Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “HAFTA sonu Kapadokya’daydım” cümlesi bile tek başına çok şey ifade ederken bir de olaya “Hem de Cappadox Festivali’ndeydim” diye devam edersem konunun hava atma değeri iki katına çıkıyor doğal olarak. Pozitif’çilerin Kapadokya’da bir festival yapmayı tasarladıklarını öğrendiğim anda heyecanlandığım projenin ilkini yerinde yaşamak, ileride hep anlatılacak bir tarihin parçası olmak adına heyecanlandırdı beni. Kapadokya’ya ilk ayak basışımda sanki Mars’a gelmişim etkisiyle keyif aldığımı ve bu yüzden burada yapılacak bir festivali kaçırmamanın iyi fikir olduğunu düşünmek bana eşsiz bir deneyim yaşatmış oldu. Peribacaları ile çevrilmiş Cevizlik’te, kayalara oyulmuş olağanüstü akustiğe sahip Bezirhane’de, Erciyes’e kadar uzanan eşsiz güzellikteki manzaraya bakan Uçhisar Kalesi’nde konser izleyebilen şanslı kişilerden olabilmek çok iyi geldi doğrusu. Cappadox alıştığımız festivaller gibi ortada bir ana sahne ve çevresindeki yeme içme alanlarından oluşan bir sistemde değil de Uçhisar’ın kalesine, vadisine yayılmış bir deneyimdi. Neredeyse bütün aktivitelere ayrı bilet alma durumu biraz sıkıntı yarattı fakat büyüleyici doğa her seferinde gönlümüzü almayı bildi. Garanti sponsorluğunda yapılan Cappadox sadece müzik değil, çağdaş sanat ve gastronomi etkinlikleri ile de bir açık hava festivaliydi.

        Türkiye’nin en büyülü coğrafyasında yapılmış, her şekilde hatırlanacak bir festivaldi.

        MEHMET ULUĞ ANISINA

        Sabah Meskendir Vadisi’nde yaptığımız uzun yürüyüşü vadinin eteklerine kurulmuş Brassist grubundan yayılan müzikle taçlandırdık mesela. Sonrasında Jim Jarmusch filmlerindeki gizemi yaratan müziklerin sahibi Jozef van Wissem’i 80 kişilik akustik harikası Bezirhane’de izledik. Akşamında Uçhisar Kale’sinde Mercan Dede’yi dinlerken sahneye gelen Semazen Ceyhun Varışlı’nın gösterisinden çıkan enerji ortalığı aydınlatmaya yetti neredeyse! Mercan Dede, yaklaşık bir buçuk saatlik konseri süresince zaman içinde kaybolmamızı sağladı. Ardından Cevizlik’teki İlhan Erşahin’s Wonderland konseri Mehmet Uluğ’un anısına çalınan bir şarkı ile başladı. 2013’te hayata veda eden Babylon ve Pozitif’in kurucu ortağı Uluğ, Türkiye’nin tarihi güzellikleri arasında festival yapmayı aklına koymuş fakat maalesef hayat bu projesini gerçekleştirmesi için ona gerekli vakti vermemiş. Pozitif ailesi de Uluğ’un bu dileğini yerine getirmek adına ani bir karar verip kısa süre içinde Cappadox’u yaratmış. Önümüzdeki yıllarda sanatçıların bu mekânlarda konser verebilmek için kendiliğinden başvuracağını düşündüğüm büyüye sahip konser alanları bu şekilde müzikseverler ile buluştu.

        İsteyene gastronomi dileyene meditasyon

        FESTİVALİN size sağladığı tek hizmet müzik konusunda değildi tabii. Aşk Vadisi’nin ortasına kurulmuş masalarda yöreye ait yemeklerin ünlü şefler tarafından yapılan yorumları beğeniye sunulurken Kapadokyalı hanımların elinden çıkan lezzetler de konukları ihya etti. Yemek sırasında konser veren Uninvited Jazz Band’in müziği eşliğinde doğa harikası bir mekânda yemek her anlamda doyurucuydu. Şarap ve peynir uyumunu gastronomik bir deneyime dönüştüren gurme tadımlar, Maksut Aşkar, Nilhan Aras, Yılmaz Öztürk elinden çıkan lezzetleri tatma imkânı festivalin güzel sürprizlerindendi. 4 saatlik doğa yürüyüşleri, bisiklet turları ve müzikli asana, meditasyon, şamanik ses meditasyonu gibi ruh besleyici aktiviteler ise Kapadokya’nın büyülü atmosferinde biraz daha anlam kazandı.

        Diğer Yazılar