Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        EN amiyane deyimle “Sertab dinleyelim de kulağımızın pası gitsin” dediğimiz bir günde, Açıkhava Harbiye’deyiz. Konser başlamadan önce herkes oturuyor tabii ama bu alanda izlediğim yüzlerce konserden öğrendiğim bir şey var, o da herkesin amacının ortaya atılıp gerdan kıvırmak olduğu. Valla bu gözler neler gördü, Fahir Atakoğlu ve Ara Dinkjian enstrümanlarını sahnede ağlatırken, caz formunda çaldıkları eser Sezen Aksu tarafından da yorumlandı diye şarkı boyunca çakkıdı çakkıdı eşlik edilmişti müzisyenlere. Dinleme kültürümüz yeni yeni gelişiyor, varsa yoksa alkışla ya da sözle eşlik etmek...

        Heyecanla beklenen konser nihayet başlıyor ve Çağrı Sertel’in çok sesli oda müziği kıvamına getirdiği Sertab şarkılarını dinliyoruz. Sertab bu bölüme “Sizi önce ağlatacağım” diye bir giydirme yapsa da bütün şarkılarını klasik müzik formlarında geçiyor. Sesin, aslında en önemli enstrüman olduğunu vurguluyor bu bölümde. Şarkılar da şarkı hani; ‘Yalnızlık Senfonisi’, ‘Aldırma Deli Gönlüm’, ‘Vur Yüreğim’, ‘Aslolan Aşktır’, ‘Gel Barışalım Artık’... Sertab söyleyince fark ettim, 25 sene olmuş şaka maka, o hayatımıza gireli. Ne sesinden ne enerjisinden bir şey yitirdiği için anlayamıyorsunuz ilk bakışta. Ama o şarkılarını söylerken bir bakıyorsunuz hayatınız bir film şeridi gibi geçiyor gözlerinizin önünden, güle oynaya...

        Sonra akustik bölüme geçiliyor. Bir süre bu yönde kendimizden geçirirken son bölümde geçen sene olduğu gibi müzikal formunda şarkılar geldi. Sertab konserlerinin bir turizme döndüğünü, sırf o gece için başka illerden İstanbul’a gelindiğini biliyorum. Meraklılarının küçük yerlerde rastlaması zor olacağı türler sahnede icra edildi tüm gece. Önüne sunulan dünya kalitesindeki müziği iştahla dişleyip evine mutlu mutlu dönen insanları görmek çok keyifliydi. “Seyirciye ne verirsen onu alır” sözünü düşündüm durdum sonrasında. Playback verenin seyircisi o kalitenin etrafında dönüyor işte. Sertab gibi korunması gerekli bir avuç özel insan da gelecekten bildiriyor hep, özlediğimiz ve hak ettiğimiz o günlerden!

        Sertab gibi sesin olsa

        - Tık sayısıymış, izlenmeymiş umrunda olmaz. Cayır cayır şarkını söyler inersin.

        - Polemik çıkarmak için uğraşmaz, konuşulmak için bir şarkı atıverirsin ortaya.

        - Eşin konserde en önde otursa da gereksiz duygu pozlamalarına girmezsin.

        - Kıyafetleri bir yerden kopyalamaz, Berna Özdemir gibi tasarımcılara güvenirsin.

        - Antalya dansçıları yerine Beyhan Murphy ekibinden modern dansçılarla çalışırsın.

        Bizim emektar perde

        HARBİYE Açıkhava konserlerine sanatçıların nasıl özenip hazırlandıkları aşikâr. Sahnede ne var ne yok hepsini bir geceliğine getirip dekoru oluşturuyorlar. Değişmez bir şey var o da otomatik açılıp kapanan sahne perdesi! Sertab’ın konserinde ilk yarı sonunda yarıya kadar geldi ve durdu o perde. Herkes ara olduğuna o kadar emin oldu ki döküldü ortaya. Daha önce birçok konserde karşılaştığım için “Yine bozuldu, orta yerde durdu bu perde” diye içimden geçirdim hatta.

        Nasıl olsa ara oldu diye Sertab’ın sahneden inip seyircilerine karışmasını sağlayacak orta merdivenlerde Emel Müftüoğlu, Yaşar Gaga derin bir sohbete başladık. İkilinin hayranları geldi fotoğraf çektirmeye başladı hatta. 2 dakika konuştuk konuşmadık arkamızda Sertab beliriverdi. Kısa bir an algılama sorunu yaşadıktan sonra anladım ki konsere ara verilmemiş biz kadının sahnesini işgal etmişiz! Aslında belki de o perde bilerek yarıda durdu ama öyle aksaklıkları çok yaşadığımızdan biz diğer türlüsüne inandık gitti. Elimizde avucumuzda kalan tek sahnenin teknik bakımına biraz özen gösterilse mi acaba?

        Diğer Yazılar