Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Doğu Akdeniz havzasının en bozulmamış bölgesidir Karaburun. Turizm olanaklarıyla, kırsal kalkınma potansiyeli iç içe geçen ve modern çağı takip ederken geleneklerini de özenle korumaya çalışan bir yer. Ekosistemi, biyolojik çeşitliliğiyle özel bir alan. Kendine has dokusu, birbirinden mücadeleci insanları, zeytin ağaçları, nergisleriyle büyük bir aile.

        Uzun süredir yarımada birçok tehditle karşı karşıya. Tüm değerlerini ve özellikle yereli yok etmeyi hedefleyen, sürdürülebilirliği olmayan kısa vadeli ve tamamen rant odaklı yatırımlarla sınanıyor.

        Bölgedeki tehdit ve tahribat sadece orada yaşayanların değil hepimizi sorumluluğunda. Bilinçli ve mücadeleci insanların birlikteliği ilçenin geleceği noktasında hayati önem taşıyor.

        O güzel alanlar, daha çok kazanma hırsındaki firmaların iştahını kabartıyor. Kısa adı ÇED olan Çevresel Etki Değerlendirmesi raporlarıyla dikiliyorlar halkın karşısına.

        BAKANLIK DUYSUN BİZİ

        Mevcut balık çiftlikleri yetmezmiş gibi şimdi yenileri gündemde. Karaburun açıklarında 3 milyon 870 bin metrekare alanı kapsayacak bir balık çiftliğinden bahsediyorum sizlere. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED sürecini başlattı.

        Geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili yapılmak istenen bilgilendirme toplantısı ise Karaburun Belediyesi, Karaburun Kent Konseyi ve yöre halkının yoğun tepkisi nedeniyle iptal edildi.

        Yarımadanın ev sahipleri, haklılıklarını “Denizden rant çıkmaz, yaşam çıkar”, “Çiftlik zehri değil deniz kokusu istiyoruz”, “Karanfil kokulu kadınlar balık çiftliği istemiyor”, “Denizler balıkların Karaburun çocukların” yazılı dövizlerle anlatmaya çalıştı. Seslerini Bakanlık yetkililerine duyurmak istedi.

        O raporlara çiftliğin kurulması yönünde eklenecek her cümle bugünlerin, yarınların ve çocukların aleyhine olacaktır. Bu yüzden Bakanlık, tabiatın çıkarlarını her şeyin üstünde tutmak zorundadır. Vatan sevgisinin özü de budur.

        Bölge halkının haklı mücadelesine ses vermek bu sebeple çok önemli. Onlara yalnız olmadıklarını her fırsatta hissettirelim. Sürecin takipçisiyiz. Çünkü denizler, sadece çocuklar ve balıklarındır.

        Diğer Yazılar