyorum size. Bu fani alemden ayrılışının, “Gece kulübü şarkıcısının intiharı’’ başlığıyla haberleştirilmesiyle ikinci acıyı yaşayan aile, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için ricada bulunuyordu.

        Onu da tıpkı Ayşegül gibi duayla, iyi dilekle uğurluyorum. Huzur içinde uyu güzel kadın. Son söz sevgili ailesinden kamuoyuna: “24 yıllık yaşamına bunca başarı ve deneyimi sığdıran profesyonel hayatına ülkesinde devam etmek isteyerek Türkiye’ye dönen Cemre, bir yıllık sürede mesleki, akademik, sosyal ve özel hayatında beklediğini bulamayarak yoğun bir gelecek kaygısı içine düşmüş, annesi ve babası gibi akademisyen olmak üzere ailesinin de motivasyonu ile tekrar yurt dışına gitme programı yapmıştır. Ancak aldığı profesyonel yardıma rağmen, ‘Tükenmişlik Sendromu’ ve bir anlık bunalım nedeni ile 29 Ekim Cumartesi günü kendi evinde yaşamına son vermiştir.”

        Diğer Yazılar